Müfredatın habire değiştiği okullarımızda öğrencilerin derslerden kaçmaları sizce doğal mı? Tabii ki değil. Sanki dersleri dinlemeyenler ekranlardaki tarih konusundaki tartışmaları tarih dersinden saymıyorlar. Peki bu programları çekici yapan ne? Hocaların kitaplarda yazanları ardı ardına okutup monoton haline gelen derslere odaklanamayanları aralara farklı olaylar-gerçek ve ilginç hikayeler katıp sevdirmek çok mu zor. Satır aralarında dolaşan ama ‘illa bunu öğretelim’ denince tarihsel sıralamayı da karıştıranları yapılan sokak röportajlarında izliyor hayretle ve ibretle bakıyoruz. Yazı yazmayı bilmediği için imzasını rakama benzeten Yedisekiz Hasan Paşa’dan sırtına kanat takıp Galata’dan Üsküdar’a geçen Hezarfen’e kadar bir çok ilgi çeken hikayelerin yanında daha bilmediklerimizi ders kitaplarının dışında öğreniyoruz. Çok farklı ve ilgi çeken konulara daldıkça özellikle tarihin ne kadar eğlenceli bir ders olabileceğinin farkına varılabilir. Alın size bir örnek: 17. yüzyılda Osmanlı’ya büyükelçi gönderen İngilizlere o zamanlar şehirden uzak olan Tarabya taraflarında yer verilmişti. Sebebi ise genel olarak Avrupalıların daha tuvaletle tanışmamaları. Lazımlık kullanan ve “pencereden boşaltan” Avrupalılar 1800lere kadar bunu sürdürdüler. Diplomatik ilişkileri sürdürmek için şehirde olanların bu davranışı yüzünden şehrin dışına gönderilmeleri 19. yüzyıla kadar sürmüş tuvaleti kullanma sözü vermelerinden dolayı bugünkü yere, Taksim'e gelmelerine izin verilmişti. Örnek garip gelebilir. Kendi tarihimizdeki çok güzel ve saklı kalmış bir çok hikayenin kalması öğrenme açlığının giderilmesine katkı sağlayacaktır. Derslerin uyutmaması dileğiyle.
Editör: TE Bilisim