Osmanlı Macunu aromalarının kokusu ve tadı dendi mi akla şüphesiz ki Ramazan geliyor. Hamamönü’nde her ramazan etkinlikler ve stantlarda Osmanlı Macunu satılır ve Ramazan eğlencelerine geleneksel bir doku kazandırılır. Her yıl Ramazan’da Hamamönü’nde Osmanlı Macunu satan Yavuz Yılmaz’la Osmanlı Macunu’nu, tarihini ve macunun faydalarını konuştuk. Yılmaz geçen yıllara göre bu yıl satışların daha durgun olduğunu söylerken, kazanç kadar kültürün yeni nesillere aktarılmasının önemini de vurguladı. “Çocuklarımıza böylesi özel günlerimizde Osmanlı Macunu’nu tanıtmak, yeni nesle kendi çocukluklarımızdaki kültürümüzü aktarabilmek çok önemlidir. Ramazan şenliğini çocuklara daha iyi anlatabilmek, yaşatabilmek için böylesi tarihi mekanların daha iyi tanıtılması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarımızın hafızasında bir tarih belleği oluşsun, onlar da kendi çocuklarına aktarabilsin.” “1650'Lİ YILLAR DA İSTANBUL'DA 300 MACUN DÜKKANI BULUNMAKTAYDI” Osmanlı Macunu, Geleneksel Türk kültürünün eşsiz şifa kaynaklarından biridir. Osmanlı’da mesire alanlarında dağıtıldığı için "Mesir Macunu" adını almıştır. Bu macunlar her hastalığa göre değişen oranlarda değişik karışımlardı. Anadolu coğrafyasında  hastalıklara karşı koyacak en iyi macunlar Osmanlılar tebaasının çoğunu oluşturan Türk eczacılar yapardı. Kırk çeşit baharattan meydana gelir, her yıl Manisa'da düzenlenen mesire şenliklerinde on beş nisan da halka bedava dağıtılır.   Evliya Çelebi'nin aktardığına göre 1650'li yıllar da İstanbul'da 300 macun dükkanı bulunmaktaydı. Kanuni Sultan Süleyman Han, annesi Ayşe Hafsa Sultan hastalanınca zamanın hekimlerinden merkez efendiye annesini iyileştirecek bir ilaç yapmasını ister, esasen Yavuz Sultan Süleyman Han'ın eşini de iyileştiren macunu, Merkez Efendi'de kırk bir çeşit şifalı baharatı karıştırarak tekrar elde eder, Ayşe Hafsa Sultan bu macunu kullanarak iyileşir. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman halkın bu macundan istifade etmesi gerektiğini düşünür ve macunun dağıtımı için bahar aylarında şenlik düzenlenmesini emreder, daha sonra bu gün her yıl aynı günde, şenlikler nevruz kutlamaları ile başlar. “KIRK BİR ÇEŞİT ŞİFALI BİTKİ İÇERİYOR” Yüzyıllardır zengin kültürümüzün bir eseri olarak günümüze gelen mesir macunu şenlikleri geleneksel kıyafetler ile 15 Nisan’da Manisa Sultan Camii minare ve kubbelerinden halka saçılarak dağıtılır, dağıtıldığını söyleyen Yılmaz, Osmanlı Macununun içindekileri aktardı. “Dar-ı fülfül, Çöpçün, Cörekotu, Hardal tohumu, Havlıcan,  kokonat, beş base, Hindistan çiçeği, Kakule, Kalbarda, Karanfil, Kebabiye, Karabiber, Anason,Kimyon,  Kişniş, Limon tuzu, İksir, Ma-i leziz, Çivit, Meyan balı, Portakal kabuğu, Revan kökü, Safran, Sakız, Sarı halile, Sinameki, Şamlı, Şaşlı, Resene, Tarçın, Tarçın çiçeği, Kırım tartar, Teke mersini, Tiryak, Ud-ül kahar, Vanilya, Yeni bahar, Zencefil, Zerde çöp, Zulumba, Hıyarşenbe. Bunların hepsi su ilave edilerek karıştırılır macun kıvamına getirilir.”   “Kuvvet veren Osmanlı Macunu, sinirleri rahatlatmak, kanı temizlemek ve iştah açmak gibi birçok şifa verici özelliği vardır.  Kabakulak tedavisinde kullanılır, İştah açıcıdır, mideyi yatıştırır, öksürük kesici ve ağız kokusunu giderici özelliği vardır, gaz söktürücü olarak kullanılır, müsil olarak kullanılır, bedeni ısıtır, bedene güç verir, idrar artırıcı olarak kullanılır, mide ağrılarını dindirir, solunum ve idrar yolları antiseptiği olarak kullanılır. Hormonları harekete geçirerek düzensiz çalışan organları kontrol eder, yorgunluğu giderir, sindirimi kolaylaştırır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.” Atlas YANAR