Asi Bir çocuk’tu, Umuda Yolumsun diyerek müzik yolculuğuna devam ediyor Oğuz Boran. Kendine özgü tarzı ile önemli bir dinleyici kitlesi olan, yaşam tarzını müzikle yoğuran üreten, ürettikçe kendini geliştiren sanatçıyla doğup büyüdüğü Tuzluçayır semtinde  yaşamı ve sanatına dair samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Oğuz Boran Halk Ozanı Feyzullah Çınar Parkı’nda müziğini de şekillendiren yaşamını anlattı.  Oğuz Boran, Tuzluçayır’da doğup büyüdü. Anne Malatyalı baba Sivaslı oranın kültürüyle yoğrulmuş. Çocukluğundan beri Âşık İhsani, Pir Sultan Abdal türküleriyle yetişmiş. Oğuz Boran’ın Umuda Yolumsun albümü 8 Haziran itibariyle dünya genelinde tüm dijital müzik platformlarında yerini aldı. Tanju Duman Müzik Medya yapımı olan Umuda Yolumsun albümünün aranjörlüğünü ise Mete Artun yaptı. Yıldıray Çengel, Özdemir Erdoğan, Önder Eren ve Barış Manço imzalı ezgilerin yer aldığı Albümün ilk Klip çalışması ‚Umuda Yolumsun’a yapıldı. Klibin yönetmenliğini de Tanju Duman yaptı. Ağustos sonu bu çalışma yayına girmesi ile birlikte, Albümün diğer Klip çalışmaları başlayacak. Ankara’da yaşamını sürdüren Sanatçı, bu aralar haftalık Sahne Performansları dışında, Televizyon – Radyo ve Festival Etkinlikleri için yoğun bir tempo ile çalışıyor. Oğuz Boran’ın müzikal yaşantısı nasıl şekillendi? Ankara’da Tuzluçayır semtinde doğup büyümek insanı birçok anlamda şekillendiriyor. Müzikal anlamda da şekillendiriyor. İçerisinde yetiştiğim toplumun yapısı müzikal anlamda da şekillendirdi. Profesyonel anlamda  müzik çalışmalarına 1994 yılında başladım. 1994- 1996 yıllarında kimin eserini okursam onun gibi okuyordum. Herhangi bir müzikal anlamda kendimi şekillendirme yoktu. Ama okula gitmeden önceki dinlediğim insanların etkisi mutlaka var. Olmalı da zaten. Aşık İhsani’nin,  Aşık Halil Söyler’in Pir Sultan Türküleri, Şah Hatayi, Virani gibi ozanlarımızın eserleriyle yetiştim. Ortaokul yıllarında dünya müziğine merak saldım. Ortaokula kadar o günün ozanlarını dinleyerek Halk Müziğinde kendimi yetiştirmeye gayret ettim. Sonra dünya müziği ile ilgilenmeye başladım. Rock müzikten Klasik Batı Müziği’ne kadar Blues, caz müzikleri de dinleyerek yıllarca hem dünya hem Halk Müziği içerisinde kendimi harmanlayarak bir tarz oluşturmaya çalıştım. İlk Albüm Asi Bir Çocuk’un oluşma süreci nasıl gelişti? Asi Bir Çocuk’a kadar hem İstanbul’dan hem de Ankara’dan birçok plak şirketinden teklif geldi.  Ama kendimi bu anlamda o harmanın doğru olduğunu, kendimi beste ve söz yönüyle hazır göremedim. Üretimden yanayım. Yorum bir yana ama. Sanatçılar ürettikleri kadar kendilerini ifade ederler. Ben de o anlamda kendimi yetiştireyim albüm yapayım dedim. 2005’e kadar kendimi yetiştirmeye çalıştım. Olabileceğini düşündüm ve o süreçte gelen tekliflerden birini değerlendirdim. 2013’te Aslıdır albümü çıktı. Umuda Yolumsun nasıl bir süreçten geçti? Umuda Yolumsun, dört eserlik bir single albüm Tanju Duman Müzik Medya yapımı ile çıktı. Şah Turna Türküleri çalışması oldu. Bunu da Tanju Duman yapıyor.  Mavi Çizgi Burhan Çelik Prodüksiyon aracılığıyla Tanju Duman’la tanıştık. Sonra bir solo albüm yapmamız gerektiğini söyledi Tanju. Biz de hemen kolları sıvadık. Çok kısa sürede dört eserden oluşan maksi single olarak 8 Haziran’da tüm müzik platformlarında yayınlandı. Eserleri Tanju Duman’la birlikte  seçtik. Tanju Duman da hayata üretim yönüyle bakıyor. Almanya’da öğretim üyesi. Bana çok büyük destek oldu Tanju Duman. Bana dört eser yapalım önerisinde bulundu. Bu dört eseri halkla buluşturmak için çalışmaya başladık. Almanya’da iki klip çektik. Şuan itibarıyla itunes’te dünya ve Türkiye sıralamasında  ilk sıralarda yer alıyor. Umuda Yolumsun albümü; Umuda Yolumsun: Söz – Müzik: Yıldıray Çengel Gurbet: Söz –Müzik: Özdemir Erdoğan Ankara Küsmüş: Söz –Müzik: Önder Eren Bir Selam Sana. Söz- Müzik: Barış Manço Oğuz Boran müzikal anlamda kendisini nasıl tanımlıyor? Müzikal anlamda kalıplara karşıyım. Her şeyi kalıba sokmak doğru değil. Halk Müziği,  Anadolu Rock, Protest Müzik, Pop Rock …  bu albümde pop rock tınılı eserler var. Gurbet Türkü formunda bir eser. Lirik tonda , slow rock tarzında eser var. Çocukluktan beri Tuzluçayır’da içinde olduğum yapının etkisi var.  