Son günlerde yaşanan orman yangınlarıyla adeta Türkiye’nin ciğerleri yandı. Tema Vakfı, küle dönen alanları yeşillendirmek için düğmeye bastı.. Orman yangınları sebebiyle gazetemize konuşan TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk, ‘’Son İzmir yangını, ülke istatistiklerine kıyasla çok daha büyük bir alanın yok olmasına neden olduğu için yanan alanın tekrar ağaçlandırılması amacıyla “İzmir’in dağlarında çiçekler yine açsın” sloganı ile bir çalışma başlattık. Güzel sonuçlar almaya devam etmeyi umuyoruz’’ şeklinde konuştu. TEMA Vakfı; İzmir’in Karabağlar mevkiinde çıkan ve kuvvetli rüzgar nedeniyle büyük bir alana yayılan orman yangınının ardından İzmir’in ağaçlandırılması için bir çalışma başlattı. Bu vesileyle gazetemiz okurlarını TEMA Vakfı sosyal medya hesaplarını takip etmeye ve çalışmalarına destek vermeye davet eden TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk ile orman yangınlarını konu alan bir röportaj gerçekleştirdik. ''ORMANLARIN YÜZDE 11'İ KASITLI OLARAK YAKILMAKTA'' Son zamanlarda orman yangınlarında bir artış meydana geldi. Bu artışı neye bağlıyorsunuz? Bir yangının meydana gelmesi için üç şartın bir araya gelmesi gerekmektedir. Bunlar; yanıcı madde, tutuşma sıcaklığı ve oksijendir. Ormanlarda yanıcı madde ve oksijen doğal olarak her zaman vardır. Tutuşmayı sağlayan ise ya yıldırım gibi doğal nedenler ya da insandır. Orman Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı istatistiklere göre 2000-2018 yılları arasında toplam 47.059 adet orman yangını çıkmış, toplam 180.000 hektar orman alanı yanmıştır. Bu yangınların sadece %11’i yıldırımdan, yani doğal bir nedenden, kaynaklanmıştır. Ülkemizde yıldırım ile beraber yağmur da görüldüğünden yıldırım nedeniyle çıkan yangınlarda yanan alan miktarı çok düşüktür. Yıldırım sebebi ile çıkan yangın başına yanan orman alanı ortalama 1 hektardır. Oysa insan kaynaklı yangınlarda bu sayı 4 katına ulaşmaktadır. Görülmektedir ki yangının ana kaynağı insandır. Ormanların %11’i kasıtlı olarak yakılmaktadır. Orman yangınlarının büyük çoğunluğu ise (%78) insanların anız yakma, sigara izmariti atma, piknik ya da çoban ateşi yakma gibi faaliyetlerinden; dolayısıyla insanların ihmal, kusur veya kazaları nedeniyle çıkar. Bunlar arasında da % 30’luk oran ile anız, % 8’lik oran ile çoban ateşi, %24 ’lük oran ile sigara ateşi ve % 16’lık oran ile piknik ateşinin yer alması dikkat çekmektedir. En çok yangın çıkan illere bakıldığında Antalya, Muğla, İzmir, İstanbul gibi yangın sezonunda nüfus yoğunluğunun arttığı iller öne çıkmaktadır. Öte yandan, en fazla yangın 10:00-17:00 saatleri arasında çıkmaktadır. Bunlar göstermektedir ki insan ile ormanın ilişkisinin artması yangının artışında en büyük etkendir. Ormanlarda yol ağı artmıştır ve insanlar kolaylıkla yangın sezonunda ormanlara çeşitli nedenlerle ziyaretler yapmaktadır. Özellikle uzun tatillerde orman insan etkileşimi daha da artmaktadır. Yapılan çalışmalar sıcaklıkların ortalamaların üzerinde seyrettiği günlerde yangın sayısının da arttığını göstermektedir. Hava sıcak ve kurak olunca yanma ve tutuşma daha kolay olmakta, dolayısıyla bir küçük ihmalin bedeli ağır