Yaklaşık 30 yıldır sobacılar çarşısında sobacılık mesleği ile uğraşan Ferhat Yazıcı, sobacılık mesleği üzerine Güçlü Anadolu Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Doğal gazın türkiyeye girmesiyle birlikte sobacılık mesleğinin yavaş yavaş yok olmaya başladığını söyleyen Yazıcı, sobanın artık ısınmak amaçlı değil, nostaljik olarak alıcı bulduğunu ifade etti. “DOĞAL GAZ İLE BİRLİKTE SOBACILIK MESLEĞİ DE ÖLDÜ” Son 15 yıldır Türkiye’ye doğal gazın girmesiyle birlikte sobacılık işinin yavaş yavaş ölmeye başladığını kaydeden Yazıcı, “İnsanlar, sobanın külü ve borusuyla uğraşmayı bırakıp doğal gaz ile ısınmayı tercih ettiler. Soba insanın kemiğini ısıtıyor. Doğal gaz ile kemiğimizi ısıtamıyoruz. Genlerimizde bir soba kültürü var. Bu yüzden ne kadar uğraşsalar da soba kültürünü bitiremeyecekler. Fakat bu şekilde bitirmeye de az kaldı diyebiliriz” dedi. “EVLERİNDE KUZİNE KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAK İSTEYENLER SOBA SATIN ALIYOR” Bazılarının evlerinin doğal gazlı olmasına rağmen, villalarına ve teraslarına soba almaya devam ettiklerini vurgulayan Yazıcı, “Çünkü bir kuzine kültürü bulunuyor. Nedir kuzine; İtalyanca bir kelimedir. Anlamı da fırın demektir. Fırınlı soba 1974’te ilk üretilmeye başlandıktan sonra, insanlar evlerinde, kendi katmerlerini, patateslerini ve yemeklerini yapmaya başladılar. O yüzden insanlar arasında bir sıcaklık başladı. İnsanlar kuzineyi sevmeye başladı. Benim gibi orta yaşlı insanlar evlerine kuzine almayı tercih ediyorlar. Çünkü eski nostaljiyi yaşamak istiyoruz” şeklinde konuştu. “SOBA AİLEVİ İLŞİKİLERİ GÜÇLENDİRİR” Sobanın artık haftada bir kere yakılmaya başlandığını hatırlatan Yazıcı, “İnternet, televizyon ve doğal gaz ile birlikte herkes kendi odasına çekilmeye başladı. Fakat bir yerde bir soba yansa herkes orada ısınmak için toplanır ve sohbet eder. Bu şekilde ilişkiler de sıcak tutulmuş olur. Soba ailevi ilişkileri etkiler hale geldi. İnsanlar bu ailevi ilişkileri daha da güçlendirmek için evlerinin bir köşesine soba kurmayı tercih ediyor” dedi. “GECEKONDULAR YIKILDIKÇA İŞLERİMİZ DAHA DA KÖTÜYE GİDİYOR” Geçen sene Mamak ve çevresinde TOKİ tarafından 4 bin civarında gecekondu yıkıldığını belirten Yazıcı, “Durum böyle olunca işlerimiz tamamen durma noktasına geldi. Geçen sene 20 soba satarken şimdi ise hiç satamıyorum bile. Şimdi artık Ankara’nın çevre köylerine, Yozgat’tan ya da Sivas’tan gelen kişilere soba satıyoruz. Buraya gelip tesadüfen gördüğü sobayı satın almak isteyen oluyor. Yani işlerimiz artık o aşamaya geldi” şeklinde konuştu. “SOBA KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAMIZ GEREKİR” Çağdaşlaşma adı altında yeni yapılan konutlara baca konulmadığını söyleyen Yazıcı konuşmanı şu şekilde sürdürdü: “Önceden iyi ya da kötü bir baca konuluyordu. Fakat şu da bir gerçek; evine soba koymak isteyen kişiler her şekilde evin bir yerinden baca açabiliyor. Ya da terasını kapatıp oradan baca açıyor ve sobasını kuruyor. Yeni yapılan binalara kesinlikle baca konulması gerekir. Soba kültürünü yaşatmamız gerekir.” “SOBANIN REKLAMI YAPILMALIDIR” Soba ve kuzine kültürünü yaşatmalıyız. Aile birliği için, sıcak sohbetler için soba kaçınılmaz bir gerçektir. Bir çok fabrikaya sobanın reklamını yapalım diye öneri de bulundum. Sobanın reklamı yapılmalıdır ki yeni nesil anlayabilsin. Yeni neslin sobadan haberi yok. Önümüzdeki nesil ise sobanın varlığından bile haberdar olmayacak. Buraya gelip sobanın ne işe yaradığını soran üniversite gençleriyle karşılaştım. Bu durum beni oldukça üzüyor. Her şeye gün geçtikçe yabancılaşıyoruz. Kadir GÜRHAN

Editör: TE Bilisim