İstanbul Karaköy’de yolda yürüyen iki kadına aniden saldıran bir kadın haberini hepiniz görmüşsünüzdür. Yolda yürürken gelen ani bir darbeyle insan şoka da girer, kalp krizi de geçirir. Sonucunu düşünmeden yapılan bu hareketler sağlıksız bir toplumun var olduğuna işarettir. Hiç tanımadığınız birine bırakın şiddet uygulamayı, sözle dahi olsa rahatsız edemezsiniz. Çünkü buna hakkınız yok. Bu bir suç… Psikolojik problemlerinizin olması size sokağa çıkıp içinizdeki kini herhangi birine yansıtma hakkını vermiyor. Eğer durum böyleyse etrafımızda ruhsal sağlığı yerinde olmayan binlerce insan dolaşıyor demektir. Bu da hiç normal bir durum değil. İçinde bulunduğu topluma karşı bu kadar nefret dolu olan insanların bir arada yaşaması nasıl mümkün olabilir. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Herkes kendi düşüncesini böyle yansıtırsa birkaç gün içinde ortalıkta kimseyi bulamayız. İnsanlara bu psikolojik baskıları yapmaya kimsenin hakkı yok. Bu olayın bir başka boyutu da saldırıya uğrayan kadınların başörtülü olmaları… Bu da tartışmalara çok daha farklı bir boyut getiriyor. Toplumsal bölünme burada da ortaya çıkıyor. Eğer kadın psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle bu saldırıyı gerçekleştirmişse, haberde bahsi geçen kadınların başörtülü, başörtüsüz diye nitelendirilmesi, toplumdaki ayrımı işaret etmeye yönelik olduğu için yanlıştır. Olaya başka bir tartışmaya çekme amacı taşımaktadır. Yani kadınlar sırf başörtülü oldukları için saldırıya uğruyorlar algısı yaratılmaya çalışılmıştır. Ama durum farklı ve kadın bu saldırıyı özellikle başörtülü oldukları için gerçekleştirmişse bunun da karşısında durmak gerekir. Kimsenin inancı, kültürü ya da herhangi bir farklı özelliğinden dolayı ayrım yapılmamalıdır. Kimse kimsenin ne giydiğine, nasıl giyindiğine karışmamalıdır. Bazı şeylerin karşısında olabilirsiniz evet ama bunu insanlara saygısızlık yaparak, onların haklarını baltalayarak, şiddet uygulayarak yapamazsınız. Bu kadar tahammül edemiyorsan senin toplumda bir yerin yok demektir…