Özel Haber: Kadir Gürhan

Unutulmaya yüz tutan meslekler arasındaki yerini alan ayakkabı tamirciliği usta arıyor. Usta bulunmadığı için ayakkabı tamir işlerinin biriktiğini belirten ayakkabı ustası Alaattin Sülüner, okulu olmayan mesleğin çırağı da ustası da olmaz ifadelerini kullandı. Sülüner, “İşlerimiz gayet güzel gidiyor. meslekte usta bulunmuyor. Usta bulunmadığı için de boş kalmıyoruz. Dükkan açıp da hiç iş yapmayan meslektaşlarımız da var. Bu meslektaşlarımızın sorunu kendilerinde aramaları gerekir. Ayakkabı tamirciliğinin şu aşamada levhaya bile ihtiyacı yok” dedi. 

Ayakkabı tamirinde kullanılan malzemelerin hepsine zam geldiğini kaydeden Sülüner, yapıştırıcı ve ayakkabı ham maddesinin fiyatları katladığını söyledi. Sülüner, “Bir yıl önce 3 litresini 100 TL’ye aldığımız yapıştırıcıyı şuan 300-350 TL’ye alıyoruz. Bir buçuk yıl önce elli kuruşa aldığımız lastiğin fiyatı 12 TL’ye çıkmış durumda. Ürünlerimizin çoğu yurtdışından geldiği için, maliyetler katlanarak artıyor. Son dönemlerde ayakkabı tamiratı çok arttı. Sıfır ayakkabı fiyatlarına gelen zamlar ve sektördeki usta sayısının azalması tamirat işlerini de artırdı” diye konuştu. 

“HAYATTA TESADÜF DİYE BİR ŞEY YOKTUR”

Ayakkabı sektörüne ilk Togo’da başladığını söyleyen Sülüner, “Burada on yıl çalıştım. Askerden geldikten iki sene sonra oradan ayrıldım. Kimi ayakkabı mağazalarında tezgahtarlık, kimilerinde ise tamircilik yaptım. 13 yıl önce burayı kendi işyerimi açtım ve o gün bugündür burayı işletiyorum. Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur. Ben ortaokuldan ayrıldıktan sonra Togo mağazasının önünde vitrine bakarken patron beni çağırdı. Patronla konuştuktan sonra bu sektöre bir sonraki gün başladım.  Bir mesleğe başladığın anda başka bir iş yapamazsın. Bende de öyle oldu, ayakkabıcılığa başladıktan sonra başka bir iş yapamadım” dedi. 

“BİZ BU SEKTÖRÜN SON JENERASYONUYUZ”

Sülüner: “Biz eskiden asgari ücret nedir bilmezdik. Sektörde asgari ücreti baz alarak çalışmıyorduk. 1989 yılındaki maaşımı ile şimdiki maaşımı karşılaştırdığımda şimdikinin iki katı kadar maaş aldığımın farkına vardım. Yani burada vasıf olayı devreye giriyor. Maalesef Türkiye’de vasıf diye bir şey yok. Vasfı olan da, elinde sanatı olan da, olmayan da herkes aynı parayı alıyor. Ayakkabı ustaları veya tamircileri yaptıkları işin çoğunu kendi bünyesinde yapmıyor. Çünkü bizim mesleğin öğrenilmesi baya bir zaman alıyor. Bizde branş yok ama imalatta branşlar vardır. Ayakkabının yüzü ayrı, astarı ayrı dikilir. Sayacısı, kesicisi ayrıdır fakat bizde hepsi bir aradadır. Kimse çocuğunu böyle bir işe layık görmüyor. Biz bu sektörün son jenerasyonuyuz. Okulu olmayan işin çırağı nasıl olsun. Tamircilik okulu yok, okul olmayınca çırak da yetişmez. Benim ustalık belgem yok, almıyorum da. Oda başkanı ‘gel belgeni verelim, çocuklara ders ver’ diyor ben de gitmiyorum. Çıraklara mı ders vereyim? Bana uygun bir şey değil. Sertifikayı alsam ne olur almasam ne olur” açıklamasında bulundu. 

