Stres, bütün hastalıkların baş tacıdır… Hayatımızın her alanında bizimledir. Bu yüzden hiçbir zaman yalnız değiliz… Dönem ilerledikçe, hayat hızlandıkça, stres yapacağımız unsur oranı sürekli yükseliş gösteriyor. Sabah uyandığımızdan itibaren etrafımızı sarmaya başlıyor. İşe gitme stresi, trafik stresi, gün içindeki küçük küçük, çeşitli stresler… Kısacası sabah uyanıp, akşam yatana kadar birçok neden ve nedensizlikten ötürü stresi hayatımıza dahil ediyoruz. Bu konuyla ilgili kısa bir hikaye var. Hemen anlatayım… Psikoloji bölümü öğrencilerinin ilk dersinde, öğretmen sınıfa elinde yarısı su dolu bir bardakla giriyor. Öğrenciler hemen aralarında konuşmaya başlıyorlar. Akıllarından geçen, klasik bir soru haline gelmiş olan ‘’Bardağın durumunu anlatınız’’ sorusu. Öğrenciler, öğretmenin bu davranışını banal buluyorlar ve ilgilenmiyorlar. Çünkü cevabın, yarısı dolu ya da yarısı boş olduğunu ve olaylara olumlu yönden bakma gerekliliği ile ilgili bir ders işleyeceklerini düşünüyorlar. Öğretmen farklı bir soru soruyor öğrencilere. Öğretmenin sorusu şu; ‘’Bardaktaki suyun ağırlığını bana söyleyebilir misiniz?’’… Öğrenciler bu soru karşısında şaşırıyorlar ve tahmin yürütmeye çalışıyorlar. Kimisi 10 gram diyor, kimisi 50 gram, kimisi 37 gram diyor… Öğretmen cevapları değerlendiriyor. Eline su dolu bardağı alıyor ve öğrencilerine, ‘’Bardağı elimde sadece 1 dakika tutarsam bana oldukça hafif gelecektir. 5 dakika tutarsam biraz daha ağır gelmeye başlayacaktır. Yarım saat tutarsam taşıdığım en ağır şey olduğunu düşüneceğim ve yorulmaya başlayacağım. 1 gün tutarsam bütün kolum uyuşacak hatta belki felç olup kolumu kaybedeceğim…’’diyor. Öğrenciler bu cevap karşısında şaşırıyorlar. Öğretmen, ‘’İşte hayatımızda başımıza gelen sorunların, sıkıntıların, bizi olumsuz etkileyen düşüncelerin de bizlere yaptığı bu. Bize ne kadar ağır veya hafif gelebileceğine aslında kendimiz karar verebiliriz. Kendimize dert edindiğimiz sorun ve sıkıntıları ne kadar fazla düşünürsek, ne kadar fazla ona yoğunlaşıp bünyemizde taşırsak bir süre sonra taşıyamaz hale gelebiliriz. Bu nedenle yaşadığınız kötü olayları düşüncelerinizde ve bünyenizde fazla tutmayın ve onları bırakın. Çünkü ne kadar uzun süre ona yoğunlaşırsanız, onun sonunuzu getirmesine yol açmış olursunuz’’… Aynen bu hikayede olduğu gibi, ne yaşarsak yaşayalım, üzerinde fazla durmamayı ve bizi olumsuza çeken ne varsa çabucak kurtulmayı başarmamız gerekiyor…

Editör: TE Bilisim