Çok eski dönemlerden günümüze kadar gelen ve kağıt sanatlarının bir dalı olan ebru sanatı, geleneksel el sanatlarımızdan bir tanesi. Su üzerinde uygulanan sanat çeşidi olan ebru sanatını, “En kısa şekli ile suya renklerle desen vermek ve su üzerinden bu desenleri kağıtlara geçirmek şeklinde uygulanan bir sanattır” diye tanımlayan ebru ustası Elif Hanım Yarar, ebru sanatının inceliklerini gazetemize anlattı. Görsel açıdan şölen haline gelen Ebru sanatı çok renkli ve kıymetli sanatlarımız arasındaki yerini koruyor. Ebru, suyun üzerinde renk verme çalışmalarıyla yapılan süsleme sanatı olarak tanımlanıyorken, günümüzde artık eskisi pek uygulanmamaktadır. Geleneklerimizde çok kullanılan bu sanatın önceleri kursları, eğitimleri yoğun şekilde bulunurken şimdilerde sınırlıdır. Ebru sanatının tarihsel boyutundan bahsetmek gerekirse Osmanlı döneminde uygulanan sanatlar arasında yer alıyor. Osmanlı döneminde önemli bir iş kolu olarak görülüyor. Bu anlamda birçok kişiye kazanç da sağlamıştır. Doğu topraklarından Avrupa’ya yayılmasıyla ebruya Avrupa’da, Türk kağıdı ismi verilmiştir. Tüm dünya üzerinde ilgi çekmiş, uygulanmış ve sevilmiş bir sanattır. Günümüzde ise belirli birkaç isim dışında ciddi anlamda bu işle uğraşan kişilerin sayısı azdır. “ÇOCUKLARIMIZLA BU GELENEKSEL EL SANATINI TANIŞTIRMAYI İSTİYORUZ” Ebru sanatı hem tarihsel hem de sanatsal bir boyut taşıyorken günümüzde de bu sanatı devam ettiren ve yetenekli öğrenciler yetiştiren ustalar hala bulunmaktadır. Usta sayısı çok olmamakla birlikte bu ustaların ve ustaların yanında ebru sanatını öğrenen öğrencilerin eserleri farklı sanat galerilerinde sergilenmektedir. Ebru sanatçısı Elif Hanım Yarar,  bu doğrultuda gazetemize Ebru sanatı hakkında bilgiler verdi. Kendisi hakkında bilgi veren Yarar, resim öğretmenliğinden emekli olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Emekli olmadan kısa bir süre önce geleneksel ebru sanatı ile ilgilenmeye başladım. Bir yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kursuna gittim ve çok verim aldım. Bu esnada tabi başka kurslara da gittim. Neticede en sonunda kendi atölyemi açtım. Şu anda ise Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde Ebru Sanatı çalışmalarını devam ettiriyorum. Aynı zamanda sık sık atölye çalışmaları yapıyorum ve sergiler açıyorum.” Geleneksel Ebru sanatını devam ettirmek istediğini belirten Yarar, “Gençlerimizle, çocuklarımızla bu geleneksel el sanatını tanıştırmayı istiyoruz. Ve tanıştırdıkça da mutlu oluyoruz. Bu sanatın gelişmesini ve yaygınlaşmasını istiyoruz. Toplumumuzun öncelikle kendi geleneksel el sanatları hakkında bilinçlenmesi gerekiyor” dedi. Yarar, Ebru sanatının tarihi hakkında da bilgiler vererek, “Doğuşu Orta Asya’ya dayanıyor. Buhara’da doğduğu tahmin ediliyor. İpek yoluyla Osmanlı’ya geliyor. Osmanlı döneminde de çok ilgi görüyor. Günümüze kadar da ustalar tarafından getirildi. Son 15 yıldır özellikle bu sanata ilgi var. Bu ilgiden çok memnunuz.” İfadelerini kullandı. “SUYUN ENERJİSİ BİZİ CEZBETTİ” Ebru Sanatı hakkında bilgiler vermeye devam eden Yarar, hem sulu boya hem de ebru alanında kendini geliştirdiğini anlattı. Daha çok Ebru alanına yoğunlaştığını da söyleyen Yarar, “Herhalde suyun enerjisi bizi cezbetti. Renkli renkli olması çok fazla hoşuma gidiyor. Bir de doğal olması belki de daha fazla önem vermemin nedenlerinden biri. Çünkü toprak boyalardan renklerimizi hazırlıyoruz. Her şey doğal. Fırçalarımız gül dalından, at kılından yapılıyor. Sığır ödü kullanılıyor, boyalarımızı inceltmek için. Daha önce geven dikeninin kökünden elde edilen öz suyuyla çalışıyorduk ancak artık deniz kadayıfından elde edilen bir öz suyla çalışıyoruz. Suyun enerjisi çok farklı. Terapi gibi geliyor insana. Çalışan öğrencilerimizde de aynı etkiyi görüyoruz. Epilepsi hastası bir öğrencim vardı, bir dönem bıraktık. Doktoru hemen geri başlasın demiş. Göz odaklaması, el becerisi gibi birçok konuda ebru sanatı yardımcı oluyor. Bu mutluluk verici” şeklinde konuştu.   HER MOTİFİN BİR ANLAMI VAR Geleneksel ebru sanatını yapmayı tercih ettiğini anlatan Yarar, bu alanda her motifin de kendine özgü bir anlamı olduğunu ifade etti. Battal’ın ebrunun olmazsa olmazı olduğunu aktaran Yarar, bunun bir binanın temeli gibi düşünülmesi gerektiğini kaydetti. Yarar konuşmasına şöyle devam etti: “Battal ebrunun temeli. Battalını güzel atmamız lazım. Battalın üzerine çalışılıyor bütün eserler. Kağıt üzerinde resme nasıl şekil veriliyorsa, ebruda da tekne içinde resme şekil veriliyor. Metal çubuklarımız yardımıyla şekil veriyoruz. Gelgit ebru, bülbül yuvası, taraklı,şal ebru gibi çeşitleri var. Sonra çiçekli ebrularımız var. Bunların her birinin anlamı var. Gelincik motifi, şehitlerimiz için kullanılan bir motiftir. Şehit çiçeği de denilir. Gül, Peygamber Efendimizi (SAV) temsil ediyor. Lale’de Allah’ı temsil ediyor. İçindeki kelimeler bütünlük sağladığında Allah’ı temsil ediyormuş. Halk arasında böyle biliniyor. Zevkli bir sanat. Ebru olmasa bile insanların herhangi bir sanat dalıyla uğraşmasını tavsiye ediyorum. Su bildiğiniz gibi canlı bir madde. Bu yüzden ebru sanatı da esrarengiz, sihirli bir sanat bana göre.” GEREKLİ OLAN MALZEMELER Ebru sanatının nasıl yapıldığına da değinen Yarar, bunun için öncelikle tüm malzemeleri eksiksiz bir şekilde temin etmek gerektiğini belirtti. En önemli noktanın malzemelerin kaliteli olması gerektiğini vurgulayan Yarar, ne kadar iyi malzeme kullanırsanız, yaptığınız çalışma o kadar güzel olacaktır dedi. Ebru sanatı için gerekli malzemeleri ise şöyle sıraladı:

  • Kâğıt: Emici özelliği çok iyi olan ve parlak olmayan kâğıtlar kullanılmaktadır. Sıklıkla birinci kalite hamurlardan elde edilen kâğıtlar kullanılır.
  • Su: Kitre, boy tohumu, deniz kadayıfı ya da salep gibi suyun yoğunlaşmasında etkili olan doğal malzemeler ile hazırlanır. Su kireçsiz, dinlendirilmiş olmalıdır ama musluk suyu iyiyse o da olabilir. Eski dönemlerde yağmur suyu kullanılmıştır.
  • Toprak Boya: Sanatın icrası için kullanılan boyalar, topraktan hazırlanmıştır. Topraklar, ezilmiş, elekle elenmiş ve suda süzülmüştür. Böylece kullanıma hazır hale gelmiştir. Günümüzde ise ezilmeye hazır, toz boyalar kullanılmaktadır.
  • Öd: Sıklıkla büyükbaş hayvanların safra keselerinden yapılmaktadır. Kese delinir ve içindeki öd süzülür. Kapta toplanan öd, benmari usulü kaynatılan suyun içinde 20 dakika bekletilir. Oluşan köpükler kaşıkla alınır. Kalkan balığının ödü de ebru için uygundur. Günümüzde bunlar hazır olarak satılmaktadır.
  • At Kılı ya da Gül Dalı: Fırça yapımında kullanılmak üzere tercih edilen at kılları genellikle yaşça ilerlemiş atların kuyruklarından elde edilir. Ancak yele kılları da kullanıma uygundur. Fırçalarda gül dalının kullanılması, dalın esnek olması nedeniyle ve kolaylıkla küf tutmaması nedeniyledir.
  • Tekne: İçerisine su ile karıştırılmış kitre konulan kap.
Son olarak geleneksel el sanatlarımız arasında yer alan Ebru sanatının hafızalardan silinmemesi için ebru kurslarına herkesi davet ettiğini söyleyen Elif Hanım Yarar, “Geleneklerimize sahip çıkalım. Ben elimden geldiğince gençlerimize, çocuklarımıza ebru sanatını anlatıyorum, öğretiyorum. Herkesin ebru sanatına ilgi göstermesini bekliyorum” çağrısında bulundu. (Türkan ÇATAL YILDIZ)
Editör: TE Bilisim