Çocuk istismarının son zamanlarda artmasını ve hukuksal olarak yapılacak olan çeşitli düzenlemeleri Şiddetsiz Toplum Derneği ile konuştuk. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Sümer, kimyasal hadım konusunu çözüm olarak görmediğini belirterek, “Bir insanı hadım etmek konuyu sadece cinsel organa indirgemek oluyor, ama mesele sadece o değil. Konunun nedenlerinin konuşulmasını düşündüğüm kadar, hadımın da insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. “ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKMIYOR” Çocuk istismarı son dönemde çok konuşulan konular arasında yer alıyor. Çocuklara yönelik istismar oranı son zamanlarda yaşananlar kadar mıydı? Yoksa son dönemde arttı mı ya da medyanın yer vermesinden dolayı görünürlüğü mü arttı? Çocuk istismarında ben bir artış olduğunu düşünüyorum. Ama bu artışın da tarihsel gelişim içerisinde olduğunu düşünüyorum ve geçmişin rakamları yok. Şuan kitle iletişim araçlarında bu konuya yer verilme oranının artması ve basın çalışanlarının da bu konuya önem vermelerinden dolayı açığa çıkmaya başladı. Çünkü eskiden kitle iletişim araçları bu kadar yaygın değildi. Bir diğer faktör ise mağdurlarda cesaretin arttığını söylemek olabilir. Mağdurların cesaretini artıran ise medya ve siyasi partilerin sahip çıkması, karşı duruşları oldu. Artık eskisi gibi ‘ateş düştüğü yeri yakmıyor’. Sadece çocuklara yönelik değil herhangi bir canlıya yönelik gerçekleştirilen istismar, taciz, tecavüz vakalarını gazetelerde okudukça, televizyonlarda izledikçe insanlar kahroluyorlar ve sonrasında konuya yönelik toplumsal muhalefet oluşuyor. Bu konuyla ilgili insanların artık tahammülü kalmadığından da konu çok konuşuluyor, tartışılıyor. Çocuk istismarına yönelik artışın olduğu kesin ama bu artışın da kendi içerisinde birçok sebebi var. Kentleşmenin artması, nüfusun artması gibi birçok faktör rol oynuyor. Artışıyla birlikte nedenlerini de tartışmamız lazım. Bu konudaki en büyük eksiğimiz bu, nedenlerini tartışamamak. Bununla birlikte çözümlerini de konuşmak gerekiyor. Ceza bu konuda çözüm ama tek başına çözüm değil. “HADIM, İNSAN HAKLARINA AYKIRI” Çocuk istismarının nedenlerinin konuşulmadığını ve cezanın tek başına çözüm olmadığını ifade ettiniz. Peki gündemde olan ‘kimyasal hadım’ ile ilgili siz ne düşünüyorsunuz? İnsanları kimyasal veya biyolojik yolla hadım etmeyi ben doğru bulmuyorum, bunun da çözüm olmadığını düşünüyorum. Az önce de dediğim gibi bunun öncelikle nedenleri konuşulup, nedenleri üzerinden çözüm aramak gerekiyor. Bir insanı hadım etmek konuyu sadece cinsel organa indirgemek oluyor, ama mesele sadece o değil. Konunun nedenlerinin konuşulmasını düşündüğüm kadar, hadımın da insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum. Hadımın da bir tür şiddet olduğunu düşünüyorum ve kişi hadım edildiğinde şiddete şiddetle karşılık vermiş olacağız. Bunun yerine caydırıcı, ağır hapis cezaları verilip sonrasında da bir başkasının tekrar etmemesi açısından topluma gösterilmesi bir çözüm olabilir. Hatta cezaevlerindeki suçluların hayatları televizyon ekranlarında ya da diğer kitle iletişim araçlarında gösterilerek bu anlamda bir toplumsal algı yaratılabilir. Tıpkı kamu spotu gibi olabilir. Kişinin yüzünü göstermeden ya da ismini vermeden bu şekilde topluma sunulabilir. 