Ramazan ayı boyunca yavaşlayan metabolizmanın bayram ve sonrasında besleme düzeninde bir takım değişikliklerin olabileceğini belirterek Ramazan sonrası beslenmelere dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen, Diyetisyen Füsun Bilgin Çakmak ile konuştuk. Ramazan ayının ilk on beşinci gününe kadar vücudun çok fazla bir tepki vermediğini aktaran Çakmak, “Kişi, psikolojik inancından dolayı normal zamanda dayanamadığı açlığa, ramazan ayında psikolojik olarak daha dayanıklı duruma gelerek dayanabiliyor. İlk on beş gün kişi fark etmiyor, on beşinci günden sonra yavaş yavaş ben acıkıyorum, acıkmaya başladım şeklinde duygu değişimleri de başlayabiliyor. Ramazan döneminde 15. Günden itibaren metabolizma yavaşlamaya başlar. Aslında metabolizma düşmese bu kişiler daha da acıkacak, metabolizma düştüğü için acıkmalar biraz daha az oluyor. Vücuttaki bir takım besinlerin özellikle sıvı alımının yetersizliğine bağlı olarak süt, yoğurt gibi protein kaynaklarının yeterince tüketilmemesine bağlı olarak kişilerde böyle bir durum oluşuyor” açıklamalarında bulundu. BAYRAM KAHVALTISI YARIM PORSİYON OLMALI Ramazan’da birden ve fazla miktarda besin tüketiminin sonucunda insülin hormonun pompalanmasının oluştuğunu belirten Bilgin Çakmak, “ Öncelikle bir insülin olayı var, insülin neticede 3 yada 4 saatte bir yavaş yavaş kanda salgılanması sağlıklı olan bir hormon, kişiler Ramazan’da birden besin tüketmeye yönelirlerse bu hormonun yüksek miktarda pompalanması söz konusu. Besin tüketimi yanlış seçilirse özellikle karbonhidratlı, asitli içeceklerle Ramazan sofralarında tercih edilirse bu kez karbonhidratların fazla olmasından kaynaklı insülin çok yüksek miktarda pompalanmaya başlıyor, pompalandıkça da karbonhidrat beslenmesine bağlı olarak sonrasında yedikleri daha çabuk şekere dönüşmeye başlıyor. Onun için ramazan boyunca ve ramazan sonrasında öğünlerimizde ağırlıklı olarak posalı, lifli, protein içeriği yüksek olan ve glisemik indeksi düşük besinlere yer verilmesi gerektiğini ayrıca özellikle kuru baklagilleri tercih ederek beslenmenin sağlıklı olduğunu ifade etmiştik” dedi. Dyt. Füsun Bilgin Çakmak, “Diyelim ki bunlara dikkat edildi. Kişi son derece sağlıklı bir Ramazan geçirdi. Metabolizması düşmüyor mu? , hayır yine de düşüyor. Yavaş ve az beslenildiği için doğal olarak gerekli kalori miktarını alamadığımız için böyle bir durum söz konusu oluyor. Bireyden bireye fark etmekle beraber mide kapasitesi önemli, kişilerin bir ay boyunca alışığı o sabah kahvaltısı yapmama, öğlen yemeği yememe gibi durumlarda kişiler Ramazan’da hemen sonrasında alışık oldukları kahvaltıyı yapmak istiyorlar. Bir ay sonra ilk kahvaltımız olacak şeklinde bir psikolojiyle çok zengin bir kahvaltı sofrası hazırlanması beslenme açısından hatalı. Birden bire alışmadığı bir saatte mideye yükleniliyor, mide hacmini dolduruluyor, doğal olarak bu durum özellikle sindirim sistemi açısından sıkıntılar oluşturabiliyor. Aşırı yüklenme Kalp krizine dahi neden olabilir. Burada benim önerim özellikle ramazandan sonraki ilk gün kahvaltı sofrasında yine proteinli ve lifli besinleri tercih ederek her zaman yaptıkları kahvaltının yarısı kadar yapmaları. Ramazandan önce insanların standart bir beslenme alışkanlığı vardır. Ben her gün iki dilim çavdar ekmeği yiyorum ve çavdar, tam tahıllı ekmeği kahvaltıda altını çizerek öneriyorum. Bu durumda benim ramazandan sonra yemem gereken ekmek miktarı bir dilim oluyor. Her gün eğer iki yumurta yiyorsam bir yumurta yemem lazım ölçülere dikkat etmek lazım” ifadelerini kullandı. YEMEK SIRASINDA SU TÜKETMEYİN! Dyt. Füsun Bilgin Çakmak, “Ramazanda üstünü çizdiğim bir nokta vardı. Yemekler sırasında suyu az miktarlarda yudum yudum tüketelim şeklinde. Genel beslenme alışkanlığı olarak yemek sırasında su tüketilmesi iyi bir şey değil. Mide kasları çizgili kaslardır. Çizgili kaslar çok çabuk genişler zor daralır. Mide kapasitesi dediğimiz durum mide hacminin ne kadar doldurulduğu ile ilgili olarak , kişinin yemesine bağlı kasların mide hacmini genişletmesi veya daraltmasıdır. Bir ay boyunca kişi az yemek yedi diyelim ,sıvı tüketimi olduğunda mide kasları daha çabuk genişleyecektir buda sonrasından doyma duygusunun daha yavaş olmasına neden olacak ve kişinin kilo almasına bir etken olarak karşımıza gelecektir. Her ne kadar yemek sırasında su tüketimini sağlıklı bulmasak ta Ramazan da Susuz kalmaktansa midenin büyümesini göze alıyoruz. Çünkü susuzluk çok daha büyük bir tehlike, ama ne yapmak gerekiyor yudum yudum ve az az içmek önemli olan. Yatana kadar olana süre içerisinde su tüketimi önemli. Ramazan sonrasında sabah kalktığında kişi mutlaka bir bardak su tüketecek. Fakat su içtikten sonra en az 25 dakika hiçbir besin tüketmeyecek. Bu suyu birden bire içemeyecek biraz daha yoğun olarak yarım bardak yarım bardak artırarak içmesinde fayda var” şeklinde konuştu. BAYRAMDA BESLENME Çakmak, “Sabah kahvaltısı dışında ana öğün yapılmaması ara öğün yapılması, akşam yemeğinde bir kase çorba yanından ince bir dilim ekmek yoğurt ve salata şeklinde ilk birkaç günü geçirdiğimizde alışma sürecini her hangi bir sıkıntı yaşamadan daha kolay atlatabiliyoruz” dedi. ŞEKER HASTALARI İÇİN TATLI TARİFİ Bayram tatlılarına dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Çakmak, “Her zaman söylüyorum, ağır ve şerbetli tatlılar çok sıkıntılı. Türk milleti artık eskisi gibi değil. Teknoloji çok gelişmiş durumda, hareket etmiyoruz, yürümüyoruz. Doğal olarak bu tür tatlıların tüketilmesi sağlıklı değil. Burada hemen bir bayram tatlısı tarifi vereyim. Şeker hastalarına bile yanında süt ile beraber tavsiye ediyorum. Süt tatlının yanında tüketildiğinde glisemik endeksi düşürüyor. Tatlıda, hurmayı biraz suyun içinde bekletin. Çekirdeklerini çıkardıktan sonra, hurmanın miktarına göre kakao, bir miktar süt ve çekilmiş ceviz ile robottan geçirdikten küçük parçalar halinde avucucunuzda top şeklinde biçimlendirin. Sonra Hindistan cevizine batırıp tüketebilirsiniz. Ufak ve küçük parçalar halinde yuvarlayarak sunulabilir. Son derece hafif ve güzel bir tatlı. Hurmanın glisemik endeksi düşüktür, ceviz ile onu bir miktar daha düşürürüz. Bayramda öyle bir adetimiz yok ama evde kendilerine yaptıkları zaman süt ile beraber tüketebilirler. Gelecek olan misafirlere, küçük kuplar şeklinde sütlü tatlı öneriyorum. Örf ve adetlerimizde şerbetli tatlılar var, yapmazsak ayıp olur şeklinde bir düşünce maalesef sağlıklı değil. İnanın insanlar siz örf ve adetler yüzünden hiperglisemik sıkıntılar yaşadığınızda hiçbir aile dostunuz yada akrabanız “hay allah bizim yüzümüzden şerbetli tatlı yapıldı yada biz yaptık o dayanamadı yedi bu hale geldi” demeyecektir. Çünkü, bayram ziyaretlerinde tüketilen tatlı ve karbonhidratlı yiyecekler zararlı. Günde 4-5 yere gittiğinizi düşünün, her yerde bu şekilde beslendiğinizde akşam vücudunuzda büyük sıkıntılara yol açarsınız. Kilo almak bir tarafa gerçekten çok sağlıksız. Hem insülin, hem kalp damar sağlığı açısından, kötü kolestrol açısından çok zararlı” önerilerinde bulundu. BAKLAVA KÜLTÜRÜNÜ ARTIK YAVAŞ YAVAŞ BİTİRMEMİZ GEREKİYOR Posalı içeriği yüksek olan meyveleri öneren Bilgin Çakmak, “Şu an hala kirazın dönemi. Kiraz, hurma, kuru kayısı gibi meyveler tüketilebilir. Bir tatlı örneği daha verecek olursam, çilek, krema ve cevizden oluşturulan küçük kuplara tatlı servislerinde kullanabilirler. Baklava kültürünü artık yavaş yavaş bitirmemiz gerekiyor. Hareket etmek de bunun yanında çok önemli. Günde 7 bin adım atan kişi kendi ideal kilosunu korur. 10 bin adım attığınızda eskiden kalp sağlığı ve kilo vermek için idealdi. Ama artık o da 15 bin adım oldu” şeklinde konuştu. (Zeynep Namlı)

Editör: TE Bilisim