Güzel sesinden şarkılarını dinlediğimiz, sahne performansına hayran kaldığımız, kameralardan uzak yaşadığı hayatını takdir ettiğimiz Sıla, sevgilisi Ahmet Kural tarafından şiddete uğramış. Sıla’nın sosyal medya ağlarından şiddet uğradığını duyurması ile neredeyse en çok konuşulan konu oldu. Sıla şiddete uğradığını gizlemedi, sevgilimdir döver de sever de demedi, sineye çekmedi, görmezden gelmedi. Kamuoyuyla paylaştığı kadar, yasal yollardan şikayette de bulundu. Çok da doğru yaptı. Biz kadınlar şiddeti ne kadar görmezden gelirsek, sineye çekersek, utanırsak, bunu ‘sevgi’ ile açıklamaya çalışırsak kendimize zarar verdiğimiz kadar diğer kadınlara da zarar vermiş olacağız ve aynı zamanda özsaygımızı da yitirmiş olacağız. Çünkü şiddete karşı savaş açtığımız takdirde şiddet daha da görünür hale gelecek, kapalı kapılar ardında kalmayacak, konuşulacak, tartışılacak, ayıplanacak. Bir o kadar da kamuoyu oluşturmuş olacak, yani kamunun dikkatini çekecek. Bir diğer konu ise kadınlara en çok zararı yine kadınların veriyor olması. Yine sosyal medyada rastladığım kadarıyla ismini dahi burada zikretmeye gerek duymadığım bir kadın ‘Şiddet görmek istemeyen kadın şiddet görmez’ minvalinde konuşmuş. Kadınlara en çok kadınların sahip çıkması gerekirken hangi akılla böyle bir açıklamayı yaptığını anlamadığım kadın, Sıla’nın şiddet görmesini kendince meşru zemine oturtmuş. Ona göre bir kadın şiddet gördüğünde, tacize-tecavüze uğradığında ya da cinayete kurban gittiğinde bunun müsebbibi kadınmış anlamında kendince değerlendirmelerde bulunmuş. Deli saçması açıklamasını okuduğumda ben utandım, acaba bu kadın o açıklamayı yaparken utanmadı mı? Bir başka vahim başlık ise ‘Sıla bile şiddete uğruyorsa’ diye başlayan cümleler. Sıla bile? Bundan şunu mu anlamalıyız? Kadın güzelse ya da vasıflıysa şiddete uğrayamaz, ama ‘çirkinse’ ve herhangi bir vasfı yoksa örneğin ünsüzse tabiî ki de şiddete uğrayabilir? Böyle değerlendirmelerde bulunanlar şiddeti meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Tek yaptıkları şey kadına şiddet uygulayacak potansiyele sahip olan erkekleri cesaretlendirmek oluyor. Sonra ne mi oluyor? Bir kadının ya sevgilisi, ya nişanlısı, ya kocası ya da abisi, babası tarafından öldürüldüğü haberini 3. sayfadan okuyoruz, kadın örgütlerinin her ay öldürülen kadınların çetelesini tuttukları listelerde ay sonunda adlarını görüyoruz. Demem o ki bu tür yorumlarda bulunan her birey; öldürülen, şiddete uğrayan, tacize-tecavüze uğrayan her kadının zanlısına ortak oluyor. Öldürülen her kadının kanı onların da ellerine bulaşmış oluyor. Son olarak, şiddeti sadece fiziksel olarak sınırlandırmayıp psikolojik, ekonomik, cinsel, sosyal gibi birçok başlığı olduğu da unutulmasın. Karşınızdaki kişi size bağırıyorsa dahi bu da şiddettir. Şiddetin her türlüsünü size gösteren kişiden hızla kaçmanızı tavsiye ediyorum, arkanıza dahi bakmadan… Tabi bunu yaparken de şiddete uğradığınızı haykırmaktan korkmayın, utanmayın, sakınmayın, çekinmeyin, sinmeyin… Dillendirin, dillendirin ki başka kadınların da canı yanmasın…

Editör: TE Bilisim