Şekerpan, son 2 aydır Ankara’da aylık ve tek sayfa olarak çıkan bir bülten. Tamamen gönüllü bir ekibin bir araya gelmesiyle çıkan yayında şekerpancarından üretilen şekerin sağlık için daha faydalı olduğu, laboratuvarlardaki kimyasal yollardan üretilen şekerlerin kullanımının ölümcül hastalıklara kadar sebebiyet verebileceği gibi konulara değiniliyor. Ülkemizde hayatını şekerpancarı üretiminden kazanmakta olan çiftçi sayısı her geçen yıl azalmaktadır. Şekerpancarından üretilen şeker yerine maliyeti daha düşük olan, mısır nişastasından kimyasal işlemlerle üretilen şekerlerin tercih edilmesi bunun en önemli nedenidir. İşte Şekerpan da bununla mücadele etmek için bir araya gelmiş ve gönüllü olarak hizmet eden bir ekip. Son iki aydır çıkarılan tek sayfalık bültenle Ankaralılara farkındalık yaratmak adına Kızılay’da elden dağıtılıyor. Şekerpan’ın nasıl ortaya çıktığı, şeker kullanımında hangi şekerin tercih edilmesi gerektiği ve ekibin ileriye yönelik planlarına dair bültenin kurucusu olan Yasemin Gökler Özdoğan ile bir sohbet gerçekleştirdik. ŞEKERPAN’IN DOĞUŞ HİKAYESi… Gökler, Türkiye’de çok ciddi sayıda şekerpancarı çiftçi sayısı olduğunu belirterek Şekerpan’ın doğuşuyla ilgili şunları aktardı: “Şekerpancarı şekerin haricinde fermantasyon hammaddesi, etil alkol üretiminde, doğrudan hayvan yemi, içilebilir kalitede direkt damıtılan içkilerde, içilemeyen kalitede endüstriyel tüketim ve ilaç sanayiinde, sirke, hamur mayası, yemlik mayada, briket kömür imalinde, inşaat harçlarında, kozmetik sanayiinde, hatta otomobil yakıtında bile kullanılan bir ürün. Bununla birlikte şekerpancarı çevreci bir üründür de. Şekerpancarının bir dekarlık bir alanda ürettiği oksijen miktarı, 6 dekarlık çam ağacından oluşan ormanın ürettiği oksijen miktarına eşittir. İstihdama da fazlasıyla katkı sağlayarak halkın kırsalı terk etmemesinde de büyük rol oynar. Yalnız son yıllarda özellikle endüstriyel şeker kullanımında üretim ve tüketim maliyeti çok daha az olan nişasta bazlı şekerlerin üretici tarafından tercih edilebilirliği toplum sağlığını tehdit etmektedir. Biz de Şekerpan ekibi olarak kamuoyunun dikkatini şekerpancarına çekmeye çalışıyoruz ve Şekerpan’ı bundan dolayı çıkarmaya başladık. Gönüllü olarak başlatılan bu girişimle okurların içerisinde keyifle okuyacakları haberleri bulabilecekleri, aynı zamanda başlattığımız farkındalık mücadelemizi böyle bir yayınla Ankaralılara duyurmak için çabalıyoruz. İnsanların otobüste, metroda kolayca okuyacakları bir yayın olsun diye de tek sayfa olarak hazırladık. Biz bu yayını gönüllü olarak hazırlıyoruz ancak toplumda bu farkındalığı yaratmak esasında bir devlet politikası olmalıdır. Hangi besinlerin insan sağlığına zararlı olduğu, insanların neyi tüketip neyi tüketmemesi gerektiği hususunda bireyleri bilinçlendirmesi gereken devlet olmalıdır. Örneğin, Sağlık Bakanlığı son zamanlarda obeziteye karşı mücadele başlattı, ama obezitenin en büyük nedenlerinden birisi de sağlıksız şeker tüketimidir.” NİŞASTA BAZLI ŞEKERLER SAĞLIĞA ZARARLI MI? İnsanlar doğal şeker pancarından üretilen, şekeri tüketmeli diyen Gökler, “Şekerin fazlası sağlığımıza zararlıdır. Aynı zamanda vücudumuzun şekere ihtiyacı vardır. Ne yazık ki gıda alanında şekerpancarından üretilen şekerin kullanıldığı mamuller yerine nişasta bazlı şeker içeren ürünler bizlere tükettiriliyor. Nişasta bazlı şekerler ise laboratuvarlarda üretilen kimyasal şekerlerdir ve nişasta bazlı şekerler piyasada bizim tahmin ettiğimizden daha çok yer almaktadır. Nişasta bazlı şekerler kurabiyeler, pastane ürünleri, içecekler, sakızlar, soslar, gıda ürünlerinin son kullanma tarihlerini uzatmak ve bozulmalarını engellemek amacıyla her türlü gıda ürününde hatta bebek mamalarında bile kullanılıyor. Fakat her türlü ürünün içine konulan bu tür şekerler insan vücudu için büyük riskler ve sağlık problemleri ortaya çıkarabiliyor. Şöyle nişasta bazlı şekerler vücutta tam olarak şeker olarak anlaşılmadığından karaciğerde yağlanmaya neden olabiliyor, bu da beraberinde birçok sağlık sorununu meydana getirebiliyor. Alzheimer, insülin yüksekliğine bağlı şeker, kalp krizleri obezite, kanser gibi hastalıklar sebep olabileceği birkaç hastalık.” dedi.  