Yazının başlığına baktığınızda az da olsa şaşırmış olabilirsiniz. Hatta az değil bence oldukça şaşırmış bulunduğunuzu görüyorum. Pazartesi sendromu deseydiniz anlardık. Pazar sendromu da neyin nesi diye sorabilirsiniz? Pazar sendromunun nereden çıktığından bahsetmeden önce pazartesi sendromundan biraz bahsetmek ve öyle yazıya giriş yapmak istiyorum. Pazartesi sendromu, pazartesi gününün ilk ışıklarıyla yataktan uyandığınızda iki gün boyunca yaşamamış olduğunuz bir rahatsızlık hissiyle karşı karşıya kalırsınız: yataktan kalkma mecburiyeti. Ve o anda fark edersiniz ki, siz, o an sıcacık yatağında kim bilir hangi şekilde rahat yatmakta olan zavallı kişi. Yaklaşık 1-2 saat içinde, hiç de gitmeyi istemediğiniz bir yerde olacak, gün boyunca orada kalmaya devam edecek, yetmezmiş gibi o günü takip eden günlerde de her sabah mis gibi yatağınızdan çıkıp o istemediğiniz yere gideceksinizdir. Bu yerler; işyeri, okul, yolculuk ve zorunlu buluşmalar olabilir. Pazartesi gününü zor yapan şey, iki gün eğlenip dinlendikten sonra çalışma haline ısınamamak değil, daha 5 gün çalışmaya ve asıl yapmak istediğiniz şeyleri yapamamaya devam edecek olmanın fark edilmesidir. Pazartesi 5 çalışma gününün ilkidir ve hafta sonu size en iyi ihtimalle 5 gün uzaklıktadır. Pazartesi günleri, özellikle de sabahları, bu korkunç gerçekle yüzleşir, hayatımızdan nefret ederiz. Yaklaşık dört yıldır gazetecilik yaptığım Güçlü Anadolu Gazetesi’nde haftanın bir günü izin kullanıyoruz. O izin günümüz de mecburen cumartesi günü oluyor. Çünkü gazeteyi günlük çıkardığımız için pazar günleri çalışmak zorundayız. Pazar günleri çalışarak pazartesi günkünün gazetesini basmış oluyoruz. Cumartesi-pazar günleri tatil yapan insanların sendromu pazartesi sendromudur. Cumartesi çalışıp pazar günü tatil yapan kişilerin sendromu da aynı şekilde pazartesidir. Fakat benim gibi günlük basılan bir gazetede çalışan gazetecilerin pazartesi sendromu yoktur. Çünkü bizler pazar günleri çalışıyoruz. Haftanın ilk günü bizim için pazartesi değil, pazar günüdür. Dolayısıyla bizim sendromumuz pazar sendromudur. Haftanın altı günü çalışan bizlerin tatil günü cumartesi günüdür. Herkes pazar günü tatil yapar biz ise çalışırız. Sizin pazartesi günleri yaşadığınız duyguların benzerini biz gazeteciler pazar günleri yaşıyoruz. Pazar günleri sabah saatlerinde işe gelirken sokakların sessiz, insansız oluşuna dönüp anlam vermeye çalışıyoruz. Anlam veremediğimiz o durumu her pazar yaşadığımızı belirtmek istiyorum. Pazar günleri çalışmaya alıştık. Fakat alışamadığımız tek nokta şu oldu: herkes pazar günleri eşini dostunu ziyaret ederken, biz ise o gün çalıştığımız için o ziyaretlerden mahrum kalıyoruz. Çünkü herkesin ortak tatil günü pazar günü iken, bizim için bu gün bir sendroma dönmüş durumda.      

Editör: TE Bilisim