Beni şekillendiren temel Halk Müziği’dir. Kendi tarzımı yaratmama neden olan da müzikal anlamda, klasik batı müziği ve caz müziğini özümseyerek dinlememdir. Ruhi Su’yu oynadın. Oyuncu Oğuz Boran’ı anlatabilir misin? Ruhi Su oyunu hazırlık süreci, oynarken ve sonraki gelişmeler sende ne hissettirdi? Tiyatral bir yetenek lazım. Tiyatral yeteneğimin farkına varan dostlarımın önerisi ve desteğiyle Ruhi Su da eserleriyle birlikte büyüdüğümüz ustalarımızdan. Ruhi Su tek kişilik oyun senaryosu geldiğinde ben bunun altından kalkabilir miyim acaba ? diye düşündüm açıkçası. Simurg oyuncuları ile provalara başladık. Teklif geldiğinde  çok heyecanlandım. Ruhi Su’nun hayatını oynamak gurur vericiydi. İki perdelik Suya Türkü adında bir oyun sergiledik. Serdar Doğan ve Cengiz Sezin hocalarımla birlikte çalıştık. İçimden geldiği gibi oynadım. Oynarken de çok duygulandım. Birçok yerden teklifler aldık. Almanya, Fransa, Avusturya başta olmak üzere yurtdışı turneleri oldu. Geçen yıl da  Yana Yana Madımak’tan Kerbela’ya adlı bir oyun oynadık. Bu oyunda da Kerbela’yı anlattık. Oyunda İmam Hüseyin’i canlandırdım. Ülkenin tarihinden Sivas, Dersim, Çorum olaylarını ele aldık. Kendine özgü bir sahne performansın var. Sahnede bir başka Oğuz Boran oluyorsun. Ne hissediyorsun sahnede? Sahnede okuduğum eserler farklı. Sıradan eserler değil. Özenli seçilen eserler. Halkın kendini ifade ettiği eserler okuyorum.  Sahnede okuma hal ve durumu oanki eserin ruhu ile alakalı. İlk sahneye çıktığım andan itibaren böyle.  İlk başta sahnedeki duruşumla ilgili tepkiler alırdım. Ben sahnede nasıl durmak istiyorsam  o şekilde duruyorum. O şekilde eserlerimi okuyorum.  Gazi Üniversitesi Halk Bilimi öğrencileri  bitirme tezi olarak Oğuz Boran Tezi hazırladılar. Oğuz Boran’ı kendine özgü bir tarzı olmasından dolayı tez konusu yaptılar. Önemli olan yapay olmamak, içten gelerek yapmak, samimi olmak. Gönülden gelerek yapmak. Türkü sana ne hissettiriyorsa o an o şekilde hitap ediyorsun. Eserlerini seslendirirken aralarda şiirlere de yer veriyorsun. Şiir senin tarzının bir parçası mı oldu? Tarzı oluştururken 1994’ten beri türküler içinde hep şiirler okudum. Sahnede daha önce rastlamamıştım. Bu da insanlarla buluşturduğum tarzlardan biri. Bu arada Tanju Duman’ın önerisiyle Tanju Duman Müzik Medya’dan bir şiir albümü çıkaracağız. Şiirlerimizi seçip çalışmalara başlayacağız. Şiir albümünü kışın çıkarmayı düşünüyoruz. Sosyal Medya ile ne kadar ilgilisin? Sosyal medyayı takip ediyorum. İnstagram’ı aktif kullanıyorum. Diğer fan sayfaları ile arkadaşlar ilgileniyorlar. Sosyal medyada olumlu tepkiler alıyorum. Bu bende rehavet oluşturmadı. Her zaman kendimi geliştirme yönünde olan bir insanım. Müzikal anlamda da yaptığım besteler anlamında da. Bir sanatçının da böyle olması gerektiğine inanıyorum. Omurgalı bir duruş, kendini net ifade eden bir duruş ve geliştiren bir duruş. Sosyal medyada da müzikten anlamayan, hayatında  şiir okumamış bir insanın yorumları da oluyor. Umudunu sürekli canlı tutan ne?  Hayat felsefen ne? Hayatımda da müzikte de mümkün olduğu kadar kalp kırmamak. Omurgalı bir duruş ve tarz sahibi olmak. Omurgalı ve karakterli bir duruş her şey için geçerli. Bir insanın müzikle uğraşsın uğraşmasın. Ne işle uğraşırsa uğraşsın. Bir insanın karakterli bir  duruşu yoksa ne yaparsa yapsın ona yansır. Öncelikle o samimiyeti taşımalı içinde. İşi gönülden aşk ile samimiyetle yapması lazım. Sevgi, emek… bunlara inanıyorum.  Ehlibeyt sevgisiyle dolu bir insanım. Zalimlerin yanında değil de mazlumların yanında olan insanların hep yanındayım. Duruşum da bu şekildedir. Sosyal projelerde çok yer aldım. Sosyal duyarlılık anlamında derneklerin, Demokratik Kitle Örgütlerinin etkinliklerinde yer aldım. Bir haksızlık varsa o haksızlığı müziğimle anlatmak için sahnelere çıkıyorum.  Sahnede de umutlarımıza dair türküler okuyorum. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim