TEMA Vakfı Ankara Temsilciliğinde geçtiğimiz günlerde "Organik Tarımda Doğru Bildiğimiz Yanlışlar" konulu bir sunum gerçekleştirildi. Katılımın yoğun olduğu sunumda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Cem ÖZKAN organik tarım hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Özkan, Avrupa’dan daha çok biyolojik çeşitliliğe sahibiz ama bunu tarımda değerlendiremiyoruz. Türkiye’de 600 çeşit erik var ama piyasadaki erik sayısına bakın bir elin 10 parmağını geçmez ifadesini kullanarak ülke olarak biyolojik çeşitliliğimizi değerlendiremediğimizin altını çizdi. TEMA Vakfı Ankara Temsilciliğinde "Organik Tarımda Doğru Bildiğimiz Yanlışlar" konulu bir sunum gerçekleştirildi. Sunuma konuşmacı olarak katılan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Cem ÖZKAN organik tarım hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Cem ÖZKAN’ın konuşmasının satır başlarını şunlar oluşturdu: ‘’Gıda fiyatlarında meydana gelen bir artış söz konusu. Organik tarım ve organik beslenmeye yönelen insan sayısı oldukça az. Bu durumdaki en büyük neden organik tarımda üretilen ürünlerin fiyatlarının yüksek olması. Misal Almanya’da organik tarım daha uygun fiyatlı olmaya başlandı deniliyor Türkiye’de durum öyle değil çünkü talep yok. Türkiye’de üretilen toplam alanın yüzde 2’si organik, organik ürünlerin yüzde 80’i talep olmadığı için yurt dışına gidiyor. ‘’ ‘’TÜRKİYE’NİN ORGANİK TARIMA BAŞLAMA NEDENİYLE AVRUPA, ABD’NİNKİ AYNI DEĞİL’’ ‘’İnsanlar organik tarıma neden başladığını bilmiyor. Organik tarımda inanılmaz bir başarımız yok nedeni de empati yapamamamız. Üretici, sadece kendini düşünüyor dolayısıyla kar etmek istiyor. Tüketici her şey ucuz ve benim istediğim gibi olsun diyor. Empati yeteneğimiz olursa o zaman gerçek çevreci ürün  ortaya çıkıyor.’’ ‘’Türkiye’nin organik tarıma başlama nedeniyle Avrupa, ABD’ninki aynı değil. Bunun için tarımdaki şu süreci iyi bilmek gerekir 1940’a kadar tarım çok ilkel yöntemlerle yapılıyordu. Eskiler anlatır böcek problemi olunca devlet teneke verirmiş 1 kilo böcek toplayın şu kadar para vereceğim diye böylece insanlar zararlı böcekleri toplarmış daha sonra ilaçlar piyasaya çıkmış, ilacı atıyorsunuz ve ne var ne yoksa her şey ölüyor. Tohum oldu, sulama oldu, gübre olmaya başladı yani kimyasal girdili dönem başladı. Bu dönemde ne kadar çok girdi kullanılıyorsa  tarımda gelişmişlikte o derece yüksek görünüyordu fakat bu dönem 1945’te başlayıp 1965 yılına kadar sürüyor Avrupa ve ABD’de.  1965 yılında çok girdi kullanmanın iyi bir durum olmadığını anlamaya başlıyorlar. Çevre kirleniyor, doğa kirleniyor, verimsizlik başlıyor ve o zaman dünya alternatiflere yöneliyor. Biz de bu devrim hala devam ediyor. ‘’ ‘’GELENEKSEL TARIMDA TEHLİKELİ ÜÇ TANE MADDEMİZ VAR’’ Özkan: ‘’ Tarımın yönünü değiştiren iki tane bileşen var bunlardan bir tanesi DDT diğeriyse Amonyum Nitrat. Biri böcek ilacı ötekisi gübre.   Amonyum Nitrat, 2. Dünya savaşında bomba yapımında kullanılıyordu stoklar kalınca bilim insanları araştırdı ve bir gübre etkisinin olduğunu ortaya koydular. DDT’nin de böcekler üstünde etkili olduğunu ortaya koyan  Alman bir bilim adamı var, kendisi 1930’ların başında bu keşfi yapıyor ve 1948’de Nobel ödülüne sahip oluyor. DDT çok tehlikeli bir ilaç olduğu için bazı ülkelerde ve Türkiye’de yasaklandı fakat hala Afrika’da kullanılmasına izin veriliyor. Geleneksel tarımda tehlikeli üç tane maddemiz var.  