Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde geçtiğimiz hafta Serdar Şenel’in ‘Tesbih’ isimli sergisi açıldı. Sergide kendi tasarımlarının ve el üretimlerinin bulunduğu geleneksel tesbih sanatçısı Hasan Kurşun gazetemize tesbih ile ilgili bilgiler verdi. Kurşun, “Tesbih esasında bir kültürdür ve herkesin tesbihe yüklediği anlam farklıdır. Kimisi tesbihi stres atmak için kullanır, kimisi de dini amaçla kullanır” dedi. RESTORAN İŞLETMECİLİĞİNDEN TEPİH USTALIĞINA Ankara doğumlu olan Hasan Kurşun, asıl mesleğinin Turizm ve Otelcilik olduğunu belirterek tesbih ile tanışmasıyla alakalı olarak şunları söyledi: “İrlanda’ya iş kurmak için gittim ve yaklaşık 5 yıl kendi restoranımı işlettim. İşler iyi gitmeyince Türkiye’ye döndüm. Türkiye’ye geldiğimde de İngilizcem iyi olduğundan oyun konsolları ve oyun aparatları getirtiyordum. Sonrasında bir arkadaşımın önerisiyle kehribar taşları getirtmeye başladım. Ben o zamana kadar daha kehribarın ne olduğunu bile bilmiyordum.” “TESPİH YAPMAK KEYİFLİ BİR İŞ” Yurtdışından sürekli kehribar taşları gibi malzemeler getirtmeye başladığını ifade eden Kurşun, “Malzeme geldikçe ben de bildiğim, tanıdığım iyi ustalara tesbih yaptırmaya başladım. Ben ustalara tesbih yaptırdıkça ve ortaya güzel işler çıktıkça koleksiyonerlerden aldığım sipariş sayısı da arttı. Zaman kısıtlı olduğundan ve sipariş sayıları da arttığından ben de tesbih yapmaya karar verdim. Ve sonrasında fark ettim ki tesbih yapmak hayli keyifli bir işmiş. Çünkü el ile yapılan uzun süren ir iş. Bazen oluyor ki bir tesbih 15, 20 günde bitebiliyor. Bu gibi sebeplerden dolayı kendim yapmaya başladım” dedi. İLK SIFATLI İMAME Kurşun, tesbih yapmaya başladığında çok amatör olduğunu ve bu konuda hiç kimseden yardım almadığını belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Ama yaptığım işte hırslı bir insanımdır. Bu işi daha iyi nasıl yapabilirim, tesbihte nasıl farkındalık yaratabilirimin peşine düştüm. Bir farkındalık yaratma çabasına girdiğimde Türkiye’nin ilk sıfatlı imame yapan kişisi oldum. İmame yaparken insan sureti yapmayla başladım, ondan sonra yaprak modeller, Osmanlı motifleri derken, İslami figürler ve kişisel figürlerden imameler yapmaya başladım. Detaylandırma yapınca fark ettim ki ortaya farklı farklı güzellikler çıkmaya başlıyor. İnsanlar tarafından beğenildi ve talepler de gün geçtikçe arttı. Buna rağmen çizgimi asla bozmadım, elimizin emeğiyle yapmaya devam ediyoruz. Tesbih yapımında makine kullanmıyorum.” ‘YENİÇERİLİ İMAME’ 10 senedir tesbih yaptığını ama 15 yıldır sektörün içinde olduğunu ifaden eden Kurşun, “Serdar Şenel’in sergisindeki eserlerin çoğu bana aittir. Sergide en çok beğenilen eserlerimden birisi ise ‘Yeniçeri’ dediğimiz modeldir. İmamesi yarım kilodan oyularak yapılmıştır ve tek parçadır. Bunu tek parça olarak çıkartmak ise hayli zordur. Yapımı ise 27 gün sürdü. İnce ince ve narin narin yaptığımdan dolayı yapımı bu kadar uzun sürdü. Çünkü çok kırılgan bir maddeden yapıldığı için olabildiğince dikkatli davranmak gerekiyor” sözlerini kullanarak tesbih yapmanın emek ve vakit istediğine değindi. “FİYATLARIMIZDA KİMSEYİ ÜZMÜYORUZ” Tesbih fiyatlarını sorduğumuz tesbih ustası Kurşun, fiyat konusunda kimseyi üzmeyi istemediklerini söyledi. Kurşun sözlerine şöyle devam etti: “Fiyatlarımızı belirlerken yapımında kullanılan malzemeye ne kadar para harandıysa üzerine de elimizin emeğini koyuyoruz. Ama bunu yaparken de bir ürünün bitimi 1 ay sürdüyse müşterimize 5 ay sürdü gibi bir yalan söylemiyoruz. İşin doğrusu neyse onu söylüyor, hiçbir müşterimizi