Suriyeli çocuklar diye bir deyim hayatımıza girdi. Sağımıza solumuza baktığımızda hep onlar var. Mendil satıyorlar, cam siliyorlar, dileniyorlar… Ortadoğu’da yaşanan olaylardan, savaşlardan en çok onlar etkileniyor. Savaştan kaçıp, ülkelerini, hayatlarını, çocukluklarını bırakıp gelen Suriyeli çocuklar… Bir jenerasyon bu şekilde yok oluyor. Çoğumuzun bu yaşta kaldıramayacağı yükleri, o çocuklar sırtlanıp buraya kadar geldiler. Her şeyden önce çocuk olduklarını kabul etmemiz gerekiyor. Bu şekilde yaşamaya bizlerden çok onların istekli olmadığını kavramamız gerekiyor. Onların tercihi değildi… Onların bile isteye dahil oldukları bir savaş değildi. Çoğu insan şikayetçi. En son İstanbul’da bir otobüste yaşananlar gündem oldu. Otobüste uyuklayan bir çocuğu, başka bir adam yerini veriyor. Ayakta duran bir başka yolcu da ‘ne diye yer veriyorsun, doğuran annesi düşünsün’ diyor. Şimdi olaya bu şekilde yaklaşmamak lazım sanki… Herkesin evladı kıymetli, her çocuk önemlidir. Çocuk demek gelecek demektir ve bu çocuklar bu koşullarda iyi bir gelecek inşa edemezler. Bizlerden sonra yaşayacak olan nesil bu koşullardan ötürü kötü bir bakış açısıyla yetişecek zaten. Bir de toplum olarak bizle onlar için koşulları zorlaştırırsak dünyayı hiç güzel günler beklemiyor demektir. Savaş istenilip yaşanan bir durum değildir. Bunu yaşamak zorunda bırakılan bu çocuklar için ufacıkta olsa bir umut olduğuna inanmak ve bunun için bir şeyler yapmak gerekiyor. Bu şekilde dışlanarak giderse, bu çocuklar büyüyünce, katil de olur, serseri de olur, tacizci de olur, hırsız da olur, hayvan katili de olur… Sonrada ne oldu bu dünyaya diye hayıflanıp dururuz. Çocuk kalbi dediğimiz hem tertemiz hem de kirlenmeye en müsait olan yerdir. Bu nedenle güzel tohumlar ekelim ki kalp atışları bizlere güzel bir biçimde dönsün. Bir çocuk dünyayı değiştirir. Hepsinin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlayalım, bu yaşamın onlar için bir zorunluluk olduğunu bilelim ve ona göre biraz daha hoşgörülü olalım…

Editör: TE Bilisim