Türkiye’nin ana sektörlerinin başında gayrimenkul ve inşaat sektörü geliyor. Son açıklanan verilere göre konut satışları yüksek gösteriliyor. Ankara’nın ‘emlak kralı’ olarak anılan Salim Taşcı ile konut satışlarını ve Türkiye’nin gayrimenkul sektörü alanındaki durumunu konuştuk. Türkiye’deki binaların deprem riskine karşı yenilenmesi gerektiğini hatırlatan Taşcı, ‘’Kentsel dönüşümde amaç halkın can güvenliği olmalı’’ dedi. Konut fiyatlarında son dönemde yüzde 10’luk düşüş yaşandığını söyleyen Taşcı, markalı konutlara piyasanın doyduğunu da söyledi. Markalı konutlardan ev alırken dikkat edilmesi gerekenlere vurgu yapan Taşcı, ‘’Arsa sahibi ile müteahhit arasındaki sözleşmeyi incelemeden ev satın almayın’’ uyarısında bulundu. Salim Taşcı, ‘’Türkiye’nin 3 büyük ana sektöründen birinci sırayı gayrimenkul yani inşaat sektörü alıyor. İnşaat sektöründe gayrimenkul 129 sektöre direk olarak hitap eder. Yan etki ettikleri de 2100 sektörü kapsıyor. Fakat şu anda Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme döndürüldü. Hükümet bu sektörü inşaat sektörü ivme kazansın diye destekliyor ama bazı müteahhitler bunu istismar ediyorlar. Burada Türkiye’nin 81 vilayeti imdat çığlığı atıyor. Deprem, ben sizi öldürmem ama karpuzcu müteahhitlere yaptırdığınız binalar sizi öldürür diyor. Ama kimse bunun farkında değil. Türkiye tamamen deprem kuşağında. Türkiye’deki binaları yapan müteahhitlerin bir odası ya da bir kanunu yok. Bu sektörün içerisindeki alım satım emlak müşavirlerinin kanunu yok. Sıkı bir emlakçılık ve müteahhitlik kanunun çıkması gerekiyor’’ ifadelerini kullandı. BARTER SİSTEMİ YANLIŞ RAKAMLARA NEDEN OLUYOR Açıklanan konut satış istatistiklerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Taşcı, ‘’Son 10 yılda inşaat sektörü Türkiye’de çok büyük bir ivme kazandı. 10 milyon konut el değiştirdi. Bu demek oluyor ki 10 milyonun yarısı kiracılık vasfını kaybedip ev sahibi oldu. Ama bu durumda kiralar neden düşmüyor? Türkiye büyük bir şekilde göç alıyor. Kentsel dönüşümden dolayı evleri yıkılan ev sahipleri kiracı pozisyonuna geçiyor. Gayrimenkulde istatistik kurumu 1 milyar 312 bin dairenin satıldığını söylüyor. Bu rakamı yarıya düşürmek gerekiyor. Çünkü barter sistemi ile çalışıyorlar. Yani müteahhit örneğin çimentocudan daire karşılığı çimento alıyor. Daire verdiği zaman bir tapu işlemi görülüyor. Bu da istatistik enstitüsüne yanlış rakamlar olarak yansıyor’’ şeklinde konuştu. ‘’81 VİLAYETİN YENİ BİNAYA İHTİYACI VAR’’ Türkiye’deki binaların ömrünün 50-60 yıl aralığında olduğunu hatırlatan Taşcı, ‘’Türkiye’de sistemde disiplin yok. Devlet çok fazla destekliyor ama bu sistemin içindekiler hükümetin göstermiş olduğu yola girmiyorlar. Türkiye’nin 81 vilayetinin köyleri dahil yeni binaya ihtiyaç var. Türkiye’de 50-60 yıldan sonra binalar ömrünü tamamlar. Bugün yurt dışında 600-700 yıllık binalar var. Avrupa’nın zenginliği bu 6-7 kuşağa kalan evlerden geliyor. Türkiye’de ise gençler, bir kooperatife girmek için sosyal hayatlarını bitiriyorlar para biriktirmeye çalışıyorlar. Bizdeki sistem yanlış. Türkiye’nin gayrimenkul envanteri ortada yok’’ dedi. ‘’KONUT FİYATLARI YÜZDE 10 DÜŞTÜ’’ Son dönemde konut fiyatlarının yüzde 10 oranında düştüğünü belirten Taşcı, ‘’Fiyatlar yüzde 10 oranında düşmeye başladı. Markalı konutlarda düşüş neredeyse yüzde 15 civarında. Reklamlarda ödemelerinizi 3 sene sonra yapın diyorlar. Bu da markalı konutlara piyasa doydu demektir.  Bu talebin zayıfladığını gösteriyor. 