olmaktadır. Bu anlamda iklim değişikliğinin etkilerinin artık sıkça görüldüğü ve aşırı sıcaklıkların arttığı ülkemizde iklim değişikliği bir diğer neden olarak gösterilebilir. Nitekim gelecek yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak ülkemiz ormanlarında yangın riskinin daha da yükseleceği çok sayıda bilimsel çalışmada belirtilmektedir. Bu değerlendirmeler ışığında son yangınlarının, havalar aşırı sıcakken ve insan ile orman buluşmalarının daha fazla olduğu günlerde gerçekleştiğini söylemek mümkündür. İnsan kaynaklı bu yangınlarda ihmal ve kusur büyük rol oynamıştır. ‘’YANAN ORMAN ALANLARININ DOĞAL YOLLA, EKİM YA DA AĞAÇLANDIRMALARLA YENİDEN GENÇLEŞTİRİLMESİ ANAYASAL ZORUNLULUKTUR’’ Yanan orman alanları ormancılık dışında kullanıma açılır ya da tahsis edilebilir mi? Orman yangınlarına karşı kamuoyu, yanan alanların yapılaşmaya açılacağı veya başka kullanım alanlarına dönüştürülebileceği kaygısı taşımaktadır. Ancak, bu kaygı yersizdir. Anayasamızın 169.maddesi "... Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir." diyerek buraları güvence altına almıştır. Bu nedenle yanan orman alanlarının doğal yolla, ekim ya da ağaçlandırmalarla yeniden gençleştirilmesi anayasal zorunluluktur. Bunun yapılmaması anayasayı ihlal etmek demektir. Bu nedenle bir ormanın yanması ve sonrasında o alanın ormancılık amaçları dışında kullanılması için bir engeldir. Ayrıca 6831 sayılı Orman Kanununun 18’inci maddesinin birinci paragrafında “Orman ürünlerini işleyecek her çeşit fabrika kurulması Tarım ve Orman Bakanlığı’nın; Devlet ormanları hudutları içinde veya bu orman sınırlarına bir kilometreye kadar olan yerlerde taş, kum ve toprak, dört kilometreye kadar olan yerlerde ise hızar, şerit kurulması ve kireç, kömür, terebentin, katran, sakız ve benzeri gibi işletilmesinde ağaç kullanılan ocakların açılması ve balık üretmek üzere tesis kurulması Orman Genel Müdürlüğü’nün izni ile mümkünken, ikinci paragrafında “Yangın görmüş ormanlarla, gençleştirmeye ayrılmış veya ağaçlandırılan sahalarda ve baraj havzalarında birinci fıkradaki faaliyetlere hiçbir surette izin verilemez” denilerek yanan orman alanları kapsam dışına bırakılmıştır. Buna ilave olarak Kanunun 19’uncu maddesinde “Yangın görmüş ormanlarla, gençleştirmeye ayrılmış veya ağaçlandırılmış sahalarda hiçbir surette hayvan otlatılamaz” denilerek bu alanların otlatmaya açılması da yasaklanmıştır. Görülmektedir ki yanan orman alanlarının tekrar ormanlaştırılması anayasa ve yasalarla güvence altına alınmıştır. ‘’ANIZ YAKMAK KESİNLİKLE TERK EDİLMELİ’’ Orman yangınlarının önüne geçebilmek için ne gibi önlem ve tedbirler alınmalıdır? Orman yangınları ile mücadelede yangın söndürmeden daha fazla önemli olan yangının çıkmasını önlemektir. Bunun için de yangının yukarıda açıklanan ana nedenlerine bakmak gerekir. Yukarıda belirtildiği üzere yangının ana nedeni ihmal ve kusurlardır. Herkesin, orman yangınlarında ormanın asli unsuru olan çok sayıda canlının yanarak öldüğünü, bu can kayıplarının telafisinin olmadığını, orman ekosistemini birbirine bağlayan ilişki ağının hasar gördüğünü ve bunun tekrar eski haline gelmesinin yüzlerce yıl alacağı bilinciyle