Bir ailenin en önemli varlığı, hazinesi, geleceği, hayalleri, hiç şüphesiz çocuğundan başka bir şey değildir. Biz anne babalar için çok değerli olan varlığın geleceğe hazırlanması apayrı bir önem arz eder. Çocuk anne babanın dokunmaya kıyamadığı varlığın adıdır, lakin bu varlığın tek başına ayakta durmasını sağlamak, ona gelecek inşa etmek sanıldığı kadar kolay değil. Çocuğun geleceğe hazırlanması ailenin tek başına başarabileceği bir iş değil. Başka birçok aktör devreye girer, girmek zorundadır. İşte bu çok bilinmeyenli denklemde bir de yetki karmaşası yaşanır. Çocuğun geleceği ile ilgili yetki kimdedir? Hukuken aile tek yetkili gibi durur ama gerçekte durum böyle değildir. Çocuk sadece anne ve babasının değil, toplumun ortak geleceğidir. Toplum adına devlet çocuğun eğitiminden birinci sırada sorumludur ve bu sorumluluğu okullar marifetiyle yerine getirir. Bazen anne ve babaya rağmen çocuğu eğitmek okullara ve öğretmenlere düşer. Çocuğu anne ve baba kadar tanıyan, onun ilgi ve yeteneklerini keşfeden, ona göre yönlendirme yapan eğitimcilerin işi hiç de kolay değil. Eskiden velinin parolası öğretmene, okula, tam güven duygusuna dayanıyordu ve halk ağzıyla “Eti sizin, kemiği de sizin.”  diyerek çocuğu okula ve öğretmenlere emanet ederlerdi. Aile yapıları değişti, eğitime, öğretmene bakış, eskisi gibi değil artık. Bu durum hem aileyi hem de eğitimcileri kararsızlığa itiyor. Aile tam güvenmeye korkuyor, eğitimci ise risk almaktan, çocuğa şekil vermekten sakınıyor.  Üzerinde ürkeklik var acaba aile ne der endişesi aklının bir köşesinde hep duruyor. Şikayet mekanizmasının şirazeden çıkması da öğretmenlerin elini taşın altına sokmaktan alıkoyuyor. Çocuk evde her dediği olan, yoktan anlamayan, istekleri olmayınca maraza çıkaran, istediği olunca da kısa süreli mutluluk yaşayan ardından tekrar kronik mutsuzluğa bürünen bir moda giriyor. Anne babaların eğitemediği çocuğu okul da eğitemezse savunmasız kalan çocuk, kendi başına nasıl ayakta kalacak. 

Sevgili anneler ve babalar lütfen izin verin, biz öğretmenlere güvenin, çocukları geleceğe hazırlayalım. Hayat çocuğunuza sizin gibi davranmayacak, ne yazık ki acımayacak. Tabi ki çocukların okul hayatını takip edin, gözünüz hep üzerlerinde olsun ama bırakın çocuk yaşadığı sorunlarla baş etmeyi kendi öğrensin, hata yapsın faturasını ödesin, ders çıkarsın, büyüsün, olgunlaşsın. Öğretmeni çocuğu eleştirdi ya da bir arkadaşıyla tartıştı, sorun yaşadı diye adeta okulu basarcasına öfkeyle soluğu okulda alırsanız, velileri işin içine katıp küçücük bir çocuksu olayı devasa bir probleme dönüştürürseniz, en büyük kötülüğü yine kendi çocuğunuza yapmış olursunuz. Siz her zaman yanında olamayacağınıza göre izin verin çocuk problemlerini çözmeyi öğrensin. Çok mecbur kalmadıkça müdahale etmeyin. 

Doktoruna güvenmeyen hasta iyileşmez.  Öğretmenlerine ve okuluna güvenmeyen velinin çocuğu geleceğe hazır olmaz. Eğitimcilere güven, geleceğimizin güvencesidir. Haftaya görüşmek üzere esen kalın.

Editör: TE Bilisim