32 yıldır resim sanatıyla uğraşan Vanlı ressam Haydar Ekinek’in, ‘Sanatın % Kaçındayız?’ isimli resim sergisi Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki (ÇSM) yerini aldı. Kendine has renkler ile fırça yerine çivi kullanarak ayrı bir tarz yaratan Ekinek, çivi ile yaptığı nü resimler ile şiddete uğrayan, toplumda ikinci sınıf olarak görülen, yaşamın her alanında ayrımcılığa uğrayan kadınları çizdiğini söylüyor. Sergi 12 Şubat’a kadar ÇSM’de ziyaret edilebilir. İSLİ DUVARLARA RESİM YAPAN ÇOCUK… Serginin küratörlüğünü yapan Esma Bayraktar, Ekinek’i “Van’da yoksul bir köyde doğup da resim yapmak için fırça bulamadığından eliyle resim yapmak zorunda kalan bir çocuktan tutun da bugün dünyaya Türkiyeli ressamları tanıtan bir insanın hikayesiyle karşı karşıyayız” diyerek bu sözlerle tanımlıyor. Bayraktar sonrasında sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu esasında çok duygusal bir hikaye. İlkokuldayken Haydar Ekinek’in farkına varıp onu resim sanatına kazandıran kişi ilkokul öğretmenidir. Bundan dolayı çocukları küçükken yönlendirmek de çok önemli. Çünkü Ekinek köy çocuğu olduğundan tandırın isli duvarına eliyle resimler çizen bir çocukmuş.” “İMKANSIZLIK BİZDE TARZ YARATTI” Çivi ile resim yapmaya nasıl karar verdiği sorumuza ressam Haydar Ekinek şu cevabı verdi: “Resim sanatında ressam sürekli arayışta olan kişidir. Zamanla farklı şeyler yapmak ister. Ben de bu arayış içerisindeyken fark ettim ki çiviyle tuvali kazımaya başlamışım. Sonrasında disiplinli bir şekilde bunu geliştirerek en son halini yakaladım. Belki de çivi ile resim yapmak çaresizliğin sonucuydu. Çünkü ben çocukluğunu para olmadığından dolayı boya alamayarak geçiren bir insanım. Para olmadığından dolayı resim yapamamaya da bir gönderme olarak kabul edilebilir. Çünkü tuval, boya gibi malzemeler olmayınca şartlar insanı mevcut şartlara yönlendiriyor. Yani çaresizlik ve sıkıntılar bize tarz yarattırdı.” 3 YILLIK EMEK… Tekniği ile ilgili Ekinek, “Bir başkası için biten bir resim benim için alt yapıdır. Ben bir resmi bir kere yapıp, sonrasında ikinci aşamaya geçiyorum. İkinci aşama ise çiviyle kazıma aşamasıdır. Zaten vaktimi en çok alan kısım da bu kısım. Bu noktada olabildiğince sabırlı davranmak gerekiyor. Çünkü çivi ile resim yapmak sürekli detay çalışmayı gerektiren bir çalışmanın ürünü. Bundan dolayı insanın çok da vaktini alan bir çalışma. Günde 10 saat çalışarak ufak bir resmi yaklaşık olarak 20 günde bitiriyorum. Yani resimlerimde ciddi bir emek ve harcanmış ciddi bir mesai var. Zaten yapılan bir çalışmada emek olmayınca o işin asla tadı olmaz. Sergide yer alan çalışmalarım ise 3 yıllık bir emeğin sonucu” açıklamalarında bulundu. “KADININ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNUYORUM” Kadının özgürlüğünü savunan ve buna önem veren bir insan olduğunun altını çizen Ekinek, “Aynı zamanda kızını da çok seven ve ona aşık olan bir babayım. Geleneksel bir toplumda yaşadığımızdan dolayı ben kadının ‘çanta’ gibi taşındığı bir toplumda büyüdüm. Sergim için buna bir başkaldırı da diyebiliriz. Çünkü ben kadının özgürlüğüne önem veren, özellikle de ekonomik özgürlüğünü kazanması gerektiğine inanan bir insanım. Belki de annemden gördüğüm için kadın temasını çok ciddiye alıyorum ve kadın figürünü de çok estetik buluyorum. Bütün bunlar bir araya gelince nü ve kadın üzerine bir çalışma yapmaya karar verdim. Son çalışmam ile de toplumsal olayları daha çok ele almak istedim. Şuanda Türkiye’de ve dünyada yaşanan olayları tuvallerime yansıtmak istedim. Çünkü sanatçı asla gündemin dışında yaşayamaz, gündemin dışında eserler veremez. Sanatçı gündemi takip etmeli, kendisine ressam diyen kişi de gündemi resmetmelidir. Ben de son çalışmamı bu çerçevede yaptım ve bu çalışmanın da devamı gelecektir” açıklamasında ifadelerine yer verdi. “SANAT TOPLUMSAL BARIŞA KATKI SUNMALI” Sanata bakış açısını nasıl tanımladığıyla alakalı sorumuza Ekinek, “Bir sanatçı öncelikle sanatı sindirmelidir. Eğer ki bir sanatçı sanatı sindiremeden sanat yapmaya çalışıyorsa bu yolda çok da başarılı olamayacaktır. Bana göre sanat toplumsal barışa katkı sunmalıdır. Eğer ki sanatçı toplumsal temele inemiyorsa sadece resim yapmış olur o kadar. Sanatçı aynı zamanda mevcut sisteme baş da kaldırmalıdır. Bütün bunların hepsini bir araya getirerek topluma sanatını aktarmalıdır. Bir yazar nasıl ki yazı yazarak bir sonraki nesle düşüncelerini, fikirlerini aktarıyorsa ben de tuvallerimle bunu yaparak hem toplumun temeline seslenmeye çalışıyor, hem de geriye eserlerimi bırakmak istiyorum” sözleriyle cevap verdi. SANATÇI VE POLİTİKA Ekinek, “Sanatçı esasında politika yapar, bunu yaparken de politikacıları rahatsız eder. Kendisine sanatçıyım diyen kişi bunu yaparken politikacıları rahatsız etmiyorsa o sanat değil başka bir şey yapıyordur. Bundan sonraki sanat yaşamım da bu anlamda resimle felsefenin buluşmasından olacaktır. Yani yaptığım resimlerle soracak, sorgulayacak ve eleştireceğim. Sağlığım el verdiği sürece de ‘bunu en iyi şekilde nasıl yapabilirim’ sorusuna cevap arayacağım. Bundan sonraki süreçte de tekniğim değişmeyecek, ama çalışmalarımın konusu değişecek. Sadece kadın ya da estetik çalışmakla kalmayıp toplumsal olaylarla ilgilenmeye devam edeceğim” dedi. “İNSANLAR SERGİLERİ GEZSİNLER” Ben herkes sergime gelsin, resimlerimi alsın istemiyorum diyen Ekinek, “Bu anlayışla da resim yapmıyorum. Benim istediğim resimlerimin anlaşılması. Umuyorum ki sergi gezen insan sayısında da artış olur. Avrupa’yı düşünecek olursak her 3 kişiden 2’si sanattan anlar. Ama bu demek değildir ki sanat yapıyorlar. Sadece sanata ilgilidirler. Sanatla ilgilenmek bile en az bir sanat eserini almak kadar değerlidir. Bu anlamda basının da önemini yadsımamak gerekir. Yazılı basının git gide tükenmesi ve yerini internet gazeteciliğine bırakması insanların dünyada olup bitene daha kolay ulaşmalarını da sağlıyor. İnternetin gücünü sanat alanında doyasıya kullanmak lazım” şeklinde konuştu. “ÇSM’YE TEŞEKKÜRLER” Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne ve Çankaya Belediyesi’ne sizin nezdinizde teşekkür etmek istiyorum diyen Ekinek, Türkiye’de yaşanan galeri sorununa şu sözlerle değindi: “ÇSM beni ve eserlerimi takip ediyormuş. Sağ olsunlar onlar bize ulaştılar ve sergi için teklifte bulundular. Ülkemizde bu anlamda sergi yapmak için salon bulmak çok zor. Özel salonlar var ama bunun için çok masraf çıkarıyorlar. Zaten ressamların çoğu maddi sıkıntılar yaşayan insanlar. Bu anlamda üniversite mezunu olan gençlerin çoğu ise ya grafiker ya da eğitimci oluyor, çok azı resim yaparak para kazanır. Bundan dolayı da bir galeriye resim sergilemek için ulaşmak hayli zor.” EKİNEK’E YURTDIŞI TEKLİFLERİ… Küratör Sema Bayraktar ise sergi hakkında şunları konuşarak bir sonraki adımın yurtdışı olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Bir doğu erkeğinin kadına bakışını Haydar Ekinek çok değişik sunuyor. Mesela tablolardaki her kadının bir hikayesi var. Çalışmalarını nü çalışmaları oluşturuyor, ama yanında başka simgesel çalışmaları da var. Resimlerine bakıldığında zaten direkt nü çalışmalar gözükmüyor. Tablolarda esasında görülen ‘isyan’ eden kadın, anaç, mazlum, sevecen kadın profillerini görmek daha mümkün. Çünkü Haydar Ekinek çalışmaları ile kadına gerçek değerini vermeye çalışıyor. Yani Ekinek’in sergisi için geleneksel kadın anlayışına bir tür başkaldırı da diyebiliriz. Sergi için yurtdışından çok fazla teklif geliyor. Yurtdışı sergi tekliflerini değerlendirmeden önce Ekinek, önce kendi toprağımda sergi yapmak istiyorum dedi ve geçenlerde sergiyi Van’a da götürdük. Sergi esnasında Van’da 50 ressamla birlikte bir çalıştay düzenledik. Böylelikle inanıyorum ki o çalıştay ile en az 250 gencin yüreğinde sanat ateşi yandı. Yurtdışına gitmeden önce birde özellikle Başkentte böyle bir serginin açılmasını istedi. Başkent de kadının gücünü vurgulayan imgelerle tanışsın istedik ve Başkentteyiz. Ankaralıları bekliyoruz.” (Türkan ÇATAL)