15’e yakın vilayette 2 milyona yakın konut fazlalığı yani şişme var’’ diye konuştu. MMK’DAN UZAK DURUN! Marka konutlardan ev satın alacaklara uyarılarda bulunan Taşcı, bu konuyla ev sahibi olamayan ve paralarını kaptıranlarla ilgili binlerce dava görüldüğünü belirterek, ‘’Alıcılar MMK’dan uzak durmalı. MMK nedir? Maket, makyaj ve köpük. Maket ev alacaksanız, yani ortada bir inşaat yok maketten satış yapılıyorsa sağ tarafına avukat, sol tarafa mali müşavir, önüne de emlakçıyı alıp onların 3’üne sözleşmeyi okutup öyle imzalamanız gerekiyor. Çünkü ortada bir şey yokken maketten ev alıyorsunuz. Bu çok tehlikeli. Müteahhit kaçtı ne yapacaksınız. Kat karşılığı sözleşmelerde, müteahhitten ev aldınız. Müteahhit sahibinden diye satışa çıkarıyor. Gidip bakıyorsunuz sahiden 10’uncu kata kadar tamamlanmış inşaat. Satın aldıktan sonra tapu müdürlüğüne gidip işlemleri tamamlıyorsunuz. Burası çok önemli bina bitmediği için arsa tapusu veriliyor iskan ruhsatı yok. Daireyi 500 bin liraya alıyorsunuz ama arsa tapusu üzerinde 20 bin lira yazıyor. Yani 20 bin liralık işlem yapmış görünüyorsunuz. İşte burada 480 bin lira için müteahhitten ödeme yaptığınızı belgelemeniz gerekiyor. 11’inci katta müteahhit inşaatı bırakırsa, arsa sahibi tapu iptal davası açarak sizin elinizden malı alıyor. Bu durumda arsa sahibi ile müteahhit arasındaki kat yapım sözleşmesini incelemek gerekiyor. Sakın bunları yapmadan işlem yaptırmayın. Böyle binlerce dava şu anda mahkemelerde görülüyor’’ ifadelerini kullandı. ‘’EV SAHİBİ OLMAK İSTEYEN 250 BİN LİRAYI CEPTEN ÇIKARMALI’’ Ankara’nın emlak piyasasının stabil bir şekilde devam ettiğini söyleyen Taşcı, ‘’Ankara piyasasında ikinci el konutta şu anda fazla bir sıkıntı yok. Yeni yapılan sıfır binalarda sıkıntılar var. Onlar da biraz pahalı 750 bin liradan başlıyor. İkinci el konutlarda Ankara’nın belirli merkez yerleri vardır. Çankaya, Kavaklıdere, Ayrancı, Bahçelievler, Emek, Dikmen ve Keçiören bunların başında gelir. Şöyle söyleyeyim şu anda bir ev sahibi olmak isteyen kişinin en az 250 bin lirayı cebinden çıkarması gerekiyor. İkinci el konutta da bu böyle. Ama Ankara’nın dışına doğru gidince, bu markalı konutların bulunduğu, İncek, Gölbaşı, Çayyolu’nda fiyatlar 650 bin liradan başlıyor. Şu anda suni bir artış var. Önemli olan satış yapmaktır. Ben bu satış rakamlarına inanmıyorum. Çankaya’da fiyat artması şu an için yok. Şu anda artış diye bir şey yok normal seyrinde devam ediyor. Zaten Türkiye’nin genelinde seyir sabit bir şekilde devam ediyor’’ diye konuştu. ‘’HALKIN CAN GÜVENLİĞİ ÖN PLANDA TUTULMALI’’ Kentsel dönüşüm konusunda, Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu hatırlatarak, halkın can güvenliğinin ön planda tutulması gerektiğini aktaran Salim Taşcı, ‘’Türkiye bir deprem kuşağında ve Kızılay’daki binalar artık deyim yerindeyse dedemin yaşına geldi. 30-32 yılda demir yorulur ve binayı bırakır. Eskinin müteahhitlerin yaptığı sistemle şimdiki sistem birbirinden çok farklı. Eskiden kafasına esen şuraya bir dört katlı bina yapayım diye düşünüyor ve bina yapıyordu. Yani Türkiye’nin yenilenmesi lazım. Ama bunun için de kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm yapmamamız gerekiyor. Kentsel dönüşüm ile binaların yenilenmesi gerekiyor. Ama ne yapıyorlar mesela ruhsat bu toprak zemin+5’i kaldırıyor diyor. Ama 10 kata çıkarılıyor. Oysaki amaç deprem kuşağında olan bir ülkenin, halkının can güvenliğini sağlamak ve güzel binalar sağlamak’’ dedi. (Rozita Merve Hamidi)

Editör: TE Bilisim