Bu hayale sahip olmayan yoktur sanırım. Ağır ağır ilerleyen toplu taşıma araçlarından bunalan bireylerin, istediği saat istediği yere gidebilmenin özgürlüğünü doyasıya yaşamak, yazın sıcağında aracın klimasını açıp terlemeden ulaşacağı yere varmak, kışın soğuğundan korunarak gitmek eminim herkesin hayalidir. Ancak her şeyi aşırı bir şekilde yaşan ülkemiz otomotiv sektöründe de aşırıları yaşıyor, yaşatıyor. Kasko, trafik sigortası, yüksek trafik cezaları, ÖTV, MTV, akaryakıt masrafları, park ücreti, otomobilin periyodik bakımı, araç muayene, aracın yıllar içerisinde değerinin düşmesine bir de araç alımında çekilen kredinin faizi eklenince insanın otomobil sahibi olmak için aklını yitirmesi gerekiyor. Dünyada en pahalı benzini kullanan ülkeler arasına giren Türkiye, olumsuz bir sıralama olduğunda hep ilk üçte yer alıyor! Toplum tarafından oluşturulan yargıya göre araç sahibi olmak bir lüks değil gereklilik haline geldi. Haliyle de herkes bir araç sahibi olma hayaliyle çalışıyor. Çalışıyor çalışıyor ve maaşını eline aldığı zaman hiç düşünmeden yarısını araç kredisine veriyor. Araç sahibi olmak için harcadığı parayı hayat standardını geliştirmek için harcasa daha mutlu olacağından haberi yok… “Herkesin arabası var benim de olsun. Onun aracı benimkinden daha üst model, kredim biter bitmez yenisini çekip modelini yükselteceğim.” diye geçip giden zaman… Bu şekilde devam ederseniz yaşlandığınızda çok lüks bir otomobile sahip olabilirsiniz ancak yaşamınızın yarısını boşa geçirmiş olacağınız gerçeğini unutmayın… Ben size otomobil sahibi olmayın demiyorum. Ben size, ihtiyacınız kadar olanını satın alın diyorum, ayağınızı yorganınıza göre uzatın diyorum. Her şeyin gösteriş üzerine kurulu olduğu günümüzde yaşamınızın çoğunu borç ödeyerek geçirmeyin diyorum. Tatile çıkın, kültür gezileri yapın, yeni yerleş keşfedin, bir çocuğu sevindirin… Dikkat edin; para kazanmaya başladığınızdan beri borç ödüyorsunuz. Bankaların cazip kredi fırsatları, toplumun baskısı hep sizi mal- mülk peşinde olmak için zorluyor. Bu durum diğer doğu toplumlarında da var. Batılı ülkelerde ev veya araba sahibi olmak gibi bir problem yok; çünkü gelecek kaygıları yok. Türkiye gibi doğu toplumlarında geleceğe karşı bir güvencesizlik ve öngörülemezlik olduğundan 18 yaşındaki bir genç bile geleceği için para biriktirmeye başlıyor. Siz yine de kışın açan kardelenler gibi aykırı olabilirsiniz. Şimdi karar verin; insanlara gösteriş olsun diye hep daha fazlasını istemek mi yoksa ihtiyacınız kadar olanını alıp kalanını hayatınızı güzel kılan detaylar için harcamak mı?

Editör: TE Bilisim