Spiker, sunucu, diksiyon eğitmeni Özgür Yılmaz, mesleğe nasıl adım attığını, mesleğin en önemli sorunlarını, programa hazırlanırken nelere dikkat ettiğini, sektörde profesyonel olmayanların nasıl medyatik olmaya çalıştığı ve gelecekteki planlarını anlattı. Biz sorduk Özgür Yılmaz cevapladı. Başarılı olma hissinin bir insanı hayata ve mesleğine bağlayan en önemli şeylerden biri olduğunu belirten Yılmaz, “Kendime ve mikrofona hakimiyetim tam. Ancak dersine çalışmayan, işini ciddiye almayan konuk profillerini sevmiyorum. O nedenle konukları seçerken özenli olmaya gayret ediyorum” şeklinde konuştu. Uzun yıllardır geniş kitlelere seslenen bir mesleği icra ediyorsunuz. Nedir sizi mesleğinize çeken? Aslında bu mesleğe olan aşkım ilkokul yıllarına dayanıyor. O yıllarda bile okul müsamerelerinde şiirler okur, tiyatro grubu çalışmalarında yer alın, tören programlarını sunardım. Daha sonra lise yıllarında edebiyat öğretmenim “ sen ya avukat oyacaksın, ya siyasetçi ya da spiker” dedi. Ben de yeteneklerim ve eğilimlerimi de dikkate alarak bu konuda yani Radyo, Televizyon ve Sinema alanında eğitim almaya karar verdim. 1995’te Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünü hatırı sayılır bir puan ve dereceyle kazandım. Bütün eleştirilere rağmen iyi ki iletişim okumuşum diyorum. Diplomanın bir getirisi olduğuna inanmadığımdan lisansüstü eğitime devam etmedim. İş yaşamında başarılı olmak gibi bir hedefin daha öncelikli olduğuna karar verdim ve daha eğitimim devam ederken mesleğe ilk adımımı attım. Sizi mesleğe bağlayan en önemli nokta nedir? Bu meslek enteresan. İçinde bağımlılık barındıran bir madde var sanki. İşin içine girdiniz mi emeklilik diye bir şey olmadığı görüyorsunuz. Her ne kadar son dönemde ağırlığı tartışılsa da medya hala popüler ve medya dünyasında yer almak da insanın popülerliğini arttıran bir şey. Bence bunlar etkili ama bunlardan daha etkili olan bir şey var bu mesleği çekici kılan. O da ürettiğiniz, ortaya koyduğunuz eserin etki ve sonuçlarını çabuk görüyor olmanız. Başarmış olma hissi bir insanı hayata ve mesleğine bağlayan en önemli şeylerden birisi bence. Tabiri caizse iki lafı bir araya getiren ne yazık ki medyatik iş yapma hevesine giriyor. Peki, siz profesyoneller bu durumdan nasıl etkileniyorsunuz? Bu durum kimsenin olduğu gibi bizim de hoşumuza gitmiyor. Zaten bence memleketin hala en önemli sorunlarından birisi liyakat. Gelişmiş ülkelerde de referans denilen tanıdık birisinin işe alınmasında öncelik var. Ancak orada neredeyse eşit koşullara sahip insanlar arasından bir tercih yapılıyor. Sizdeyse maalesef dayın varsa getirisi kolay, bu işe uygun olmasan da olur mantığı var. Bunu aşamadığımız sürece bu konuları konuşmaya devam ederiz. Yakın zamanda yine bizi üzen ama bir o kadar da düşündüren bir örnek yaşadım. Ben ulusal bir toplantının sunuculuk görevine talip oldum. O işe talip olan ve şehir dışında gelmeyi düşünen bir arkadaş karşı tarafa ölü denilebilecek bir fiyat vermiş. Altına da not düşmüş “orada konaklama ve diğer ihtiyaçlarım karşılanırsa ücret de sorun değil” diye. İşveren bu mantıktaki adamla çalıştığı sürece işin kalitesini ortaya çıkarmak ya da yükseltmek gibi bir durumdan söz etmek mümkün olmayacaktır. Konuklu bir yayın prensibiniz var; bu anlamda neler sizi yayında çok zorluyor? Yaklaşık 3 yıldır TRT Kent Radyo Ankara’da Kent Gündemi Hafta Sonu adlı programı hazırlayıp sunuyorum. Onca işimin arasında çok keyif alarak yapıyorum bu işi. Asıl işim bu olmasına karşın bir süredir de Milletvekilliği basın Danışmanlığı görevini yürütüyorum. Sizin anlayacağınız asıl işim hobi olmuş, hobim de asıl işim. Program benim açımdan kolay. Zira programa hazırlanarak geliyorum. Kendime ve mikrofona hakimiyetim tam. Ancak dersine çalışmayan, işini ciddiye almayan konuk profillerini sevmiyorum. O nedenle konukları seçerken özenli olmaya gayret ediyorum. Radyo dışında neler yapıyorsunuz? Radyo dışında da kürsü sunumları, diksiyon eğitimleri gerçekleştiriyorum. İlk zamanlar hobi olarak verdiğim diksiyon yani güzel konuşma derslerini profesyonel düzeye getirdim. Benden eğitim alanlar birbirlerine anlattılar, halk tabiriyle fısıltı gazetesi. Derken işin büyüttük. Eğitimlerimi daha çok özel ders olarak veriyorum. Zaman zaman farklı meslek gruplarıyla da buluşuyoruz. İnsanlara eksik oldukları bir konuda bilgi vermek ve bunun işe yaradığını görmek mutluluk verici. Gelecek hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Yeni kulvarlar da sizi görebilecek miyiz yoksa mesleki bazda yol almaya devam mı? Gelecekte yine rotasında olduğum kamu yayıncılığında devam etmek istiyorum. TRT’de ekranda olmak, kendi projem olan programları sunmak istiyorum. Bunun yanında serbest sunuculuk ve diksiyon eğitimlerimi de devam ettirmek istiyorum. (Kadir GÜRHAN)