Aşık Veysel: ‘Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece’ der. İşte aslında böyle başlıyor eğitim hayatı. Önce anne baba başta olmak üzere ebeveynlerden alınan dersler. Gerek onları gözlemleriz. Gerekse bize nasihat verirler. Günümüzde bir çok anne çalıştığı için; çocuklar kreşe gidiyor mecburen. Her evin prens ve prenseslerini toplu bir ortama bırakıveriyoruz. Acımasızca, çaresizce, mecburen. Çocuğa da Bunu hissettirmek çok yanlış. Arkadaşlığı anlatmak çok önemli. Hayatla bağ kurmasının yolunu açmak. Dünyada hep kendi isteklerinin olamayacağını anlamak; farklı arzuları ve istekleri görebilmek. Ana okulu bir tık ileri deyim yerindeyse. Önce mecburiydi, sonra o iş de savsaklandı. Aslında okula hazırlık olduğu için önemli. Birden bire derslerle tanışmadan sınıfa alışmak. Sanat yeteneğinin keşfedilebilmesi önemli. Okul kavramını algılayabilmek ve ödev artı sorumluluk sahibi olmak. Belirli bir kıyafet ve düzen için ilk öğretiler. Kendi başına yemek ve tuvalet işlerini halledebilmek önemli. İlk okul ilk öğretmen. Okuma ve yazma öğrenmek. İnşallah büyüyünce okur ve yazar olur. Sınıf öğretmeni olabilmek çok zor ve çok özel olmalı. Bir subay, polis, hakim ya da savcı hanımı olmak için değil. Öğrenmeyi ve araştırmayı ve de çalıştırmayı sevdirmek önemli. Küme çalışmalarında ekip olmayı öğrenmeli. Ders dinlemeyi bilmek, soru sormanın inceliklerini görmek en önemlisi bilmekten ve keşfetmekten zevk almak. Orta okul yolun ortası. Liseye gidip ilim mi öğrenmeli yoksa bir meslek için yetişmeli. Sistemin içinde mi kalmalı, çalışma hayatına mı katılmalı. Ergenlik zor iş. Ne küçüğüm ne de büyük misali. Kim verecek ilk cinsel eğitimi. Çocukluk sona eriyor ama büyük olmaya daha vakit var. Eğer kendi bedensel gelişimimi sağlıklı anlayamazsam; kalırım yolda. Büyüklerimle konuşmayı, oturup kalkmayı velhasıl sosyal hayatı öğrenmeliyim. Lise mesleki ve ilmi olarak ayrılan bir ayrım. Hedefini belirlemek, genç olmak, hareketli olmak, için içine sığmaması kolay iş değil. Elini ayağını koyacağın yeri bilemezsin. En önemlisi aşk çalıverir kapını; duygularını bilemezsin. Adam olmak ipsiz sapsız olmama meselesi vardır. Ya kendini keşfetmenin yolunu bulmalısın veyahut kaybolup gitmemenin. Yol ayrımındasın; yol çizmek zorundasınız. Üniversite mesleğin başladığı yer. Fotokopilerle, rastgele çalışmalarla, ergen tripleriyle olmaz. Hakkını vereceksin ki, ter dökeceksin ki, emek sarf edeceksin ki ilim sahibi olasın. Karar almak zorundasın, kararlarının arkasında durmak zorundasın, kararlarının sonuçlarına katlanmak zorundasın. Başarı ve yenilgi karşısında aynı tavrı ve sabrı göstermelisin. Farkındalığın ve artıların topluma katkı sunmalı. Yerelden evrensele geçebilmek gerek. Hayata atılınca liseden veya fakülteden sonra mesleki eğitim ömür boyu. Dünya gelişiyor, teknoloji ilerliyor, ihtiaçlar çoğalıyor. Adapte olmak zorundasın. Uzmanlaştıkça, bilgin artıkça, gücün çoğaldıkça bileceksin ki daha çok yol almak zorundasın. Dünya işinin sonu da yok, zaferi ve yengisi de. Her sabah dünya yeniden kurulur. Bizden öncekiler vardı, bizden sonrakiler olacak. Yine mevsimler dönecek, Yine yapraklar düşecek Giden gençliğimiz Geri gelmeyecek. Yıldırım GÜRSES üstada rahmet olsun. Aslında gelip geçtiğimiz şu dünya alemin de insanlık sınavını vermek önemli. Öğrenmek ve öğretmek görevimiz. Farkındalığımızı, işin özü kendimizi bilmek. İnsanın hayrına ve kamil olma yoluna girmek önemli.                                  baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.

Editör: TE Bilisim