Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), ‘Krize karşı emeğimize, mesleğimize ve haklarımıza sahip çıkacağız’ konulu basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen Basın açıklamasında konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, ekonomik krizin her geçen gün daha derinleşerek her kesimin hayatını etkilediğini belirterek, “Yaşadığımız bu krizin sadece döviz kurundaki yükselmelerden kaynaklanmadığını ve ABD ile yaşanan gerilimlere bağlı olmadığını daha önceki açıklamalarımızda dile getirmiştik. Bugün geldiğimiz noktada kur baskısının ortadan kalkmasına, ABD ile ilişkilerin normalleşmesine rağmen, ekonomik göstergeler krizin etkisinin daha da arttığını göstermektedir” şeklinde konuştu.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Ekim Ayı itibariyle Tüketici Fiyat Endeksinin % 25.24, Üretici Fiyat Endeksinin ise % 45 düzeyine çıktığını söyleyen Koramaz, Bakanlar Kurulu tarafından başlatılan Enflasyonla Topyekûn Mücadele Kampanyasına rağmen fiyat artışları kontrol altına alınamadığını ve son 15 yılın en yüksek düzeyine ulaştığına işaret etti.

“2019 YILI EKONOMİNİN KÜÇÜLECEĞİNİN İŞARETİDİR”

‘TÜİK tarafından açıklanan veriler, ülke ekonomisinin hızla durgunluğa doğru sürüklendiğini göstermektedir’ diyen Koramaz, “Sanayi Üretim Endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre % 2.7 azalmıştır. Fabrikaların üretimi durdurması, yatırım projelerinin iptal edilmesi, şirketlerin konkordato ilanları ve toplu işçi çıkarmaları olarak hayatlarımıza yansıyan bu veri, Ağustos Ayında % 11.1 olarak açıklanan işsizlik oranının Eylül ayından itibaren çok daha yüksek düzeylere ulaşacağının habercisidir. Ekonomik göstergeler esas alınarak yapılan tüm analizler, 2018 yılın üçüncü çeyreğinden itibaren ekonomik büyümenin duracağını ve 2019 yılı içinde Türkiye ekonomisinin küçüleceğini işaret etmektedir” dedi.

“KRİZİN NEDENİ; UYGULANAN YANLIŞ POLİTİKALAR”

Halkın yaşamını sürdürmesini güçleştiren bu ekonomik krizin nedeni, yıllardır uygulanan yanlış ekonomik politikalar olduğunun altını çizen Kormaz, “Yurt dışından sağlanan sıcak para akışına dayalı rant ekonomisi, ülkemizde düzenli ve giderek daha sık aralıklarla krizlere neden olmaktadır. Yaşanan her kriz, halkın daha fazla yoksullaşmasına, ülke varlıklarının değersizleşmesine neden olmaktadır. Emeğiyle geçinen kesimlerin krizler karşısında dayanma gücü azalmakta, krizlerin toplumsal maliyeti artmaktadır. İşsiz kaldığı için, borcunu ödeyemediği için, ailesinin geçimini sağlayamadığı, çocuklarına bakamadığı için depresyona girenlerin, kendini yakanların, intihar edenlerin haberleri hepimizin yüreğini acıtmaktadır.Yanlış ekonomi politikalarıyla ülkeyi bu duruma sürükleyen yöneticilerin kriz karşısındaki tutumu, krizin toplumsal sonuçlarını daha da derinleştirmektedir. Uzun süre varlığı inkar edilen bu kriz karşısında siyasal iktidarın çözüm önerisi, ekonominin küçültülerek krizin bedelini emeğiyle geçinen yoksul kesimlere ödetmek olmuştur. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları, vergiler ve kredi maliyetleri artarken, yoksul kesimlere sağlanan sosyal yardımlar, burslar ve sağlık yardımları giderek azaltılmaktadır. Kriz gerekçesiyle insanlar işsiz bırakılmakta, ücretler baskı altına alınmaktadır. Ülkemiz, sadece parası olanın para kazanabildiği bir rant ekonomisine mahkum edilmektedir. İşsizlik fonunda toplanan kaynak, işsiz kalanların hayatlarının idamesi için değil, bankaların ihtiyaçları için kullanılmaktadır” şeklinde konuştu.

“KAMUDA ÇALIŞANLARIMIZ SİYASİ BASKI VE SÜRGÜN TEHDİDİ ALTINDA”

Yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen kesimler arasında Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının da yer aldığını vurgulayan Koramaz, “Gerek kamuda, gerek özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme, uygulama ve denetleme işlerini yürüten tüm meslektaşlarımız krizden olumsuz biçimde etkilenmektedir. Meslektaşlarımız, ülkemizdeki kriz ortamının yarattığı pahalılık, geçim sıkıntısı ve borçlanma gibi ortak sorunlardan etkilendiği gibi, mesleğimize özgü sorunlarla da boğuşmak zorunda kalmaktadır. Kamuda çalışanlarımız siyasi baskı ve sürgün tehdidi altında, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüzedir. Güvencesiz-sözleşmeli istihdam modellerine yönelme, atamalarda liyakatin ortadan kalkması ve nihayet hukuksuz-keyfi ihraçlar gibi nedenlerle kamudaki teknik personelin iş yükü artarken, iş riski de giderek büyümektedir” diye konuştu.

Bir kampanya düzenlediklerini söyleyen Koramaz, bu kampanya döneminin hedeflerini ise şu maddelerle açıkladı;

1) Kamuda çalışan meslektaşlarımızın ücret, atama, özlük hakları ve düşük ek gösterge sorunlarının ortadan kaldırılarak insanca yaşanabilir bir ücret ve çalışma yaşamının sağlanması.

2) Birliğimiz ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında 2012 yılında imzalanan protokolün tekrar uygulanması sağlanarak, ücretli çalışan meslektaşlarımızın ücretlerinin yükseltilmesi, sigorta primlerinin gerçek gelir üzerinden yatırılmasının sağlanması. 3) OHAL döneminde hukuksuz biçimde ihraç edilen meslektaşlarımızın bütün hakları ile birlikte işlerine iade edilmesi.

4) TMMOB Örgütlülüğünü hedef alan baskıların ve yasal düzenleme girişimlerinin ortadan kaldırılması.

5) Teknik emeği değersizleştiren ve işsizliğe mahkum eden neoliberal politikalar karşısında mesleki haklarımızın korunması ve kriz karşısında emeğin haklarının savunulması. (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim