Diyet programları hazırlarken kişinin bünyesine uygun ve sağlıklı olması büyük önem taşıyor. Diyetisyen Sinem Keleş, doğru bilinen beslenme yanlışlarını anlattı. Keleş, aynı zamanda alkalik beslenme biçimine de dikkat çekti. DOĞRU BİLİNEN BESLENME YANLIŞLARI Az yemeye çalışmanın en sık yapılan hatalardan olduğunu söyleyen Keleş, yemek yiyerek, metabolizmanızın %35 fazla çalışmasını sağladığımızı anlattı. “Bedenimizin karbonhidratları ve proteini farklı sindirme sistemi vardır. Bu nedenle karbonhidratlarla proteini ayırmanıza gerek yoktur. Zaten yoğurt, süt gibi ürünlerde her ikisi birden yer alır.” “YÜKSEK PROTEİNLİ DİYETLER SAĞLIKLI ZAYIFLATMAZ” “Diyet yapanın en çok düştüğü hata, kişiye özel hazırlanmayan listeler ile ya da zayıflama ürünleri ile zayıflamayı denemek. Sonuç ne oluyor; tabii kilo veriliyor. Ancak troid, kolesterol yüksekliği ve böbrek hastalıkları da beraberinde gelebiliyor. Çay, kahve, meyve suları içen danışanlarım bunların suyun yerini alacağına inanıyorlar. Ve sınırsız tüketilebiliyor. Şekersiz bile olsa çay ve kahve suyun yerini almaz. Günlük en az 8 bardak su içilmesi gerekir. “Sirke, limon içmek yağları eritir” en çok duyduğumuz yanlışlardan. Elma sirkesinin kan şekerini düzenleyici etkisi var, limonda antioksidandır ancak bunları içmek tek başına yağ yakmada etkili değildir. Salatalarda kullanılmasını öneriyorum.”   SIK YAPILAN HATALAR Sofralarımızda genelde sebze-salata, yoğurt, tahıl grubu ve et grubundan bir yemek olduğunu, yeme alışkanlığımızın bu dört temel besine dayandığını dile getiren Keleş, şunları söyledi: “En sık yapılan yanlış kızartma ve kavurmanın sık tercih edilmesi, bunun yanı sıra hala ara öğün düzeni oturmadı. Genelde toplumumuz 2 öğün ile yetiniyor, bu da tabi metabolizmayı yavaşlatıyor. Öte yandan su içme gibi bir alışkanlığımız da yok. Bu da yapılan ikinci yanlış. Şeker ve tuz tüketimi de çok fazla olduğunu görüyoruz.” SAĞLIKLI BESLENEBİLMEK ZOR DEĞİL Sağlıklı beslenmek öyle sanıldığı gibi zor ve çok zaman alan bir alışkanlık olmadığını vurgulayan Keleş, gün içerisinde bol bol su içilmesi gerektiğini söyledi. “Çünkü beyin açlıkla susuzluğu karıştırıyor. Susuz olduğunuz halde açmışsınız gibi hissedip gereğinden fazla yiyebilirsiniz. Öğün atlamamak da bir diğer önemli husus, vücudu aç bırakmamak gerekiyor. 3-4 saatte de bir mutlaka protein ve yağ içeren bir öğün yenmeli. Öğle ve akşam yemeği arasındaki öğün çok önemli, süt, yoğurt, peynir gibi bir protein yenmesi gerekiyor, küçük bir tost, ayran olabilir. Kahvaltı çok önemli, kahvaltıda yumurta, yulaf yemek çok sağlıklı,. Haftada 1-2 kez balık, 2-3 kez kuru baklagil yemekleri veya çorbaları dengeli beslenmeyi sağlar.”   ALKALİ BESLENME Alkali beslenme, yüksek protein, yüksek yağ ve düşük karbonhidrat diyetlerinin tam tersi olduğunu dile getiren Keleş, diyetin nerdeyse yüzde sekseni alkali besin tüketimine ve yüzde yirmisi de, pH dengesini kuracak kadar asitli besin yemeye yönelik olduğunu vurguladı. “Meyvelerin çoğu alkali besinlerdir. Kalsiyum, magnezyum ve potasyum bol miktarda yeşil sebzelerde bulunur. Alkali diyetin en önemli faktörü düzenli ama alkali su tüketimidir. Organlarımız çoğu, özellikle de böbrekler düzgün bir pH için önemli rol oynar. Bunun için ise doğru besinlere ihtiyaç duyarlar. Asit fazlalaştığı zaman, vücut dışarıdan alkali takviyesiyle bunu dengelemek ister. Akali beslenme için; organik olmak üzere bol bol sebze ve meyve yiyin. Ara öğünlerde en iyi içecek sudur unutmayın hazır meyve suyu ve asitli içecekler tüketmeyin. Günde en az kilogram başına 40 ml su için. Kırmızı et yerine beyaz et ya da balık tercih edin. Et ve diğer hayvansal gıdalarla birlikte alkali olan sebzeyi bol tüketin. Zeytinyağı kullanın. Alkali yönünden zengin besinler yiyin. Fastfood’dan, işlenmiş gıdalardan, GDO’lu gıdalardan, hazır meyve sularından, asit oluşumuna neden olan gıdalardan kaçının. Pozitif düşünün olumlu düşünceler vücudu alkali olumsuz düşünceler asidik yapar. Stresten uzak durun. Açık ve temiz havada yürüyüş yapın. Kendinizle ve çevreyle barışık olun.” Atlas YANAR

Editör: TE Bilisim