NİŞASTA BAZLI ŞEKERLER MISIR NİŞASTASINDAN ÜRETİLİYOR Şekerpancarından şeker üretiminin nişasta bazlı şekerlerin üretimine oranla maliyetinin daha yüksek olduğunu belirten Gökler, “Devletimiz şeker pancarı üretimine desteğini artırmalıdır. Ülkemizde nişasta bazlı şekerler  mısır nişastasından izoglikoz yöntemiyle tamamen laboratuvarda üretilmektedir. Kimyasal ortamda üretilen şekerin ise doğada karşılığı yok, yani doğa nişasta bazlı şeker üretmiyor. İnsanlar ise bunu tüketmeye başladıkları zaman vücutları insülin direnci geliştiriyor. Vücuda alınan nişasta bazlı şeker vücut tarafından tanımadığı için direkt karaciğere gidiyor ve orada yağ olarak depolanıyor. Böylelikle vücudumuzda hastalıkların ortaya çıkmasına da neden olabiliyor. Bir kez daha vurgulamamız gerekirse her türlü soslarda, süt tozu, unlu ürünler, şrebetli şerbetsiz tatlılarda da kullanılıyor. Halkımızın sağlığı tehlike altında. Ayrıca nişasta bazlı şekerler doyma hissini engelliyor, birey bu tür ürünleri yedikçe yiyesi geliyor.” açıklamasında bulundu. “ETİKET OKUMAYI ÖĞRENMELİYİZ” “Türkiye’de 2016 yılında yaklaşık 20 milyon ton şekerpancarı üretilmiş. Resmi verilere göre nişasta bazlı şekerlerin üretim kotası toplam şeker kotasının  %10’u civarındadır. Ancak bu kota Bakanlar Kurulu kararıyla mevcudun %50’sine kadar artırılabiliyor. Bu yıl ilk kez Bakanlar Kurulu kararıyla nişasta bazlı şekerlerin kotası arttırılmadı. Şeker Kurumu’na üye ataması da yapılmadığı için şeker piyasasının kontrol mekanizması şuan çalışmıyor. Bu da en çok nişasta bazlı şeker üreticileri için bulunmaz karlı bir ortam yaratıyor. Dünya nişasta bazlı şekerin üretiminden vaz geçerken ülkemizde bu şekerin kotası halen çok yüksektir. Bunun içinse yapılabilecek en iyi şey insanlara etiket okuma alışkanlığını kazandırmamızdır. Böylelikle bilinçli tüketiciler oluşturarak bir tarafta Türk çiftçisinin ürettiği şekerpancarından üretilen şeker, diğer tarafta ise tamamen laboratuvarlarda kimyasal ortamlarda genetiği oynanmış mısırlarla üretilen nişasta bazlı şekerler var. Bu noktada iyiyi kötüyü seçme konusunda tercih insanlarımızın. Maalesef etiket okumadığımız için çoğu kişi farkında olmadan nişasta bazlı şeker tüketimine maruz kalıyor. Tüketicilerin bir ürün alırken içindekiler kısmını muhakkak okuması lazım. Eğer ki ürünün etiketinde glikoz şurubu, früktoz, mısır şurubu gibi ibareler yazıyorsa bu ürünler kesinlikle tercih edilmemeli ve tüketilmemelidir. Son zamanlarda bazı firmalar ‘ürünlerimizde şekerpancarından üretilen şeker kullanılmaktadır’ ifadesine yer vererek tüketicilere seslenmeye başladı.” diyen Gökler insanların etiket okuma alışkanlığını kazanmaları gerektiğinin altını çizdi. “İNSANLARIN SAĞLIĞINA DOKUNMAK İSTİYORUZ” Şimdiye kadar Şekerpan’ın 2. sayısını çıkardıklarını ve bu alanda çok yeni olduklarını söyleyen Gökler son olarak şunları söyledi: “Şekerpan’ı beğenen ve bize iyi düşüncelerle dönüş yapan okurlarımız oluyor. Bizlere özellikle sosyal medya hesaplarımızdan ulaşıyorlar. Öncelikli hedefimiz ise toplumda şekerpancarının öneminin anlaşılmasını istiyoruz. Aynı zamanda Türk çiftçisine sahip çıkmak ve insanların sağlığına da dokunmak istiyoruz. Çünkü bebek mamalarına kadar her şeyde nişasta bazlı şeker var. Şekerpan ile yeni nesil anne-babalara ulaşmak, onların bilinçlenmesini sağlamak istemekteyiz. Yeni anne-baba olmuş bireylerin bilinçlenmesi demek sağlıklı, farkındalığı yüksek yeni bir jenerasyonun yetişmesi demektir. Etiket okumaktan fazlasıyla bahsettim, bir diğer önemli husus ise alışveriş yaparken satın aldığı gıdanın içinde ne tür şeker kullanıldığını satıcıya sormaktan çekinmesinler. Örneğin bir baklavacıdan baklava alınıyor ise o baklavanın içinde hangi tür şekerin kullanıldığını rahatlıkla sorsunlar. Etiket okuma alışkanlığı ile ilgili bilgilere ise bir sonraki sayımızda yer vereceğiz.” (Türkan ÇATAL)

Editör: TE Bilisim