Gözlükçüler ve Optisyenler Derneğinin oda olma girişimi sonuç verdi. Komisyondan geçen tasarı;  TBMM’DE görüşülecek. Gözlükçüler ve Optisyenlerin, meslek odası ile birliğinin teşkil edilmesi çalışmalarında önemli bir noktaya gelindi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunca kabul edilen tasarı TBMM’ye gönderildi. Birçok ilden dernek başkanları Ankara’ya gelerek gelişmeleri yakından takip ettiler. Gözlükçüler ve Optisyenler önceki gün Ankara’daki dernek binasında biraraya gelerek mesleki açıdan son derece önemli olan oda ve birlik kurulmasıyla ilgili çalışmaları takip ettiler.  Ankara’da konuyla ilgili çeşitli temaslarda bulunan  heyette Gaziantep Gözlükçüler ve Optisyenler Dernek Başkanı Mehmet Nuri Kahraman, Yönetim Kurulu üyesi Cuma Reyhan, dernek başkanları ve yönetim kurulu üyeleri hazır bulundular. Gözlükçüler ve Optisyenler Derneği’nden yapılan görüşmelerin ardından bir basın açıklaması yapılarak, komu oyu ve sektör temsilcilerini bilgilendirdi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi; ENGELLEMELERE DİKKAT ÇEKİLDİ ‘’Özellikle Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın özel ilgi ve himayelerine alındığı günden itibaren hız kazanan ve kamuoyunda ‘’Torba Kanun Tasarısı’’ olarak bilinen yasama çalışması içinde, 502 sıra sayılı Kanun Tasarısında 81 ve 82’nci maddeler olarak yer alan taslağımız, bugün TBMM Genel Kurulunda görüşülmekte ve kanunlaşma sırasını beklemektedir. Meclisin olağan çalışma düzeni içinde önümüzdeki günlerde kanunlaşması beklenen bu çalışmalar, son dönemde belirli sermaye grupları tarafından engellenmeye çalışılmaktadır. MAĞDURİYET SÖZ KONUSU DEĞİLDİR Meslek Odalarımızın ve Birliğimizin kurulmasını ön gören kanunun çıkarılması halinde, ‘’5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanun’da yasal teminat altına alınmış olan mesul müdürlüğün kalkacağı, bunun sonucunda başta zincirler olmak üzere mesul müdürler ile çalışan müesseselerin kapatılacağı’’ iddia edilmektedir. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan böyle bir iddianın her üç müesseseden ikisinin mesul müdürlük marifetiyle faaliyet gösterdiği gerçeği de göz önüne alındığında mümkün olmadığını bilmemek mümkün değildir. Gerek siyaset kurumunu ve gerekse gözlükçü/optisyen kamuoyunu, ‘’mağduriyetler doğacağı’’ yolundaki yanlış yönlendirme ile manipüle etmek isteyen bu çevrenin bu ifadeyi kullanma haklarının bulunmadığı açıktır. KOMİSYONDA KABUL EDİLDİ TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunca kabul edilen taslak metinde yer alan ‘’Optisyenlik mesleğinin mahiyetine ve gereklerine uygun olarak 25.01.1956 tarih 6643 sayılı Türk Eczacılar Birliği kanunu hükümleri kıyasen uygulanır.’’ şeklinde yapılan düzenlemenin, ‘’6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanuna kıyasen uygulanacağı’’ yönünde bir algı oluşturma gayreti içerisinde olan çevreler; bürokratlarımıza, siyasilerimize ve meslektaşlarımıza asılsız ve kirli bilgi servisi yapmaktadırlar. Optik ürünler pazarını geliştirip büyüttüklerini iddia eden aynı çevreler; göz hekimi reçetesi ile sadece optisyenlik müesseselerinde satılmasına müsaade edilen, ilaç ve tedavi kapsamında değerlendirilen ve geri ödeme kapsamında olan gözlükçülükle ilgili tıbbi malzemeleri, sadece ‘’moda malzemesi ve ticari emtia’’ olarak görmek istemektedirler. Bu haliyle, optisyenlik mesleğinin bir sağlık mesleği olduğundan da bihaberdirler. KONUNUN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDİYORUZ Aynı çevrelerin ‘’odaların hükümetler için muhalefet gibi çalıştıkları ve sorun yarattıkları’’ şeklindeki ifadeleri ise çok vahim bir yanlış yönlendirmeyi göz önüne sermektedir. Bu çevreler, istihdam ettikleri mesul müdürleri aynı yanlış yönlendirme ile belli adreslere servis etme gayreti içindedirler. Bu, kendilerinin son derece gülünç ve bir o kadar da bu topraklara ve mevzuata ne kadar yabancı olduklarının bir işaretidir. Şöyle ki, bu ifadeyi kullanan malum çevrelerin, 6643 sayılı Türk Eczacılar Birliği Kanununa kıyasen uygulanacak olan 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanuna eklenecek maddenin içeriğinden haberleri olmadığı veya maksatlı olarak yanlış bilgi servis ettikleri ortaya çıkmaktadır. Malum çevrelere bir ders mahiyetinde, anılan kanuni düzenlemelerde amaçları dışında faaliyet gösteren odaların ve Birliğin sorumlu organlarının görevlerine son verilme hak ve yetkisinin Hükümet adına Sağlık Bakanlığında ve adli yönden ise Cumhuriyet Başsavcılığında bulunduğunun anlatılması gerekli olmuştur. TÜM DETAYLAR DÜŞÜNÜLMÜŞTÜR Bu maddi ve hukuki gerekçelerin ötesinde, ‘’odaları ve birlikleri hükümetler adına sorun’’ olarak işaret eden bu çevrelerin, istihdam ettikleri mesul müdürleri üzerinden, özellikle yakın geçmişimizde milletçe yaşadığımız bir felaketin eşiğinden dönerken devletine ve iktidarına sahip çıkan sivil toplum örgütlerimizin nasıl bir sorumluluk üstlendiklerini takdir eden bir Hükümete ne kadar mesafeli ve yabancı olduklarını göstermesi açısından ibretliktir. Ülkemizdeki optisyen ve gözlükçü meslektaşlarımızın hak ve hukuklarını savunmak görevini samimiyetle üstlenen derneklerimiz tarafından bir an önce kanunlaşması ümit ve talep edilen tasarının Ek Maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen şekliyle ‘’Bu Kanuna tâbi meslek mensupları; mesleki faaliyetlerini geliştirip kolaylaştırmak, meslektaşlar arasında yardımlaşma ve işbirliğini temin etmek ve mesleki ahlâk ve disiplini tesis edip korumak üzere, kamu kurumu niteliğinde müstakil optisyen-gözlükçüler odaları ve Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği teşkil ederler.’’ denmektedir. MESLEKTAŞLARIMIZ DÜZENLEMEYİ DETSEKLİYOR Bu haliyle hiçbir meslektaşımızın bu amaç ve hedeflerle yola çıkan bir kanuni düzenlemeye karşı çıkması düşünülemezken, işverenleri tarafından aksi bir ifadeye zorlanan meslektaşlarımızın talebi gibi ifade edilen ve nihayetinde tasarının geri çekilmesi teşebbüslerine kadar varan talepler, tarafımızca samimi ve özgür iradeyi işaret eden ifadeler olarak görülmemektedir. Yine aynı çevrelerce Sağlık Bakanlığımızca ruhsatlandırılan ‘’optisyenlik müesseselerinin mesul müdürlerinin odaya kaydolmaya zorlanacakları, aksi durumda ruhsat iptali cihetine gidileceği, bu durumun kazanılmış hak kavramına aykırı olacağı’’na