Türkiye’nin, Bosna Hersek’ten ithal ettiği 20 ton sığır karkas etinde insan sağlığına zararlı 'E.coli O157' hastalığı olduğu haberleri üzerine Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) bir açıklama yaptı. Genel Başkan Hasan Atak imzasıyla Ankara’ da yapılan yazılı açıklamada, “Veteriner Sınır Kontrol Noktası tarafından yapılan kontrollerde Bosna Hersek'ten getirilen etlerde geçen yıl 29 Ağustos'ta sağlığa zararlı E.coli O157 tespit edilen etlerin Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından ancak 5 Ocak 2018’de imha edilmeye başlandığı hatırlatıldı. Açıklamada; “Sağlığa zararlı 'E.coli O157' tespit edilen etlerin imhası için neden 5 Ocak 2018’e kadar 5 ay beklendiği” soruldu. TÜDEF Genel Başkanı Hasan Atak, E.coli 0157, E.coli bakterisinin daha tehlikeli bir türü olduğunu belirterek; “E.coli 0157, ciddi bağırsak hastalıkları ve böbrek yetersizliklerine neden olabilen ve sonuçta insanı diyalize ve ölüme götürecek tehlikeli bir bakteri türü olarak tanımlanmaktadır. 1987 yılından itibaren de 30 yılda bilinen antibiyotiklere karşı direnç kazandığı için tedavi süreci çok uzun sürmektedir. Pişmemiş kıyma E.coli O157nin sıkça görüldüğü bir kaynaktır. Bu durumda Bosna Hersek’ ten getirilen ithal ette sağlığa zararlı E.coli 157 bakterisi haberleri kamuoyunda yayınlanmasaydı bu etler ne olacaktı. Peki, bu etler dışarıda nasıl kesiliyor. Neden bu kontroller yerinde yapılmıyor da bunlar gümrüklerdeki TIR Kontrollerinde çıkıyor. Bu etlerin sağlığa zararlı olduğu tespit edildiyse neden, hangi amaçla depolarda 5 ay bekletiliyor. Sağlımızı kim güvenceye alacak” dedi. GIDA, TARIM BAKANINA ÇAĞRI; İTHAL ETTEKİ ŞÜPHELİ YÖNLER AYDINLATILSIN Atak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanını; göreve çağırarak ithal etteki şüpheli yönlerin aydınlatılmasını istedi. Atak şöyle dedi: “Ayrıca, ithal ‘ucuz et’ konusunda da sorunlar yaşanıyor. Önce bu etlerdeki yağ oranı yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkarıldı. Yani, aslında yüzde 80 et alıyor tüketici. Ayrıca bu etler çok su bırakıyor. Bu yetmedi, AB ülkelerinden ithal edilen karkas et pervasızca ‘869 koduyla menşei Türkiye’ diye satılıyor. Bu konuda ilgili merciler nezdindeki uyarılarımıza karşın daha hala ithal ‘ucuz et’ satan marketlerde bunlar ‘menşei Türkiye’ diye satılmaya devam ediyor. Ayrıca, göz göre göre bu ilanlar etiket ve afişlerde yayınlanmayı sürdürürken, başvurumuza rağmen Reklam Kurulu bu reklamları ‘tedbiren dahi olsa’ durdurmuyor. Yine, özel ihale koşullarıyla karkas halinde tüm bir gövde olarak iki markete verilen bu etlerin yaklaşık yüzde 70’ i ikinci, üçüncü sınıf et olarak kuşbaşı ve kıyma oluyor. Peki, bu etin kalan yaklaşık yüzde 30’ u olan biftek, bonfile, kontrfile gibi kıymetli kısımları ne oluyor? İhale ile etin kuşbaşı olarak 30, kıyma olarak 29 liradan satılması gerektiğine göre bu yüzde otuzluk kıymetli etler, hangi fiyattan, nasıl satılıyor? Bu etler iki markete özel ihale ile verildi. Biz bu ihalenin koşullarını yazılı ve sözlü olarak sorduk. Ancak 80 milyonu tüketici olan vatandaştan bu ihale koşullarının ayrıntıları saklanıyor.” ESK, ESKİ GÜCÜNE KAVUŞTURULMALI Et, süt, gibi halkın temel gereksinimlerini karşılamasını hem evrensel bir insan hakkı ve hem de evrensel bir tüketici hakkı olarak sosyal devletten beklediklerini anlatan Hasan Atak, bu alanlarda devletin piyasayı dengeleyici rolünün önemine de değindi. Atak, ESK’nin bu günkü yapısıyla çok zayıf kaldığının altını çizerek; “ESK özellikle eski Et ve Balık Kurumunun (EBK) gücüne kavuşturulmalıdır. Türkiye hayvancılığı ve ülke ekonomisi açısından önemli görevler üstlenen EBK’nin 1992 tarihinde özelleştirmesinden sonra et konusunda büyük bir kaos yaşanmaktadır. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim