Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, İstanbul'un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlandı. Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde, “Sağlık Haftası” olarak kutlanıyor. Her yıl düzenli bir şekilde yapılan basın açıklamaları ve yürüyüşlerle kutlanan Tıp Bayramı, son iki yıldır birçok doktorun ve sağlıkçının KHK ile görevinden uzaklaştırılmasından dolayı biraz daha buruk ve sessiz kutlanıyor. Kutlanıyor demeyelim çünkü kutlanmasına izin bile verilmiyor. Kutlayanlar ise polis şiddeti ile karşı karşıya kalıyor. Dün, Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi bahçesinde 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle toplanan doktorlar ve sağlıkçılar basın açıklaması yapmak istediler.  Polisler, acil girişinin kapatıldığını ve hastaların güvenliğinin tehlikeye atıldığını gerekçe göstererek basın açıklamasına izin vermediler. Basın açıklamasını yapmak isteyen üç sağlıkçıyı yaka paça gözaltına aldılar. Gözaltı şeklinden hiç bahsetmek bile istemiyorum. Çünkü son dönemlerde gözaltına alma şekli insanlık dışı bir hal almaya başladı. Gözaltına alınanlar hem çok hırpalanıyor hem de kendilerine ters kelepçe takılıyor. Büyüyen bir korku dalgası var. Bu dalga büyüdükçe yasaklamalar ve müdahaleler daha çok artıyor ve aynı derece de sertleşiyor. Herhangi bir şiddet eylemi olmayan bu basın açıklaması ile doktorlar; 2014 yılından beri dillendirilen fiili hizmet zammına, sağlıkta şiddet olaylarını önleyici bir yasa tasarısına, emekli maaşlarının arttırılmasına ve yıkılmak istenen Ankara Numune Hastanesi’ne dikkat çekmek istediler. Fakat bu talepler dile getirilmeden basın açıklamasına müdahale edildi. Yaka paça gözaltına alınan sağlıkçılar ters kelepçe yapılarak götürülürken bir hasta yakını ‘Şu p…vengleri alın götürün’ diye bağırmaya başladı. Sahi ne oldu bize? Nasıl bu hale geldik? Gün geçtikçe neden daha çok kötü manzaralarla karşılaşmaya başladık? Bir hasta yakını, kendi hastasına dahi şifa bulan bir doktora karşı neden bu derecede saldırganlaşıyor. Değersizleştirilerek bilim yuvalarından uzaklaştırılan onlarca bilim insanı, akademisyenler gibi doktorlarda değersizleştirilmiş durumda. Diğer bir başka hasta yakını ise, ‘basın açıklamasını yapacak başka yer mi bulamadınız’ diyor. Doktorlar, 14 Mart Tıp Bayramı’na yönelik basın açıklamasını mezarlıkta yapacak halleri yok ya. Elbette ki hastane bahçesinde yapacak. Malum ülkede bir yıldan fazladır süren bir OHAL içerisindeyiz. Bir gazeteci olarak, son günlerde gittiğim haberlerin çoğunda bu manzaralarla daha çok sık karşılaşmaya başladım. Bu manzaraların onaylanacak bir tarafı maalesef bulunmuyor. Değerlerin değersizleştirildiği, akademisyenlerin küstürüldüğü, gazetecilerin kendilerine oto-sansür uyguladığı bir dönemin geride kalması dileğiyle çalışan veya görevlerinden uzaklaştırılan bütün doktorların 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum. Yakın gelecek güzel yarınlarla aydınlanacak…

Editör: TE Bilisim