“BİZ USTA YA DA SANATÇIYIZ, ÖĞRETMEN DEĞİLİZ”

‘Şu an meslekte yetişecek bir çırak yok’ diyen Sülüner, “Bizim ülkemizde 16 yaşındaki bir küçük çocuğun çalışması yasal mı? Hayır. Böyle bir durumda nasıl çırak yetiştirilebilir ki? 4+4+4 sisteminde bir çocuk liseyi ancak 18 yaşında bitirebiliyor. Bu yaştan sonra bir çırak yetiştirmek zorlaşıyor. 18 yaşına kadar bir şey öğretilmeyen kişi için mesleği öğrenmek de zorlaşıyor . Belli bir taştan sonra bu işi öğrenemezsin. Yapılabilir mi? Yapılır ama yarım yamalak yapılır. Ülkenin bu şartlarında eleman yetiştirmek mümkün değil. Bu işte kendi kendimizi motive etmek zorundayız. Çünkü bu işi sevemezsek yapamayız. Bu işi yapmak isteyen kişilerin öncelikle eğitim alması gerekir. Meslek, eğitim ile birleşince daha güzel şeyler çıkıyor ortaya. Eğitimli bir insana bir şey vermek istediğinde anında kapabiliyor. Biz, usta ya da sanatçıyız öğretmen değiliz. Biz öğretmiyoruz, bizim yanımızda çalışan kişiler bize bakarak, bizi izleyerek bu mesleği öğreniyor. Kısacası bu meslek öğretilerek değil, izlenerek öğrenilir. Burada da eğitim devreye giriyor” şeklinde konuştu. 

“AYAKKABI TAMİRCİLİĞİNİN ŞU AŞAMADA LEVHAYA İHTİYACI YOK”

Gayet güzel iş yaptıklarını belirten Sülüner, “ Meslekte usta bulunmuyor. Usta bulunmadığı için de boş kalmıyoruz. Dükkan açıp da hiç iş yapmayan meslektaşlarımız da var. Ama bu meslektaşlarımızın sorunu kendilerinde aramaları gerekir. Ayakkabı tamirciliğinin şu aşamada levhaya ihtiyacı yok. Gelen bir müşteri memnun kalınca arkadaşına, eşine dostuna söylüyor. Bu şekilde müşteri topluyoruz. Caddede koca levhalar asılarak bu iş olmuyor. Yaptığın iş ve insanlara verdiğin hizmet ile bu mesleğin karşılığını alıyorsun. Ben Kızılay’dayım müşterimin yüzde 60’ı Çayyolu’undan geliyor. Çayyolu’nda yaşayan birçok emekli insan var. Bu insanların ayakkabı tamirini de ben yapıyorum. Parası olmadığı için buraya gelen insanlar var. Bir de yaptığım iş iyi olduğu için burayı tercih edenler var. İşi iyi yaptığım için çok boş kalmıyorum. Birçok müşteri beni tercih edince doğal olarak boş kalmıyorum. Meslekte yoğunluk artıkça stres artıyor. Çok stresli bir işten bahsediyoruz. Herkes işinin acilen bitmesini, hemen oracıkta yapılmasını istiyor. Elinizde birçok iş olunca da hemen oracıkta o işi yapamıyorsunuz. Ayakkabı tamirciliği cila, tiner, yapıştırıcı gibi kanserojen ürünlerin çok kullanıldığı bir meslektir. Bu mesleği yaparken sağlığımızdan da olabiliyoruz. Burada ayakkabıya topuk, taban ve astar takıp söküyoruz. Ayakkabıyı baştan yaratıyoruz. Buraya siyah olarak gelen bir ayakkabı mavi olarak çıkabiliyor” diye konuştu. 

“AYAKKABI TAMİRİNDE KULLANILAN MALZEMELERE ÇOK ZAM GELDİ“

Sülüner konuşmasına şöyle devam etti: Ayakkabı tamirinde kullandığımız malzemelerin hepsine ciddi zamlar geldi. Özellikle yapıştırıcı ve ayakkabı ham maddesine çok zam geldi. Bir yıl önce 3 litresini 100 TL’ye aldığımız yapıştırıcıyı şuan 300-350 TL’ye alıyoruz. Bir buçuk yıl önce elli kuruşa aldığımız lastiğin fiyatı 12 TL’ye çıkmış durumda. Ürünlerimizin çoğu yurtdışından geldiği için, maliyetler katlanarak artıyor. Son dönemlerde ayakkabı tamiratı çok arttı. Sıfır ayakkabı fiyatlarına gelen zamlar ve sektördeki usta sayısının azalması tamirat işlerini de artırdı”

 

Editör: TE Bilisim