Bugün 4 Ekim, 'Hayvanları Koruma Günü' her gün gibi sadece lafta icat edilen belki de hayvanların yalnızca 1 gün hatırlanıp, şımartıldığı bir gün. Kendilerini savunmada en zayıf halka olan hayvanların insanlardan tek isteği yaşam haklarının elden alınmaması ama ne gezer(!) Hayvana şiddetten tutun, cinsel istismara, işkenceye kadar her şey mevcut ne yazık ki ülkemizde. Kendi eksikliğini, güçsüzlüğünü,yetersizliğini, kendisiyle olan savaşı sesi çıkmayan, dili olmayan, derdini sadece gözleriyle anlatabilen masum bir canlıdan almakla kendilerini tatmin edenler olduğu sürece ülkemizde ne çocuk istismarı azalacak ne de hayvan. Gücünü, yapabileceklerini hayvan üzerinden gösterip her türlü şiddete maruz bırakanlar ellerini kollarını sallayıp gezmekte.. Her zaman belirttiğim gibi hayvana şiddet, insana şiddetin en büyük habercisi. İçimde her zaman hayvan sevgisi olmasına rağmen  gerçek anlamda hayvanlara düşkünlüğüm kedim Tarçın'ın eve gelmesiyle başladı. Henüz 17- 18 yaşlarıma yeni girmiştim. Kapının açılmasıyla birlikte beni uykumda karşılayan minik dostumla tam 10 yıldır birlikteyim. Dile kolay tam 10 yıl.. Eve ilk geldiğinde minicik olan bedeniyle birlikte büyüdü umutlarım, hayallerim. Beraber büyümenin tadına ilk kez onunla vardım. 17'den 27'liğe kadar geçen bu serüvende onunla sevmeyi, paylaşmayı, aynı çatıda yaşamayı öğrendim. Eve yorgun da gelsen, mutsuz da gelsen gözlerinin içine baktın mı gülümsemeyi, tüm kötü enerjinin akıp gidip yerine güzelliklerin gelmesini. Anladım ki bir şeyler demeye, anlatmaya, istemeye gözler de yetiyor. Bana bakan iki çift göz, paylaşmayı, bölüşmeyi, hayata karşı pozitif durmayı, sevmeyi en çok da severken incitmemeyi öğretti. Kısaca güzel sevmeyi! Hep bölüşüp paylaştım diyorum ya yalan yok! Yediğin yemeğin bir kabını da onunla paylaşmak, aynı yemeği tatmak, aynı evde aynı ortamda solumak kadar güzeli yokmuş. Her sabah uyandığımda ilk uyandıranın o olması, her akşam eve geldiğimde kapının girişinde karşılayanın yine o olması. Minik, vefalı , kadim dostum. Bir yerde okumuştum sizlerle de paylaşmak isterim, hayvanların ağzından insanlara söylenen o 10 önemli ricayı: ''Benim hayatım 10 ila 15 yıl sürer. Senden her ayrılışım bana acı verir. Beni almadan önce bunu düşün. Bana, senin benden istediklerini anlayacağım bir süre ver. Benim içimde güven duygusu uyandır, ben bununla yaşarım. Bana hiçbir zaman uzun süreli darılma ve beni cezalandırmak için bir yere kapatma. Senin hayatında iş, eğlence ve arkadaşların var. Benim hayatımda ise sadece sen varsın. Arada sırada benimle konuş. Sözlerini anlamasam bile bana yönelttiğin sesini anlarım. Bana daima nasıl davranılması gerektiğini bil. Ben hiçbir zaman unutmam. Beni dövmeden önce, aslında dişlerimle kemiklerini un ufak edebileceğimi, ancak asla böyle bir yola başvurmayacağımı düşün. Beni ‘isteksiz, tembel ve inatçı’ diye azarlamadan önce düşün. Belki yediğim yemek dokunmuştur, belki güneşin altında uzun zaman kalmışımdır veya halim kalmamıştır. Yaşlandığımda benimle ilgilen, bir gün sen de yaşlanacaksın. Her zor anımda yanımda ol, ‘benim içim kaldırmaz’ veya ‘ben görmeden olsun’ deme, çünkü benim için her şey seninle birlikte daha kolay.''  

Editör: TE Bilisim