Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü, Murat Keskin'in yönetiminde olan Hobi Sanat Merkezi’nde Ankaralılarla bir araya gelerek bir söyleşi gerçekleştirdi. Ezgü, 27 Aralık 1919 yılında Atatürk’ü Dikmen sırtlarında karşılayan Seymen alayı ile ilgili “Herkese, her yerde Seymen alayı kurulmaz. Atatürk’ü Dikmen sırtlarında ellerinde bayraklarla karşılayan Seymen alayı Atatürk’e ‘Hoş geldin Paşam. Kurtuluş mücadelesinde senin arkandayız’ diyerek Kurtuluş Savaşı’na destek verdiklerini beyan etmişlerdir.” ifadelerini kullandı. Ankara’nın hobi konusunda iddialı merkezleri arasında yer alan ve Hobi Sanat Merkezi (HSM), Murat Keskin'in organize etmesi ile Sümer Ezgü eşliğinde ‘zeybek atölye çalışması’nı HSM’de gerçekleştirdi. Konuk olarak gelen ve “Zeybek ve Türküler” isimli bir söyleşi gerçekleştiren Sümer Ezgü, Ankaralıların yoğun ilgisiyle karşılaştı. 1960 Burdur doğumlu olan Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü, zeybekle ilgili bilgilerini paylaşırken Ege oyunlarından da figürler sergileyerek konuklara keyifli dakikalar yaşattı. “SÜMER ÇOK YETENEKLİ” Söyleşi de Sümer Ezgü’nün hocası Enver Hoca da yer alırken öğrencisi Sümer Ezgü ile alakalı şunları konuştu: “Efes’te ‘İzcilik ve Folklor Festivali’ne katıldık. Sevgili Sümer Ezgü de festivaldeymiş. Sümer’i tanıyan bir arkadaşım Sümer ile alakalı bana şunları söyledi:  ‘Yetenekli bir çocuk var, saz çalıyor. Senin de spor akademisinde böyle bir çocuğa ihtiyacın olabilir, sizi tanıştırayım’ . Velhasıl biz tanıştık kendisiyle. Sonrasında Ankara’ya geldi ve birçok milli sporcunun arasından Ankara 19 Mayıs Spor ve Gençlik Akademisi’ne öğrenci olarak seçildi. Spor Akademisi’nde Sümer ile çok güzel etkinlikler yaptık, zaten çok başarılı bir insandı. Sümer bu arada halk oyunları dağarcığını geliştirdi ve sonra bu başarısı hızla devam etti ve yeteneği de böylelikle ortaya çıkmış oldu. Biz de kendisini televizyonlarda, sahnelerde görünce çok duygulanıyoruz. İyi ki Sümer’i tanımışız, iyi ki Sümer var.” ZEYBEK KÜLTÜRDÜR Ezgü, halk oyunlarının sadece jimnastik hareketi gibi figürler yapmak olmadığının altını çizerek Zeybeğin aslında bir kültür ifadesi olduğunu belirtti. Ezgü konuşmasına şöyle devam etti: “Bir pop müziğin arkasındaki gibi oynamak, eşlik etmek değildir. Bu aynı zamanda bir kültürdür ve bir geleneğin aktarılmasıdır. Kökü toprağın içinde olan bir ağaç düşünün. Eğer ki kökü sağlam olursa ağacın dalları ve yaprakları daima yeşer, yeşil olur. İşte bu da bizim kültürümüzdür aslında. Bu anlamda Hobi Sanat Merkezi’nin kurulmuş olmas ve güzel bir çizgide yer alıyor olması benim için şaşırtıcı. O kadar mutluyum ki Antalya’da bir sanat akademisi açtım. Biz de orada da buradaki gibi bir hobi kolunu da başlatma gayretleri içerisindeyiz. Mesela zeybek ve sirtaki başladı. Benim feyz aldığım hocamın oğlundan şimdi feyz alıyorum. Yaptığımız işin kıymetini bilmeliyiz. Çünkü hem kültürdür hem de sosyal çalışmadır. Yaşamın ta kendisidir.” ZEYBEK KELİMESİNİN ANLAMLARI Zeybeğin sağlam, anlayışlı ve bekleyen insan gibi anlamları olduğunu belirten Ezgü, “ Zeybeklerin başlarında bir efeleri oluyor. Efe, grubu yönetip, idare eden kişidir. Bununla birlikte yeme, içme, oyun gibi folklorik olan her şey coğrafyanın koşullarına göre şekillenir. Efelerin, zeybeklerin kıyafetleri de öyledir. Coğrafyaya uygun kıyafetler giyilir, tercih edilir. Bundan dolayı da kültürel olayları belirli coğrafyalara sıkıştırmamak gerekir. Bir müzik için oranın müziği, şu yörenin türküsü gibi ifadeleri kullanmamak lazım. Sarı Gelin dediğimiz de Erzurumlular, Azeriler, Ermeniler ‘bizim türkümüz’ derler. Esasında ‘Sarı Gelin’ birlikte yaşayan herkesin türküsüdür” dedi. MÜZİĞİN SINIRI YOKTUR Müziğin sınırı olmadığın ifade eden Ezgü şu ifadeleri kullandı: “Yukardan kuşlar baktığında her şeyi aynı görür. Sınırlar, ülkeler, diller, ırklar, dinler hiçbir şey yoktur. Ama coğrafyanın, iklimin kendine has getirdiği hava da inkar edilemez. Karadenizliler örneğin daracık alanlarda horon oynayarak bir kültür sergilerler, efeler ise daha geniş alanda geniş geniş, düşünerek oynarlar. Bu coğrafyadan ve coğrafik koşullardan kaynaklanan bir durumdur. Zeybek için ayrıca erkek havası derler ama kadınlar da oynar. Hatta şuan aramızda kadın zeybek de bulunmakta. Çete Ayşe ya da Efe Ayşe olarak bilinen kişi Kurtuluş Savaşı esnasında mücadele etmiş kadınlarımızdandır. Aynı zaman da efedir de.” “EFELER ADALET ARIYORLARDI” Efeleri, Osmanlı Devleti’nin son döneminde adalet sisteminin olmadığı zamanda adaleti aramak için dağlara çıkan kişiler olarak tanımlayan Ezgü, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir kısmı eşkıya, bir kısmı da zalimden alıp mazluma dağıtan, halk kahramanları olarak kabul edilen kişilerdi. Yörük Ali Efe mesela. Kendisinin müthiş bir hayat hikayesi vardır. Yaşadığı bölgede bütün efeleri bir araya toplayıp Kurtuluş mücadelesine katılan ve ayrıca adalet sistemindeki bozukluklardan dolayı insanların başvurduğu bir efedir.” ZEYBEK ÇEŞİTLERİ Zeybekleri kendi içerisinde ağır zeybekler ve hızlı zeybekler olarak kategorize eden Ezgü, konuşmasına şöyle devam etti: “‘Harmandalı Zeybeği’ efelerin düşüne düşüne oynadıkları ağır zeybeklerdendir. Oyunlar da yere sağlam basmak önemlidir. Sağlam basılmadığı sürede denge kaybedilir. Efe oyunlarının bireysel özelliklerinden birisi, düğünleri düşünün örneğin. Kişi oynamaya çıktığı zaman tek başına oynar. Esasında kişi kendi benliğini ifade eder oyun esnasında. Hızlı zeybekler de vardır. Örneğin ‘Serenler Zeybeği’. Oyun esnasında eller yere vurulur. Bu ise yer Tanrı’ya bir göndermedir. Eğer ki oyun esnasında kollar havaya kalkıyorsa bu ise gök Tanrıya bir gönderme olduğu anlamlarını içerir. Ama bir taraftan da toprak güçtür, üretendir, üretkendir.  Bununla birlikte köydeki insan tarlada çalışırken elinin terini silmek için toprağa dokunur ya da duvara dokunur. Özetle ‘Serenler Zeybeği’ne sadece oyun deyip geçmemek lazım, her figürün kendi içerisinde çok derin anlamları vardır.” FOLKLORUN ANLAMI Folklor ile halk oyunlarının kendi arasında farklı anlamlar içerdiğini söyleyen Ezgü, “Folklorik her şey dilden dile kulaktan kulağa öğrenilebilir. Sonradan derlenip notaya alınması, kitap yazılması başka bir şeydir. Örneğin bir halının nakışlarının dokunması direkt yaşamdan öğrenilen folklorik bir gelenektir. Düğünlerde oynanan halay, horon yaşanarak, yaşamın içinden öğrenilir. Folklorda budur zaten. Bundan dolayı halk oyunlarına folklor denmemesi gerekir. Folklor dendiği zaman içerisinde yemek, giysi, halk oyunları, motifler, el sanatları vs. hepsini kapsamaktadır. Kadınların oynadıkları zeybeklerden bahsetmek gerekirse kadınlar parmak uçlarına basa basa daha estetik oynarlar. Bazı oyunlar da annelerimizden öğrendiğimiz oyunlardır. Annelerimiz de kınagecelerinde öğrenmişlerdir. Folklor bu anlamı içerir esasında” şeklinde konuştu. ANKARA’NIN SEYMENLERİ Ankara zeybeği olan Seymen Oyunu ile ilgili konuşan Ezgü, şunları aktardı: “Ankara’daki Seymen havaları da zeybek havasıdır ve Ankara bölgesinin zeybekleridir. Atatürk’ü Dikmen sırtlarında karşılayan ekibin oynamasıdır. Atatürk Ankara’ya geldiğinde Seymen alayının kurulmasının manası ise Kurtuluş Savaşı mücadelesine başlamış otoriteye ‘sizi onaylıyoruz’ mesajının verilmesidir. Herkese, her yerde Seymen alayı kurulmaz. Atatürk’ü Dikmen sırtlarında ellerinde bayraklarla karşılayan Seymen alayı Atatürk’e ‘Hoş geldin Paşam. Senin arkandayız’ diyerek Kurtuluş Savaşı’na deste verdiklerini beyan etmişlerdir. Bize Ankara havaları adı altında dinlettirilen müziğin kesinlikle Seymen havalarıyla alakası yoktur.” (Türkan ÇATAL)

Editör: TE Bilisim