sorumlu davranışlar sergilemesi gereklidir. Bunun için kamuoyunu aydınlatıcı, uyarıcı çalışmalar ve kamuoyunun duyarlılığını arttıran eğitim çalışmalarının büyük önemi bulunmaktadır. Bu nedenle TEMA Vakfı olarak her yıl, yangın sezonunun başlaması ile birlikte kamuoyunun orman yangınlarına karşı uyarılmasına özel önem veriyor; eğitim çalışmalarımızda orman yangınlarına neden olan küresel ısınmaya, diğer çevresel sorunlara ve orman yangınlarının orman ekosistemine olan etkileri konularına ağırlık veriyoruz.  Bunu önemsiyoruz çünkü ülkemizde en fazla orman tahribatının nedeni insan kaynaklı yangınlardır. Ormanda ateş yakılmamalı, tutuşturucu her şey ormandan uzak tutulmalıdır. Anız yakmak kesinlikle terk edilmeli, bahçe ya da tarlalarda hava sıcak ve kurakken ateş yakılmamalı, hatta toprağı kompostlaştırarak toprağa gübre olarak geri dönecek organik maddeler dahi yakılarak yok edilmemelidir. Bunun yanında elektrik nakil hatlarının kontrol edilmesi, bakım ve kontrollerinin yapılması da enerji nakil hatlarından kaynaklanan yangınları önleyecektir. Son yıllarda anız yakma, bahçede yakılan ateşin ormana sıçraması ve enerji nakil hatlarından kaynaklanan yangınlarla büyük orman alanları tahrip olmuştur. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin ciğerleri yandı. İzmir’de ve çeşitli illerde sayısız ağaç kül oldu. TEMA Vakfı olarak fidan kampanyasına imza attınız. Kampanya hakkında neler söyleyebilirsiniz? Son zamanlarda yaşanan orman yangınları, hepimizi derinden üzdü. TEMA Vakfı olarak ağaçlandırma, bizim temel faaliyet alanlarımızdandır. Kurulduğumuz yıl olan 1992 yılından itibaren toplamda 16,5 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Son İzmir yangını, ülke istatistiklerine kıyasla çok daha büyük bir alanın yok olmasına neden olduğu için yanan alanın tekrar ağaçlandırılması amacıyla “İzmir’in dağlarında çiçekler yine açsın” sloganı ile bir çalışma başlattık. Güzel sonuçlar almaya devam etmeyi umuyoruz. Bu vesileyle okurlarımızı, TEMA Vakfı sosyal medya hesaplarını takip etmeye ve çalışmalarımıza destek vermeye davet etmek isterim. ‘’ALO 177 YANGIN İHBAR HATTINI ARAYARAK YANGIN YERİNİ BİLDİRELİM’’  Son olarak vakıf olarak vatandaşlara vermek istediğiniz herhangi bir mesaj var mıdır? Aldığımız her nefeste, yudumladığımız her damla suda, yediğimiz gıdada, barındığımız evde, sel taşkın vb. afetlerin önlenmesinde aslında yaşamımız ve güvenliğimiz ile ilgili her şeyde ormanı görüyoruz. Bizden bir şey beklemeden bize yaşam sunan bu değerli doğal varlığımız ormanlarımızın yangın ve diğer nedenlerle tahrip olmasına karşı duyarlı olalım. Ormanlardan ateşi uzak tutalım, ormanlara sigara atmayalım. Toprağa zarar veren ve ormanlarımızı da yakan anız yakma uygulamasını terk edelim. Şişeler mercek görevi gördüğü ve bu sebeple tutuşmaya neden olabilecekleri için her türlü şişe vb. atıkları ormandan uzak tutalım. Ormana bu tür atıkları atanları uyaralım ve gördüğümüzde toplayalım. Ormanda yangın ya da duman görüldüğünde hemen ücretsiz ALO 177 yangın ihbar hattını arayarak yangın yerini bildirelim. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)            
Editör: TE Bilisim