Müzik bir iletişim, bir kendini gösterme, anlatma şekli. Diğer bir anlatımla insanlar ve toplumların sevinçleri, hüzünleri, hikâyeleri ve gönül gözlerinden akanlar. Teknoloji bir yandan insanlığın ilerlemesi için motor güç olurken diğer yandan toplumların belleğindeki binlerce yıllık kültürel birikimi yok ediyor. Tüm toplumlar, bu birikimleri kaybolmasın, gelecek kuşaklara aktarılabilsin diye çaba harcıyor. UNESCO da bu birikimi, "somut olmayan kültürel miras" olarak adlandırılıyor ve gelecek kuşaklar için korunması gereken kültür varlığı olarak tanımlanıyor. Bunları neden anlatım. Çünkü bugün size çok önemli bir kitaptan bahsedeceğim: “Müzik Neyi Anlatır”… Sidney Finkelstein, bu kitabında, ortaya çıkışından başlayarak müzik anlamını ve gelişmesini ele alıyor. Müziğin Avrupa ve Amerika'daki beş yüzyıllık gelişimini toplumcu-gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendiriyor. Kitap, müziğin kökenlerini, çeşitli toplumlarda ve çağlarda ortaya çıkan süreklilik ve kopuşları, büyük yapıtlar ışığında incelerken konuya tarihsel olarak yaklaşıyor. Yine de Müzik Neyi Anlatır, aslında alışılmış anlamda bir müzik tarihi kitabı değil Yazar, müziğin, yaratıldığı toplumsal ortamdan koparılarak ele alınamayacağını somut örneklerle tartışıyor. Finkelstein'a göre müzik, toplumsal gelişmenin en önemli parçası ve çağının toplumsal-düşünsel rengini en iyi yansıtan anlatım araçlarından biridir. Yazara göre gerçekçilik, müziğin özsel bir niteliği. Ünlü çevirmen Halim Spatar’ın çevirisiyle okura sunulan kitabın Çevirmenin Önsözünde şu ifadeler dikkat çekiyor: “Hiçbir sanat, geleceğin sanatı olamaz. İster karmaşık ister yalın biçimde olsun sanat, kendi çağını betimler. Kendi çağında ölmekte olan şeylere karşın, doğuş ve yükseliş halinde olanı, en canlı olanı yansıtan fikirleri bağrında taşıyorsa geleceğe ortam hazırlayabilir. İşte böyle bir sanat, kökünü tam da en çok insanın paylaştığı gerçek deneyimlerden ve sorunlardan aldığında en anlaşılabilir olan sanattır. Bu nedenle gerçekten büyük olup da kendi çağında anlaşılmamış besteci yoktur, olamaz da.” Çevirmen, bu iddiasının gerekçelerini önsözünde uzun uzun anlatıyor. Sizleri sıkmamak için buraya almadım. Ancak şu var ki Halim Spatar’ın da belirttiği gibi, “kendi çağından, çağındaki gerçeklikten, okur-seyirci-dinleyici kitlesinden kopan, bunlara ve çağındaki çatışmalara sırtını dönen sanatçı, istediği kadar sanatta ‘devrim’ yapma savında olsun, sanatın insan gerçeğine yabancılaşmasının örneği olmaktan öte gedemez.” Evet, eminim hepimiz müzik dinlemeyi seviyoruz. Ancak dinlerken ne dinlediğimizi anlamak istiyorsak araştırmak da zorundayız. İşte “Müzik Neyi Anlatır” bunun için bulunmaz kaftan…