Muş Varto’da TEOG sınavına katılan ve 120 soruya doğru cevap vererek birinci olan Eda Beytaş, sınava hazırlık sürecini Güçlü Anadolu Gazetesi’ne anlattı. TEOG öğrencilerine önerilerde de bulunan Beytaş, öğrencilerin öncelikle kendilerine bir hedef belirlemeleri gerektiğini ifade etti. Velilerin TEOG sürecinde öğrencinin fikrini alması gerektiğini söyleyen Beytaş, “ Birinci olmam beni ilk başta baya heyecanlandırdı. Fakat çok mutluyum. Bu birincilik ailemi ve benim sevincimi arttırıyor. Özellikle ailemin gururlanması beni daha çok sevindiriyor. TEOG’a hazırlanırken öncelikle kendime bir hedef belirledim. Hedefim TEOG’da 120 sorudan 120 yapmaktı. Onun için okuldaki rehberli hocalarımla birlikte bir plan hazırladık. Belirli bir düzen içerisinde hem okulun kaynakları ile hem de kendi kaynaklarımla uygun şartlarda ders çalıştım. Her akşam konu tekrarı yaptım. Ders dışında günde 200 ile 300 arası soru çözdüm. Hafta sonu bu sayı 500’e çıkıyordu” şeklinde konuştu. “ÖNCELİKLE KARARLI OLAK GEREKİR” Doğu’da ders dışında yapılacak pek fazla bir aktivite bulunmadığını aktaran Beytaş, “ Onun için arkadaşlarıma ve aileme zaman ayırıyordum. Çalışmak için öncelikle öğrencinin başarısı gerekiyor. Onun kararlı olması gerekir. Fakat hiçbir şekilde tek başına olacak bir durum değildir. Çünkü ben bu sınav da başarılı olsam da olmasam da ailemin bana güvendiğini biliyordum. Durum böyle olunca ben de sınava heyecan yapmadan rahat bir şekilde girdim ve kazandım” dedi. “ÇABALADIKÇA BAŞARI KENDİLİĞİNDEN GELİR” TEOG’a hazırlanan öğrencilerin kısıtlı imkanlar dahilinde olsa çalışmadan vazgeçmemeleri gerektiğinin altını çizen Beytaş, “Öğrenciler bir yeri kazanmak istiyorlarsa o yol da çaba harcadıkları sürece her türlü kazanırlar. Sadece düzenli bir şekilde konu tekrarı yapmaları bile onları olumlu bir şekilde etkileyecektir. Benim için en iyi olan okulda okumak istiyorum. Ama bu zamana kadar ben ile ablam sürekli yurtta kaldık. Zorunlu olarak ailemizden ayrı yaşamak zorunda kaldık. Bundan sonra ailemizin yanımızda olmasını istiyoruz. Bu şekilde daha rahat edeceğimizi düşünüyorum. Bunu için kurum ve kuruluşlardan elbette ki destek bekliyoruz. Bu destek babama sağlanacak bir iş ve barınma imkanı şeklinde de olabilir. Çünkü ailemiz yanımızda olduğu zaman başarı oranımız daha da artacaktır” diye konuştu. “MİMAR OLMAK İSTİYORUM” Tam olarak üniversiteleri tanımadığını kaydeden Beytaş konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Çünkü şuana kadar hangi liselerin daha iyi olduğunu araştırdım. Hedefimde bir lise vardı onları araştırdım. Mimar olmak istiyorum. Benim hedefim mimarlık okumaktır. Tabi ki de ilerde diğer meslekleri tanıdıkça hedefim değişebilir. Bu alanda en iyi üniversite hangisi ise o üniversite de okumak istiyorum. Başarının imkan ile aşırı bir alakası olduğunu düşünmüyorum. İmkanı olan da başarılı olabiliyor, imkanı olmayan da. Her iki durumun avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Örneğin sosyal medyanın başarıyı olumsuz yönde etkilediğini düşünüyorum. Eğer bir sınava hazırlanıyorsam ve bunun için ders çalışmak istiyorsam eğlence aktivitelerimden ödün vermem gerekiyor. Öğrenciyi kadın veya erkek olarak ayırmamalıyız. Okuma yaşına gelen her öğrenci okuma hakkına sahiptir. Bu Türkiye’nin her bölgesinde aynıdır. Burada önemli olan öğrencinin fikrini alabilmektir. Öğrencilerin fikri alınmalıdır.” “BİR EVLADIN ANNE VE BABASINA YAŞATACAĞI EN GÜZEL DUYGUYU YAŞADIK” Varto’nun Dağcılar Köyü’nün Seyit Kamer mezrasında yaşadıklarını ifade eden Baba Nazım Beytaş ise Hayvancılık ile uğraştıklarını ve hayvancılıktan başka bir yan gelirinin bulunmadığını belirtti. Ailenin bütün gelir ve giderlerini sattıkları hayvanlardan karşıladıklarını vurgulayan Bektaş, “Kuzuları satarak giderlerimizi karşılıyoruz. Kızlarımın birinci olduğunu duyduğumda çok güzel bir duygu yaşadım. Bir evladın annesine ve babasına yaşatacağı en güzel duygu o duygudur. Ben bir baba olarak bu duyguyu iki yıl üst üste yaşadım. Ben kızlarımla gurur duyuyorum iyi ki varlar” açıklamasında bulundu. “ KIZLARIMA GEREKEN SEVGİ VE SAYGIYI GÖSTERDİM” Hiçbir zaman kız ve erkek diye çocuklarımı ayırmadığına dikkat çeken Beytaş şunları söyledi: “Kızlarımı her daim erkeklerden üstün görürüm. Kızlarıma gereken sevgiyi saygıyı sunuyorum ve onları seviyorum. Ben kızlarıma her zaman söylüyorum; istediğiniz mesleği seçmekte özgürsünüz. Fakat inceleyerek detaya inerek bunu yapın diyorum.” “YETKİLİLERİN VE HAYIRSEVERLERİN BU BAŞARIYA SAHİP ÇIKMASI GEREKİR” “Kızlarım ilkokula başladığından beri sıkıntı çekiyorlar. Köyde okul olmadığı için yatılı bölge okullarda okumak zorunda kaldılar. İlk defa köyden ayrıldıkları için, birçok sıkıntı ve sorun yaşadılar. İlk aylarda hep kendilerine eşlik ettik. Şimdi ise daha uzak yerleri kazandılar ve bizden daha çok uzaklaştılar. Biz anne ve baba olarak kızlarımızdan uzak yaşamak istemiyoruz. Artık onların yanında olmak istiyoruz. Tabi ki de bunu gerçekleştirecek maddi imkana sahip değiliz. Biz yetkililerden ve hayırsever insanlardan Eda ve Ezgi’nin başarısına sahip çıkmalarını istiyoruz. Anne, baba ve kızlarının bir aile ortamında yaşamaları için ev imkanını veya iş imkanını bize sunabilirler. Bu imkanı verecek olan hayırsever kurum ve kuruluşlara teşekkür ederiz.” “TEOG SÜRECİNDE ÇOCUĞA TELEFON VERİLMEMESİ GEREKİR” “Kızlarım zor koşullarda ve imkansızlıklar içerisinde okudular. Ama hiçbir zaman onlara okul birincisi olun baskısı yapmadım. Fakat kendilerine daha iyisini yapabilirsiniz dedim. Veliler kendi çocuklarına kesinlikle baskı yapmamalıdırlar. Baskı ve şiddet zoruyla hiçbir şekilde başarı gelmez. Çocuğun TEOG sürecinde eline telefon verilmemesi gerekir. Çocuk derse ve eğitime harcayacağı bütün zamanını telefonla geçiriyor. Bana göre telefon, öğrencinin ciddi derce de başarısını düşürüyor. “ Kadir Gürhan Onur Bingöl

Editör: TE Bilisim