12 YAŞ SINIRI Çocuk istismarı ile ilgili ceza konusunda istismara uğrayan 12 yaşın altındaki ve üstündeki çocuklarla ilgili bir ceza ayrımı son zamanlarda konuşulan konular arasında yer alıyor. Çocuklar arasında böyle bir ayrımın konuşuluyor olmasına nasıl bakıyorsunuz? Bu tür cezalar tek başına caydırıcılık sağlamaz, sadece caydırıcı olmasını sağlayacak konulardan bir tanesi. Çocuklarla ilgili bir yaş ayrımına gidilmesi de bir tür şiddettir. Burada çocuğun hangi yaşta olduğunu geçin, çocuğun yaşı ne olursa olsun insan düşününce bile çok kötü oluyor ve hatta midesi bulanıyor. Bu nedenle yaş ayrımı kesinlikle olmamalı artık dünya hukuku 18 yaşının altındaki herkesi çocuk olarak sayıyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme de aynı şekilde 18 yaşının altındaki herkesi çocuk olarak kabul ediyor. Bundan dolayı bu ayrım doğru değil. Eğer ki ortada hangi yaş olursa olsun bir tecavüz vakası varsa o kişi en ağır cezayı almalı. Bu anlamda çocuklar arasında yaş ayrımına gidilmesini de insan haklarına aykırı buluyorum. Türkiye tarihi boyunca uluslararası hukukun getirdiği kurallara ya uymamıştır ya da direnmiştir. Biz tüm dünyanın kabul ettiği 18 yaşının altındaki herkesin çocuk olarak kabul edilmesine de riayet etmiyoruz. Bu anlamda yapılacak şeylerden birisi de getirilecek cezalarda yaş ayrımına karşı olan herkesin devlet yetkililerine fax, mektup, mail gibi yollarla bunu desteklemediklerini belirterek, bu konuda bir kamuoyu oluşturmaları gerektiğidir. EBEVEYNLERE ÖNERİLER Ebeveynlere ya da toplumun geneline çocuklarını nasıl korunmaları gerektiği ile ilgili ne gibi önerilerde bulunursunuz? Devletin tek başına bütün çocukları koruması mümkün değil, bu konuda da yetersiz kalması kadar doğal bir şey yok. Çünkü kişi başına bir polis bile verseniz gene mümkün değil. Örnek vermek gerekirse Gaffar Okkan cinayetinden önce Diyarbakır’da çok iyi önlemler alınmıştı, ama Okkan’ın öldürülmemesine bunlar yetmedi. Kötüler az, etkili ve güçlüler. Dolayısıyla polisin, askerin son teknolojik gelişmeler dahilinde olsa da güvenliği son noktasına kadar sağlamaları mümkün değil. Yargı da caydırıcılık görevini son noktasına kadar yapamaz. “DERNEKLER KURUP İNSANLAR BİR ARAYA GELMELİ” Bu konunun uzmanı olmasam da devletin son noktaya kadar güvenliği sağlayamayacağını biliyoruz. Bu noktada ebeveynler, kadınlar, çocuklar dernekler kurmalılar. Ama bunlar bildiğimiz hemşeri derneklerinden olmamalılar. Köylerden illere kadar dernekler kurulmalı ya da şuan var olan dernekler bu olayı gündemlerine alıp, şiddetin engellenmesi için çalışmalar yürütmeliler. İnsanlar şiddetten, tecavüzden, tacizden kendilerini, çocuklarını nasıl koruyacaklarını az çok bilmeliler. Bunu ise kurulan dernekler aracılığıyla yapmalılar. Güvenlik güçleri, belediyeler, sivil toplum kuruluşları gibi kuruluşlar ile bir araya gelerek şiddetten korunmanın yöntemlerini öğrenip, sürekli iletişim halinde olmalılar. Şiddetsiz ve silahsız tepki yöntemi Türkiye’yi mutlaka kucaklamalıdır. Aksi halde silahsız ve şiddetsiz tepki yöntemlerini öğrenmiş, örgütlü bir toplum şeklinde yaşamazsak her gün canımızı sıkan olayların yaşanmasını da engelleyemeyiz. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim