Orijinal bir Türk sanatı olarak geçmişten günümüze kadar gelen Sim Sırma Sanatı, Altınköy Açık Hava Müzesi'nde ziyaret edenlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. “Dival işi ve Maraş işi ” olarak adlandırılan sırma işlemeciliğini ilmek ilmek dokuyarak geleceğe taşıyan Sema Kayabaşı'yla keyifli bir söyleyişi gerçekleştirdik. Osmanlıdan günümüze kadar gelen  sim sırma sanatı unutulmaya yüz tutmuş sanatlar arasında yer alıyor. Selçuklular dönemine kadar uzanan, Kahramanmaraş'a özgü geleneksel el sanatı 'sim sırma', sanatçısı Sema Kayabaşı'yla birlikte gelecek nesillere aktarılmaya devam ediyor. Sim sırma sanatının zorluklarına ve inceliklerine değinen Kayabaşı, gazetemize açıklamalarda bulunarak şunları aktardı: ''Adım Sema Kayabaşı. 1980 Ankara doğumluyum.Liseden sonra Ankara Olgunlaşma'nın Mayıs ayındaki anneler günü etkinliğine katıldım. Katıldıktan sonra Eylül ayında oraya kayıt oldum.2 yıllık Ankara Olgunlaşma mezunuyum, 12 sene boyunca Olgunlaşma'da çalıştım.Şimdi 3 yıldır  Ulucanlar Ceza Evi Müzesi'nde atölyem var. Atölyemde geleneksel tekniklerle sim sanatını icra ediyorum.'' ''SİM SIRMA SANATINI YA ÇOK SEVERSİNİZ YA DA HİÇ SEVMEZSİNİZ!'' Sanatın yapılışına ve inceliklerine değinen Kayabaşı, ''Sim sırma, genelde halk arasında 'Maraş İşi' olarak bilinir. Yaygın eğitimlerde sim sırmanın diğer adı da 'Dival nakışıdır'. Teknoloji bizim işimizde hala yok. Her şeyi eski usul tekniklerle devam ettirmeye çalışıyoruz. Bütün aletlerde aslında bu iş için özeldir. İşlediğimiz aletin adı 'Cüldedir'. Simleri koyduğumuz aletin adıysa 'cağ'dır. Diğer nakışlardan farklı olarak ön hazırlığı çoktur. Sim sırma sanatı oldukça zahmetli bir sanattır aynı zamanda iddialıdır. Sim sırma sanatını ya çok seversiniz ya hiç sevmezsiniz iki uç nokta arasındadır. '' ifadelerini kullandı. ''SİM SIRMA SANATI KENDİNE ÖZGÜDÜR'' Bu sanatta kullanılan her şeyin kendine özgü olduğunu belirten sanatçı Sema Kayabaşı'' Sim Sırma işi kumaşın ön yüzünden yürütülen, arka yüzünden görünmeyen ,tek yüzlü bir işlemedir. Desenin altı özel olarak hazırlanan karton ile kabartılıp dört beş altı kat sim ile üzerinden atlatılarak kenarlarında mumlanan koton ip ile karşılıklı tutturularak işlenir. Aynı işlem simlerin yan yana dizilmesiyle uygulanır. Gerek işleme tekniği , gerekse araç ve gereçleri diğer nakış işlerinden faklıdır. Maraş işi işlemeler kumaş gerilerek , kasnak ve gergef de işlenir. Sim sırma ipiyse, özel bir simden üretilir. Eskiden altın inceltilip, istediğimiz şekle giren bir ham maddeydi. Günümüzde altın yapılamadığı için,altına eş değer simler daha kaliteli daha sağlam daha dayanıklıdır. Aynı zamanda maliyeti de daha ucuzdur. Bu işin yapımı çok zahmetli olduğu için işin kalitesini düşürürseniz ortaya çıkacak üründe güzel olmaz. O yüzden asla kaliteyi düşürmüyoruz.Kumaş konusunda da tülün üzerine de yapıyoruz, atlasa da yapıyoruz.Kumaş çeşitliliğimizde çoktur.Sık dokunuşlu bütün kumaşları kullanırız ama tercihimiz genelde el dokuması kumaşlardır çünkü o tarz kumaşlara daha çok yakışır.'' dedi. ''CUMHURBAŞKANLIĞI FORSUNDA DAHİ KULLANILIR'' Sim sırma, aklınıza gelebilecek her yerde kullanılır diyen sanatçı '' Salon takımları,yatak örtüleri, seccadeler,bindallar, abiyeler,gelinlikler, ayakkabılar, cüzdanlar, çantalar, kılıç kınları ,bayraklar  kısaca say say bitmez. Cumhurbaşkanlığı'nın forslarında dahi kullanılabilen bir sanattır.'' dedi.Sim sırma'da verdiğimiz şekiller hat sanatıyla da doğru orantılı. Özel çizimler de yapıyoruz.Eski desenleri stilize ederek yeni çalışmalar ve şekiller ortaya çıkarıyoruz.'' dedi. ''SİM SIRMA SANATINDA MAKİNE KENDİMİZİZ'' Sim sırma sanatının eğitimine de değinen Kayabaşı, ''Olgunlaşmaya gidince orada bütün branşları gördük. Zahmetli bir öğrenme süreci var. 2 elinizde 2 iğne ve 2 sim var bazen insan karıştırıyor. Öğrenme safhası neredeyse 1 ay sürüyor. Makine dikişi gibi düşünün altta iğne, üstte iğne , altta ip üstte ip var.Makineyi çalıştırdığınız zaman kumaş arasında bir düğüm oluşuyor.Aynı şeyi biz elimizde yapıyoruz.Burada makine biziz. Ayarı iyi yapmak lazım o yüzden göz teması, gözün öğrenmesi daha sonra beyniniz elinize hükmedemiyor. Önce gözlemleyerek ve bakarak öğrenmek önemli. Ortaya bir ürün çıkartabilmek için en az 6 ay çalışmak lazım. Bu sanatta el pratiği çok önemlidir. Nasıl ki sporcu her gün antrenmanını yapıyorsa bu işe gönül veren kişinin de her gün pratik yapması gerek. El sanatlarının çoğu için geçerlidir. Sim sırma sanatında yetiştirdiğim öğrencilerime yaklaşık olarak 1 senelik eğitim veriyorum.'' şeklinde konuştu. ''OSMANLI KADAR OLMASA DA HALA SİM SIRMA SANATINA BİR İLGİ VAR'' Son olarak sim sırma sanatının gelecek nesillere de aktarılmasını dileyen Sema Kayabaşı, '' Yapılan araştırmalarda ve kazılarda sim sırma sanatının insanlık tarihi kadar eski bir sanat olduğunu söyleyebilirim. Kutadgu Bilig'de adının geçtiğini biliyoruz. Osmanlıda bu iş için özel atölyeler kurulmuş, sanatı icra edenler daha çok erkekmiş.Kartonların hazırlanması,yıkanması güç isteyen bir iş olduğu için .Günümüzde Osmanlı kadar olmasa da hala sim sırma sanatına bir ilgi var'' diyerek konuşmasını noktalandırdı. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)