işaret edilmesi ise, tam bir hukuk bilgisizliğini göstermektedir. Birden ziyade yanlış ifade içeren bu yaklaşım bilgisizlikten değilse kötü niyetle izah edilecek bir durumdur. FARKLI ANLAMLAR ÇIKARTILIYOR Özel kanuna tabi bir mesleğin mensuplarının müstakil bir meslek odasına kayıt olma gerekliliği, o mesleği icra yeterliliği olan gerçek kişileri hedef alır. Odaya kaydolmanın, meslek mensupları dışında tüzel kişileri ilgilendiren bir yönü asla yoktur. Ayrıca ruhsatlandırma sürecine ilişkin yeni bir kanuni düzenleme geçmişte yapılmıştır. Bunun gibi, geçmişteki ruhsatlandırmaların geçerliliğinin korunması noktasında makul süreler verilerek yeni düzenlemeye uyma zorunluluğu getirilebilir. Kaldı ki, odalarımızın ve birliğimizin kurulmasını ön gören madde metni böyle bir hususu gerekli kılmamaktadır. Bu konuda muhalif mahfillerin mesleki mevzuatımızın geçmişine ve bu arada 3958 sayılı meslek Kanunumuzun, 5193 sayılı Kanun’a dönüştürülmesi aşaması ile bu kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin Geçici 1’nci maddesine bakmaları yerinde olacaktır. BÜYÜK BİR CAMİAYI İLGİLENDİRİYOR Aynı çevrelerin söylemleri içinde yer alan çok sayıda optisyen istihdam ettikleri söylemleri ise kendi dışlarında kalan ve temsilciliklerinden onur duyduğumuz 6200’ü aşkın optisyenlik müessesesini ve bu müesseselerde istihdam edilen optisyen ve gözlükçü meslektaşımızın varlığını gözden uzak tutmamalıdır. Ülkemize perakendeci olarak giren yaptığı sermaye girişleri sabit sermaye yatırımı olmaktan uzak olanların esasen kendileri dışında olan yerli ve geleneksel Optisyenlik müesseselerini küçük gören anılan müesseselerce yapılan istihdam ve vergi verme kabiliyetini adeta yok gösterme gayretleri, en hafif ifadeyle saygısızlıktır. Kendilerine yönelik bir kapatma veya negatif ayrımcılık gayreti olmamakla birlikte, yerli ve milli olma gayretlerini ‘’küçük olsun bizim olsun’’ sığlığı ile aşağılamak ve bunu yaparken AVM’ lerde ve büyük kentlerin prestijli noktalarında kar realizasyonu hesapları içinde olanların, Ülkemizin en ücra noktalarında halkımıza göz sağlığı alanında hizmet veren optisyenlik müesseselerinin sahip ve çalışanı meslektaşlarımızı aşağılar mahiyetteki beyanlarından dolayı bir özür borçlarının bulunduğu kabul edilmelidir. Ancak, aksine kendilerini açıkça uluslararası firmalar olarak işaret edenlerden böyle bir davranışı beklemek şu aşamada boş bir beklenti olarak görülmektedir. Siz değerli meslektaşlarımıza yönelik iş bu açıklamayı yapmak durumunda kalan ve aşağıda imzaları bulunan dernek ve kooperatif temsilcileri olarak; dün olduğu gibi bugün de, Sayın Başbakanımız Binali YILDIRIM’ın şahsi önerisi çerçevesinde hazırlanan ve dolayısıyla himayelerine alınan madde taslağını mesleğimizin geleceği açısından çok çok önemli görmekte; Meclis Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen TBMM Genel Kurulunda görüşülen 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 81 ve 82’nci maddelerinin Sayın Başbakanımızın iradesinin tartışılmasına ve önemsizleştirilmesine mahal vermeyecek şekilde kanunlaşmasını talep ve temenni etmekteyiz. (AYDIN AKYÜREK)      
Editör: TE Bilisim