Sentetik gübreler, hormonlar, pestisistler ( tarım ilaçları) Bunlar çevreyi kirletiyor, doğal dengeyi bozuyor, insan sağlığını tehtid ediyor ve hepsi yurt dışından geliyor. ‘’ ÖZKAN: ‘’ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ DEĞERLENDİREMEDİK’’ ‘’Eskiden biyolojik çeşitliliğin ne hale geldiğini görmek için şehirler arası yolda mola verdiğiniz yerlerde  bir süre sonra arabanın tüm pencerelerinin böceklerle kaplı olduğunu görürdük  şimdi yolda gidiyorsunuz arada durup mola verdiğiniz zaman arabanın camında bir tane böcek dahi olmuyor. Ne oldu bu böceklere, biyolojik çeşitliliğe?  Öldürdük onları, biyolojik çeşitliliği değerlendiremedik.  Gübreyi çok kullanmakla verim artışı oldu ama belli bir süre sonra verim düşmeye başladı. Üreticilerle konuşuyoruz diyorlar ki 50 yıl önce bulunduğumuz araziden kamyon kamyon ürün çıkardı şimdiyse o kadar gübre kullanmamıza rağmen aynı verimi alamıyoruz.’’ ‘’TÜRKİYE’DE 600 ÇEŞİT ERİK VAR AMA PİYASADAKİ ERİK SAYISINA BAKIN BİR ELİN 10 PARMAĞINI GEÇMEZ’’ Avrupa’dan daha çok biyolojik çeşitliliğe sahibiz ama bunu tarımda değerlendiremiyoruz ifadesini kullanan Özkan, ‘’Türkiye’de 600 çeşit erik var ama piyasadaki erik sayısına bakın bir elin 10 parmağını geçmez. Ülke olarak biyolojik çeşitliliğimizi değerlendiremiyoruz.  Beslenmeyle sağlık arasında doğrudan bir ilişki var bunu dünyadaki bazı hükümetler çok iyi anladı ve ona göre politikalar geliştiriyor. Pestisit ve tarım ilacı kullanımı kanser,kısırlık,alerjiye kadar birçok olumsuzluğa sebep oluyor. Bu gibi nedenlerden dolayı 700 tane  pestisitin  500 tanesi yasaklandı. Batı dünyası ne yaptı? Bir hesap yaptı dünya kansere 1 trilyon para ödüyor. Türkiye, 3.1 milyar kadar para ödüyor. Bu durumda Avrupa şöyle bir kanıya vardı ‘eğer ben insanları sağlıklı beslersem maliyeti düşürebilirim. ‘ Önce 0-2 yaş aralığındaki çocukların organik halde beslenmesini zorunlu halde getirdi sonra bu yaşı 0-6 yaş dilimine çıkardı. Sadece beslenme değil  organik ürünlerden yapılmış olan giysileri  giyinmeyi de 0-6 yaş dilimine zorunlu hale getirdi. (Pamuklu vb giysiler). Böylece Avrupa bunun çok daha karlı bir yatırım olduğunu ortaya koydu. Kanseri, kısırlığı,alerjiyi vb hastalıkların maliyetinden kurtulmuş oldu. Uzun vadede insanların sağlıklı beslenmesi hükümetler ve  ülkeler için çok daha avantajlı bir durum haline geldi.  Yine bu ülkeler endüstriyel tarımın dezavantajını gördüler ama bunu önlemek için bir sürü alternatif geliştirdiler. Mesela, topraksız tarım, enerji tarımı, biyodinamik tarım, organik tarım gibi alternatifler ortaya çıkardı.  İlk tarımın yapıldığı yer Mezapotamya- Anadolu ama bunları biz çıkartamadık. ‘’ dedi. ‘’ORGANİK TARIM EĞİTİM SEVİYESİYLE DOĞRUDAN İLİŞKİLİ’’ Son olarak, ABD’de, Avrupa’da, Okyanusya’da organik tarım düzeylerinin  çok yüksek olduğunu dile getiren Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Cem ÖZKAN , Asya Afrika gibi büyük kıtalara bakıyorsunuz organik tarım düzeyi çok düşük. Bu durum eğitim seviyesiyle de çok ilişkili. Eğer eğitim düzeyi düşmüşse organik tarım oranları da düşüyor. Avrupa, ABD’de, Okyanusya’da eğitim oranı çok yüksek. İnsanlar kültürel anlamda ne kadar iyi seviyedeyse organik tarıma bağlılıkları da o derece artıyor’’ ifadesini dile getirdi. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim