Son zamanların yeni gözdesi bitmek bilmeyen tüketim çılgınlığı. Sadece tüketim mallarını tüketmekle de kalmayıp medyayı, kişileri, haberleri, yazarları kısaca aklınıza gelebilecek her türlü şeyi tüketme isteği. En büyük örneği sosyal medya fenomenleri. Her dönem bir yenisi eklenen eskilerin çabuk, yenilerinse kolay parlayıp hızlı söndüğü fenomenler benim tabirimle tüketim mağdurları. Her şeyin yenisini alma isteği, yenisini alabilmek için daha fazla kazanma isteği, daha fazla kazanmak içinse daha çok sömürmek gibi insanı bir çıkmaza sokan o kısır döngü. Tıpkı, bir zincirin halkaları gibi.  Tüketim çılgınlığı, çoğu akademisyene göre’’bireyin, seçeneklerin çokluğundan dolayı parçalanan kişiliğini tekrar inşa etme ve anlamını  yitiren dünyasına anlam kazandırma biçimi olarak görülen bir eylem bütünü. Bana göre de, aklın devre dışı kalıp, egonun açığa vurması. İnsanın kendi etiketini oluşturup, kendine yeni bir kimlik yaratma ihtiyacından başvurduğu her şeyin en iyisini, en teknolojik olanını,  en şık, en lüks olanını kendinde toplama çabası. Bir araba düşünün. Arabada sunulan motor gücü, konforundan ziyade o arabaya binmenin etiketini, hevesini, getirisini düşünerek ona sahip olma isteğinin uyanması ya da cep telefonlarını sürekli bir üst modeliyle yenilemek.’’ Adı üstünde akıllı telefon...Bütün bu tüketim malları bize aslında kendimizde eksik bulduğumuz bir yönü tamamlama fırsatı verirmiş gibi yapar, size beni alırsan seni mutlu edeceğim kendini daha eksiksiz, daha kusursuz, daha saygıdeğer ya da daha daha ne istersenin gizli vaadini sunarlar.’’ Aslına bakarsanız aldıkça rahatlama hissinin, tükettikçe daha mutlu bireyler haline gelmemizin altında yatan örtük mesaj budur. Doyumsuzluğun her sektörde vücut bulmuş hali aklınıza gelebilecek her sektör misal, estetik operasyon furyası. Aynı model dolgu dudaklar, fabrikadan çıkma gibi her 10 kişiden 9’unda rastladığım hokka burunlar daha güzeline, daha iyisine daha kusursuzuna sahip olma arzusu.. Kısacası, "İhtiyacı olan yerine ihtiyacı olmayanı kendimize örnek aldık. Sahip olduklarımız yerine sahip olmadıklarımızı gördük.. İçimizdeki boşluğu doldurmanın yolu hep almak değil, aslında bazen de karşılıksız verebilmektir." Tükettikçe tükenmemek, kendi öz saygımızı metalaştırmadan eldekilerle mutlu olmak dileğiyle.

Editör: TE Bilisim