Geride kalan mahkumların 2006 yılında başka cezaevlerine tahliye edilmesi ile birlikte tamamen boşalan Ulucanlar Cezaevi, birçok tartışmadan sonra 2009 yılında Altındağ Belediyesi’ne devredildi. 2009 yılında restore edilmeye başlanan ve 2011 yılında halkın ziyaretine açılan Ulucanlar Cezaevi Müzesi, ziyarete açıldığı günden beri yaklaşık 1,5 milyon ziyaretçiye kapısını açtı. Müzeden sorumlu Zübeyde Uzunoğlu, ziyaretlerin her geçen gün daha da arttığını ifade etti. 2011 yılından beri müzeyi yaklaşık 1,5 milyon kişinin ziyaret ettiğini belirten Uzunoğlu, “Günlük ziyaretçi sayısı hafta içi 700 kişinin altına inmiyor. Bu sayı hafta sonu iki katına kadar çıkabiliyor. Mahkumların kaldığı koğuşlar ve eşyaları ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Müzeyi iki ya da üç defa ziyaret eden vatandaşlarımız var” şeklinde konuştu. TAM 5 TL ÖĞRENCİ İSE 2 TL Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde gezi, rotası belli bir programla gerçekleştiriliyor. Gelen ziyaretçiler 10 veya 20 kişilik gruplar halinde içeri alınıyor ve rehberler eşliğinde gezi başlıyor. Koğuşların, zindan ve tecrit odalarının, ''hilton'' olarak tabir edilen, ünlü mahkumların kaldığı koğuşun ve avluların gezilmesinin ardından gezi, mahkumların banyo yaptığı hamam ve ''dar ağacının'' bulunduğu bölümle son buluyor. Müzede görevli rehberler, ziyaretçileri müzenin geçmişi ve yakın tarihi hakkında bilgilendirerek, onların sorularını yanıtlıyor. Ulucanlar Cezaevi Müzesi, pazartesi hariç haftanın her günü, 10.00-12.00 ve 14.00-16.00 saatlerinde gezilebiliyor. Müzenin ücreti, öğrenciler için 2, diğer ziyaretçiler için 5 lira. OKULLARIN AÇILMASI ZİYARETÇİ SAYISINI ARTTIRDI Okulların açılması ile birlikte Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin ziyaretçi trafiği de arttı. Yakın tarihe yerinde tanıklık eden ziyaretçiler, şair ve edebiyatçıların volta attığı avluda dolaştı, koğuşlardaki mahkûm fotoğraflarını inceledi. Mahkûmların özel eşyalarının bulunduğu koğuşlar ziyaretçilerin çok ilgi gösterdiği yerler oldu. Altındağ Belediyesi’nin Ankara’ya kazandırdığı Ulucanlar Cezaevi Müzesi, her gün binlerce vatandaşı ağırlamanın haklı gururunu yaşıyor. Yarı yıl tatilinin ilk haftasında 7 bin kişinin ziyaret ettiği müze, özellikle hafta sonlarında dolup taşıyor. 5 YILDA 1,5 MİLYON ZİYARETÇİ 2011 yılında açılan halkın ziyaretine açılan cezaevi, ziyaretçi sayısını her geçen gün artırıyor. Görüştüğümüz cezaevi sorumlusu Zübeyde Uzunoğlu, “Hafta içi ziyaretçi sayısı ortalama 700 kişiyi bulabiliyor. Bu Cuma günü 794 kişi müzeyi gezdi ya da ziyaret etti. Cumartesi günü ise ziyaretçi sayısı 1360’ı buldu. Pazar günleri de bu sayı biraz daha artabiliyor. Müzeye bugüne kadar gelen ziyaretçi sayısı ise yaklaşık 1,5 milyonu bulmak üzeredir. TARİHÇESİ Ulucanlar Cezaevi’nin yapılış tarihi, cumhuriyetin ilk yıllarına dayanıyor. 1925 yılında inşa edilen cezaevinin geçmişi, Türk siyasi hayatından kesitler sunuyor adeta. Yapılan tarihsel araştırmalar doğrultusunda ulaşılan 1960 tarihli Merkez Cezaevi Müdürlüğü ve Milli Emlak Müdürlüğü arasında geçen yazışma belgelerine göre şehir planlamacısı Alman Carl Christoph Lörcher’in önerisi ile Ulucanlar Cezaevi; 1925 yılında İçişleri Bakanlığınca “Umumi Hapishane” olarak inşa edildi. Carl Christoph Lörcher, bu bölgeyi cezaevi olarak önerirken, nedenini “Özellikle etrafında sürülecek arazi ve tarlaların olması mahpusları faydalı bir çalışmaya sevk etmek, çalışma ile ıslah olmalarını sağlamak ve topluma tekrar kazandırmak için mahallenin meskun ilişkin uygun görülmüştür. “ şeklinde açıklamıştı. Cezaevi, Carl Christoph Lörcher’in önerisi ile bu bölgeye inşa edildi edilmesine ancak, cezaevinde yaşananlar o yıllarda umut edilen gibi olmadı. 1925 yılında “Umumi Hapishane” olarak inşa edilen Ulucanlar Cezaevi, ne yazık ki Cumhuriyet tarihinin en karanlık sayfalarına tanıklık etmekten kurtulamadı. İLK ADI CEBECİ TEVFİKHANESİ İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan hapishane daha inşa edilip açılmasından bir yıl sonra infazların gerçekleştiği bir mekan oldu. 1925’ten mahkumların başka bir cezaevine sevkedilip cezaevinin boşaltıldığı 2006 yılına kadar tam 81 yıl boyunca insanların içinde hapis edildiği, infaz edildiği, ana babaların kapısında günlerce haber beklediği soğuk ve karanlık bir hapishane oldu aslında Ulucanlar Cezaevi… İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan cezaevi, sonra sırasıyla Cebeci Umumi Hapishanesi, Ankara Hapishanesi, Ankara Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve sonunda Ulucanlar Cezaevi adlarını aldı. 1925’ten önce kimi bölümleri at yetiştirmek için; kimi bölümleri silah deposu olarak kullanıldı. 1925 yılında üstüne cezaevi inşa edildi. Taş taş üstüne konarak inşa edildiyse de orada kalanların başına gelenler, taşların değil; binaların değil; adına hapishane denilen yapının değil insanın insana yaptığıydı. Açık kaldığı 81 yıl boyunca 18 infaz gerçekleştirildi Ulucanlar Cezaevi’nde… Fethi Gürcan, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan bunlardan bazıları… KİMLER CEZAEVİNDE KALDI Ulucanlar Cezaevi sadece infazların değil, tanınmış mahkumları ile de tarihe ismini yazdırdı. Çok gazeteci girdi kapısından, çok şair… Bir çok yazarın, politikacının hatta sinemacının yolu geçti Ulucanlar’dan. Şairler hiç eksik olmadı… Necip Fazıl Kısakürek de girdi, Nazım Hikmet de, Ahmet Arif de kaldı burada, Hasan Hüseyin Kormazgil de… Ulucanlar’da hapis yatan gazeteci ve edebiyatçıları sıralayacak olursak, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Sami Cebeci, Yılmaz Güney, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Peker, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Toker bunlardan bazıları… Siyasi suçluların yolu da Ulucanlar Cezaevi’nden geçti. Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan, ,Muharrem Şemsek bunlardan bazıları. (Kadir GÜRHAN)