üzmemeye çalışıyoruz. Tesbihleri hem koleksiyonerlere hem de esnafa yaptığımızdan ücretlendirmemizi de ona göre belirliyoruz. Bizden tesbihi alan esnaf kendi kâr marjını da ona göre koyuyor.” “ATATÜRK TESPİH AŞIĞIYDI” Tesbih sevgisinin bambaşka olduğunu vurgulayan Kurşun, bazı müşterilerinin koleksiyon konusunda çok titiz davrandıklarını ifade etti. Genelde koleksiyonerlerden sipariş aldıklarını söyleyen Kurşun, “Bazen onlar kendi malzemelerini kendileri getirterek tesbih yapımında kendi malzemelerini kullanmamızı istiyorlar. Şuan Serdar Şenel koleksiyonundan konuşacak olursak burada görülen tesbihler koleksiyonunun 10’da 1’i bile değil. Buradaki proje ortak bir projeydi zaten. Amacımız da insanlara tesbih koleksiyonunu tanıtmaktı. Örneğin Atatürk de tesbihe aşık bir insandı, burada kullandığımız fotoğraflarla Atatürk’ün tesbih aşkını da anlatmak istedik. Çünkü tesbih bizim kültürümüzün bir parçası ve bunu yaşatmak istiyoruz” şeklinde konuştu. “TESPİH KÜLTÜRDÜR” Kurşun, tesbih bir kültürdür ama tesbih kültürü çok fazla öğretilmediğinden dolayı bu kültürden de uzaklaşmışız diyerek tesbihe dair şu ifadeleri kullandı: “Örneğin tesbih sallanmaz, arkada taşınmaz, bel aşağısındaki bir hizada taşınmaz, karşıda büyük bir insan varsa tesbih el içinde saklanır gibi kuralları da vardır. İnsanlarımızın çoğu bunu bilmediği için herkesin tesbihe yüklediği anlam farklılaşıyor. Kimisi tesbihi stres atmak için kullanırken kimisi de dini amaçla kullanabiliyor.” SAHTE USTALARA DİKKAT Tesbih sektörünün hiç kimsenin aç kalmadığı bir sektör olduğunu söyleyen Kurşun, “Her şeyin makineleşmesi ile tesbihte seri üretim başlatıp bizim 2 günde yaptığımız bir işi onlar birkaç dakika içerisinde yapabiliyorlar. Ve bunu da çoğu zaman piyasaya el emeği diye sürebiliyorlar. Burada da olan koleksiyonerlere oluyor ve onların kafaları karışıyor. Malzemesini bilmediklerinden ve ortaya konan ürünler de birbirine çok benzediğinden ayırt edemiyorlar. Bunun için sektörde insanları doğru yönlendirmek gerekiyor. Fakat insanlardaki para ve kazanma hırsı bizim sanatımızı da lekeliyor” dedi. KUKA TESBİHİ… Tesbih yapımında genelde ağaç, kehribar, oltu gibi malzemelerin tercih edildiğini belirten Kurşun, kukadan yapılan tesbihin çok ilgi gördüğünü söyledi. Kurşun kukadan yapılan tesbihlerle ilgili şu açıklamalarda bulundu: “En çok kullandığımız malzeme ise kuka. Brezilya’da yetişen bir meyvenin çekirdeğidir. Orada kömür olarak kullanılırken, biz tesbih yapımında kullanıyoruz. Özeliği ise yaparken açık kahverengi oluyor. Birkaç gün kullandıktan sonra siyahlaşmaya başlıyor. Eğer ki tesbihin ağırlığı 10 gram ise ağırlığı artmaya başlıyor. Ayrıca lifli bir malzemeden yapıldığından kullandıkça elin kirini, pisini de içine çekiyor. Hatta çok eskilerde hekimler kukayı kullanarak hijyen olsun diye ellerini temizlerlermiş. Fiyatına gelecek olursak 10 liraya da var çok daha yüksek paraya da kuka var.” KOLEKSİYONERLERE TAVSİYELER Koleksiyonerlere çeşitli tavsiyelerde bulunan Kurşun, eğer ki ciddi anlamda koleksiyonerse bir kişi iyi bir usta bulup sürekli onunla çalışsın dedi. Kurşun sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü iyi bir usta kendilerine nitelik kazandırır. Bununla birlikte hangi malzemenin kullanıldığını, malzemenin nasıl kesildiğini, nasıl işlendiğini görmek gibi ince detaylara da şahit olurlar. Bunun yanında tesbihi satan usta tarafından da kandırılmazlar. Çünkü bir süre sonra koleksiyonerlerle aradaki ilişki geliştiğinden ortaya samimi bir ilişki de çıkıyor” (Türkan ÇATAL)

Editör: TE Bilisim