Türk Eczacıları Birliği (TEB) Merkez Heyeti, 14 Mayıs Eczacılık Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak; ilaç, sağlık, eczacılık alanlarında açıklamalarda bulunurken reçetesiz ilaç konusuna değinerek, sağlık okuryazarlığı düşük ve ekonomik kaynakları kısıtlı toplumun henüz reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesine hazır olmadığını söyledi. 14 Mayıs 1839’da Mekteb-i Tıbbiye’de ilk eczacılık sınıfının açıldığını ve Türkiye’de bilimsel eczacılığın temellerinin atıldığını ifade eden Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bu tarihin Eczacılık Günü olarak ilk kez 1968 yılında kutlandığını söyleyerek sözlerine başladı. Köklü bir mesleğin mensubu olmanın gururunu yaşadıklarını söyleyen Çolak, “62 yılı aşan mazimizle, 54 Bölge Eczacı Odamızla yaklaşık 35 bin eczacının sesi olmaya devam ediyoruz. Geçmişten aldığımız birikimle, mesleğimize duyduğumuz güvenle ve meslektaşlarımızdan aldığımız güçle çıktığımız yolda; eczacılık mesleğini ileriye taşımak, insan ve toplum sağlığına değer katmak için çalışıyoruz” dedi. “TOPLUM SAĞLIĞI ADINA VE KAMU YARARINA PEK ÇOK KAZANIM ELDE ETTİK” 14 Mayıs Eczacılık Günü’nü belirli temalar çevresinde bir hafta olarak kutladıklarını söyleyen Çolak, ‘Toplum Sağlığı, Kamu Yararı, Mesleki Gelecek İçin BİRLİK'LEYİZ, BİRLİK'TEYİZ!’ ve ‘Hastalıkta Sağlıkta, Yaşamınızın Her aşamasında ECZACINIZ YANINIZDA’ olmak üzere iki tema belirlediklerini ifade etti. “Türk Eczacıları Birliği’ne baktığımızda salt bir sivil toplum kuruluşu değil; hem toplum sağlığını gözeten hem de üyelerinin mesleki çıkarlarını koruyan akademik ve demokratik bir kitle örgütü görürüz” diyen Çolak, bugüne dek üyeleri, toplum sağlığı ve kamu yararı adına pek çok şeyi Birlik’le başardıklarını ifade etti ve Türk Eczacıları Birliği olarak yaptıkları icraatların bir kısmını şu şekilde sıraladı:

  • Yardımlaşma Sandığı aracılığıyla 620 eczacıya vefat yardımı; 231 eczacıya muhtaçlık yardımında bulunuldu.
  • 33 bin üye eczacıya 625 milyon TL kredi verildi.
  • Bölge Eczacı Odaları, Eczacılık Fakülteleri ve Eczacılık Fakültesi öğrencilerine 2,5 milyon TL maddi destek sağlandı.
  • Terör, doğal afet ve toplumsal olaylar nedeniyle mağdur olan 109 üye eczacıya karşılıksız 872 bin TL yardım verildi.
  • Başta Van olmak üzere Pakistan, Irak, Soma, Suriye ve Halep’te toplam 1 milyon TL insani yardımda bulunuldu.
  • Van depreminde Tır Eczanesi ile bölgede hizmet verildi.
  • ‘Eczacıdan Bir Tuğla TEB’den Bir Okul’ kampanyasıyla Antalya, Diyarbakır ve Van’da 3 okul hizmete açıldı.
  • 2017 yılında 54 Bölge Eczacı Odası aracılığıyla 14.697787 hastaya, 12.777.750 reçeteyle 18.182 çeşit ilaç ulaştırdıklarını ifade eden Çolak, İthal İlaç Birimi’ne dair bilgilendirmede bulundu: “Türkiye’de ruhsatı bulunmayan ve piyasada olmayan ilaçları, Türk Eczacıları Birliği olarak yurtdışından getirerek hastalarımıza teminini sağlıyoruz. İthal İlaç Birimimiz günlük ortalama 550 reçete hazırlıyor, aylık yaklaşık 11.700 ilacı hastaya ulaştırıyor.”
5000’E YAKIN ECZACI REHBER ECZANEM PROGRAMI’NA DÂHİL Bebeklikten yaşlılığa kadar yaşamın her döneminde halkın yanında yer aldıklarını söyleyen Çolak, eczacıların ilaç suiistimali ve yanlış ilaç kullanımında kontrol ve denetim mekanizması işlevi gördüğünü belirtti ve konuya ilişkin şunları kaydetti: “Eczacıların halkımıza en yakın sağlık danışmanı olma durumu; önleme, tarama gibi koruyucu sağlık hizmetleri ile farmasötik bakım yani ilaç tedavisinin hastaya özel bir şekilde düzenlenmesi ve iyi sağlık sonuçlarına odaklanacak şekilde yönetilmesi açısından mükemmel bir olanak sunmaktadır.” Türk Eczacıları Birliği olarak Eczacı Odaları aracılığıyla 2015 yılından bu yana serbest eczacılar aracılığıyla sağlanan bir hastalık yönetim programı olan Rehber Eczanem’i yürüttüklerini ifade eden Çolak,  “İlk yıl Astım / KOAH hastalarımız için başlattığımız bu programı, geçtiğimiz yıl diyabet hastalarımızı da kapsayacak şekilde genişlettik. Bu yıl ise hipertansiyon hastalarımızı programımıza dâhil etmeyi planlıyoruz” dedi. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak   “SOSYAL GÜVENLİK KURUMU İLE PROTOKOL REVİZYONU GERÇEKLEŞTİRDİK” Kamuyu, eczacıyı, vatandaşı koruyan politikalar geliştirmek için çalışmalar yürüttüklerine vurgu yapan Erdoğan Çolak, bundan bir ay önce Sosyal Güvenlik Kurumu ile Protokol Revizyonu gerçekleştirdikleri ifade etti ve konuya ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’na ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun o dönemki Başkanı Selim Bağlı’ya ve tüm bürokratlara teşekkürlerini iletti. Çolak, söz konusu Protokol’ün eczacılar, kamu ve toplum açısından kazanımlarına vurgu yaptı. “ECZANELER EKONOMİK AÇIDAN RAHATLAMALI” “Eczaneler, yıllardır ekonomik anlamda bir daralmayla, ilaç fiyatlarındaki düşüş ve kur farkından kaynaklanan sıkıntılarla karşı karşıya” diyen Çolak, eczane ekonomilerinin düzelmesi adına taleplerini şu şekilde sıraladı:
  • Yüzdesel ve sabit kâr marjının iyileştirilmesi gerekmektedir.
  • Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi eczacıya aşılama, tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler bağlamında sunduğu danışmanlık hizmeti adına sabit bir ücret ödenmelidir.
  • Eczane dışına çıkarılan sağlık ürünlerinin tekrar eczane kanalıyla halkımıza ulaşması sağlanmalıdır.
“ÖĞRENCİLER ECZACI AKADEMİSYEN GÖRMEDEN MEZUN OLUYOR” Eczacılık fakültelerinin sayısındaki artışa dikkat çeken Çolak, konuya ilişkin “Sayısı 40’ı aşan eczacılık fakültelerinden her sene yaklaşık 2000 öğrenci mezun olarak hayata atılmakta. Ülkemizin kalkınması açısından yeni üniversite ve yüksekokulların açılması elbette elzem. Ancak bunu yaparken insan gücü ihtiyacının da göz önünde bulundurulmasında fayda var. Yeni fakültelerin açılmaması gerektiği kanaatindeyiz. Öğretim elemanı yetersiz olan eczacılık fakültelerinin sanayi ve üniversite işbirliği ile Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmesinin daha faydalı olacağına inanıyoruz. Önlem alınmadığı takdirde eczacı istihdam sorununun büyümesi ve eczacılık eğitiminin niteliksizleşmesi kaçınılmazdır” ifadelerinde bulundu. Eczacılık fakültesine girişlerde taban puanı sınırlanmasının olmaması ve eczacılık fakültelerinin ihtiyaç olmadığı halde, yeterli akademisyen yokken açılıyor olmasının eğitimde kaliteyi düşürdüğünü söyleyen Çolak, “Eczacılık fakültesi öğrencileri, eczacı akademisyen görmeden mezun olmaktadır. Bu noktada gerek ilgili bakanlığı gerekse YÖK’ü konunun üzerinde titizlikle durmaya davet ediyoruz” dedi. “REÇETESİZ İLACA HAZIR DEĞİLİZ” Reçetesiz ilaç konusuna değinen Çolak, sağlık okuryazarlığı düşük ve ekonomik kaynakları kısıtlı toplumumuzun henüz reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesine hazır olmadığını söyledi. Çolak, konuya ilişkin olarak “Reçetesiz ilaçların beraberinde ilaçta reklamı, ilaçta fiyat artışını ve ilacın eczane dışına çıkmasını getirmesinden duyduğumuz endişeyi ifade ediyoruz, reçetesiz ilaçlara hazır olmadığını bir kez daha söylüyoruz” dedi. “EKRAN SERTİFİKASI VE AKREDİTASYON KURULU UYGULAMASI HAYATA GEÇİRİLMELİ” “Son zamanlarda öyle bir noktaya geldik ki üzerine sadece bir bilimsel makale yazılan bir konuyu bilimin genel kabulüymüş gibi genellemeler yaparak yansıtan bilim insanları medyada kendisine geniş yer buluyor” diyen Çolak, bu kişilerin yaptıkları açıklamalarla toplum sağlığını tehlikeye attıklarını ifade etti. “Sağlık Bakanlığımızı daha önce gündeme aldıkları, medyaya çıkacak bilim insanlarına uygulanacak ekran sertifikası ve akreditasyon kurulu uygulamalarını bir an önce hayata geçirmeye davet ediyoruz” diyen Çolak, RTÜK’ü, toplum sağlığına ilişkin yanlış açıklamalar yapan kişilere karşı daha hassas olmaya davet ettiklerini söyledi. “AŞI REDDİ YILLAR İÇERİSİNDE ARTTI” Son zamanlarda gündemde yer alan aşı karşıtlığı konusuna değinen Çolak, “Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan söylemlerle, kirli bilgilerle geliştirilen aşı karşıtı kampanyalar; toplumda kafa karışıklığı yaratmakta, aileleri tedirgin etmekte, salgınların başlamasına zemin hazırlamakta ve toplum sağlığını riske atmaktadır” dedi. Aşı reddinin yıllar içindeki artışına dikkat çeken Çolak, 2011 yılında aşı reddinin 183 olduğunu, 2017 verilerinde ise bu sayının 23 binleri aştığını söyledi. Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Demircan’ın aşıyı reddetmenin kişinin sadece kendisini ilgilendirmediğine ve aşının toplumsal bir olgu oluğuna dair yaptığı açıklamayı hatırlatan Çolak, bu açıklamayı desteklediklerini ve kendileriyle konuya ilişkin her türlü iş birliğine hazır olduklarını ifade etti. Türk Eczacıları Birliği adına aşı reddinde bulunan ailelere çağrıda bulunduklarını ifade eden Çolak, konuya ilişkin şunları söyledi: “Bilimsellikten uzak aşı karşıtı propagandalar yüzünden çocuğunuzun hayatını riske atmayın. Aşı yaptırmanın hafif ateş, kol ağrısı gibi hızla iyileşecek yan etkiler dışında çocuğunuza zarar vermeyeceğini unutmayın. Aşıyla önlenebilecek hastalıkların çocuğunuzun, ailenizin ve toplumun geleceğini karartmasına müsaade etmeyin.” “İLAÇTA KUR DEĞİŞİMİ TEK SEFERDE YAPILMAMALI” Her yıl kur değişimine bağlı fiyat artışları söz konusu olduğunda ilaçların piyasadan çekildiğini ya da depolara – eczanelere sınırlı sayıda ulaştırıldığını hatırlatan Çolak, ilaçta kur değişiminin tek seferde yapılmasını doğru bulmadıklarını; kur ayarlamasının yıl içerisine yayılmasının ve belirli periyotlarla fiyatlara yansıtılmasının yaşanan sıkıntıları azaltacağını söyledi. “YERLİ İLAÇ VE YERLİ AŞI ELZEM” İlaç noktasında dışa bağımlılığın Türkiye’nin kaderi olamayacağını ifade eden Çolak, “Kendi teknolojimize sahip olmak adına ülke olarak yatırımlar yapılmalı, projeler geliştirilmeli, ilaç konusunda yerli üretici desteklenmeli, teşvik edilmeli ve milli ilaç projesi hayata geçirilmeli. Yerli ilaçla beraber, yerli aşı çalışmalarının yapılması ve ülkemize ait yerli aşının üretilmesi de elzemdir” dedi. Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın flora açısından muazzam bir çeşitliliğe sahip olduğunun altını çizen Çolak: “Yeni moleküllerin ortaya çıkarılması, ülke ve dünya sağlığına sunulması adına Ar-Ge projelerine tam destek verilmeli ve bu çalışmalar sonuncunda bulunan yeni moleküller ilaç noktasına evrilene kadar yapılacak teşviklerle her aşamasında  katkı sağlanmalı. Yerli, ilaç konusunda ülke olarak yerli üreticilere, araştırmacılara ve bilim insanlarına maddi manevi ve teknolojik imkânların hepsi sunulmalıdır” dedi. Çolak, sözlerini: “Kısa bir süre sonra gerçekleşecek seçimlerin ülkemiz ve ülkemizin geleceği adına güzel sonuçlanması; cumhuriyet, laiklik, demokrasi, evrensel insan hakları, sosyal hukuk devleti gibi bizi birleştiren değerlerin altını çizmesi dileğiyle” diyerek tamamladı. “DEMOKRASİ KONUSUNDA EN GENİŞ TAVRI GÖSTERMEK ZORUNDAYIZ” TEB Başkanı Çolak, açıklamasının ardından basının sorularını yanıtladı. Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni (TMMOB) hedefe alan hükümetin bu örgütlerin adından Türk ifadesinin çıkarılması ve üyelik zorunluluğunun kaldırılması düşüncelerinin sorulması üzerine Çolak şu ifadeleri kullandı: “Mesele Türk ve Türkiye meselesi değil. Biz yasa ile kurulmuş bir meslek örgütüyüz. Asıl tehlikeli gördüğümüz şey Türk ve Türkiye kelimeleri yurt dışında tanınırlığınızı sağlıyor ve Türkiye vatandaş sizin en geniş kesime hitap ettiğini anlıyor. Bu nedenle Türk kelimesinin kaldırılmasını doğru bulmuyoruz. Siz üyeleri zorunlu üye olmaktan çıkarırsanız herkes kendine göre bir yapı kurar. O zaman da bir curcuna ortaya çıkar, muhatap olmaz ve bu örgütler çöker. Eğer biz ülkede demokrasinin gelişmesini istiyorsak, herkesin söz hakkı olduğunu söylüyorsak ve herkesin kamuya sağlayacağı yararları en geniş ölçekte konuşmasını istiyorsak özgürlükler ve demokrasi konusunda en geniş tavrı göstermek zorundayız. Tek sesliliğe yönelik bu tavır karşısında kaygılarımız ve kuşkularımız devam ediyor.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)