İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır mülteci çocuklarının durumlarını Gazetemiz Güçlü Anadolu’ya anlattı. İltica ve Göç Araştırma Merkezi olarak bir proje geliştirdiklerini söyleyen Çorabatır, mülteci çocuklarla kaynaşmak için müziği kullandıklarını ifade etti. Şu anda Türkiye’de 3 milyonun üzerinde mülteci olduğunu belirten Çorabatır, “Bunların büyük bir çoğunluğu Suriyelilerden oluşuyor. Suriyelilerin dışında 70 kadar ülkeden gelip uluslararası korumaya başvuran insanlar var. Bu insanların zorlukları var. Ve zorlukların bir kısmı da Türk toplumuyla, insanlarıyla, komşularıyla bunların arasında yer yer gerginlikler oluyor. Bu dünyanın birçok yerinde olabilecek bir şey. Burada bu insanların tabi çok kısa bir sürede Türkiye’den ayrılıp ülkelerine dönmeleri söz konusu değil. Avrupa kapılarının kapalı olduklarını kendileri de gördüler. Hem onlarda hem de Türk devletinde anlayış belirdi ki artık bir süre daha, belirsiz bir süre bu insanlarla birlikte yaşayacağız.” Şeklinde konuştu. “HÜKÜMETİN SARF ETTİĞİ MİLYON DOLARLAR YETMİYOR” Entegrasyon kendisini zorladığını kaydeden Çorabatır, “Hükümetin aldığı belli tedbirler var. Çalışma izinlerini düzenledi, sağlık hizmetleri veriliyor, eğitimde yeni düzenlemeler yapılıyor. Fakat tabi sivil toplum kuruluşları uluslararası kuruluşlar çaba sarfediyorlar. Hem bu insanların yaşam düzeylerini yükseltebilmek ve kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlamak, hem de Türk toplumuna her yönüyle sosyal düşünce ve ekonomik açıdan entegre olmaları, eğitim yoluyla entegre olmaları için çaba sarf ediliyor. Bütün paralar hükümetin sarf ettiği milyarlarca dolar yetmiyor” dedi. “SİVİL TOPLUMLARIN DA EL ATMASI GEREKİR” Hükümetle birlikte sivil toplumlarında mülteciler konusuna el atması gerektiğini vurgulayan Çorabatır, “Biz bu çerçeveden hareket ettik. Kaynaşmak için müziği kullandık. Özellikle son zamanlarda Şanlıurfa’da daha sonra İzmir’de bir takım tatsız olaylar da oldu. Bu müziği kullanarak bu çocukları Türk gençleriyle bir arada bir müzik yaparak kaynaştırmak istedik. İkinci amacımız da bu çocukların kendi çok güzel kültürleri var Arapça Suriye kültürleri var. Onun dışında biz şu mesajı vermek istiyoruz. Hem Türk kamuoyuna hem de batı dünya kamuoyuna bu insanlar aynı zamanda evrensel kültürün bir parçası. Sadece Arapça kendi dillerinde folklor şarkılarıyla kalmıyorlar Beethoven da söyleyebilirler, benzeri başka uluslararası şarkılar da söyleyebilirler. Projenin ilginç yanlarından birisi bence bu olacak” diye konuştu. “ÖĞRENCİLERİMİZİN ÇOĞU SURİYELİ” 35 öğrencilerinin olduğu ve bu öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun Suriyeli olduğunu belirten Çoabatır konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Kız erkek dengesini kurmaya çalıştık. Şu anda 14 kadar kızımız 21 de erkek öğrencimiz var. Bu arada da operadan 2 hocamız bu çocukları eğitiyorlarlar. Onlar da bu olaya o kadar gönül verdiler ki karşılıklı büyük bir elektriklenme oldu. İlk aşamadaki hedefimiz 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde Ankara’da bir konser yapmaktır. Buraya herkesi davet etmek istiyoruz. Son iki aydır çalışıyor bu çocuklar. Tahmin ettiğimizden çok hızlı ilerlediler. Çoğu sanayi de sitelerde çalışıyor. 15 yaşındalar ve sabah 8’den akşam 8’e çalışıyorlar, Türkçeleri çok yetersiz. Hafta sonları cumartesi ve pazar günleri 3’er saat burada çalışıyoruz. Yüzlerinden hissediyoruz kendilerinden geçiyorlar. Başka bir evrene sıçrıyorlar. Bu en önemli ve bizim fazla hesap etmediğimiz bir boyutuydu. Biz kamuoyu oluşturma projesi olarak düşünmüştük ama bir terapi haline dönüştü. Çok başarılılar, çok hızlı öğreniyorlar. Türkçe bilmese bile zar zor sözleri ezberleyip söylüyorlar. Hocalarımız tarafından nota bilgisi de veriliyor. Zaman zaman Türk gençleriyle birlikte prova yapıyorlar ve 20 Hazirandaki konseri Türk gençleri ile birlikte yapacaklar. Eğer sponsor bulursak, bu koroyu daha sonra Cenevre’ye Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Merkezi’ne bir konsere götürmek istiyoruz. Bütün dünyada bir farkındalık yaratmak için devam ettirmek istiyoruz.” “ONLARA ÖNCELİKLE TÜRKÇE SÖZLERİ ÖĞRETİYORUZ” Gençlerle birlikte sanat yaptıklarını ifade eden Ankara Devlet ve Opera Balesi Sanatçısı İnci Ayak ise şu şekilde konuştu: ”Farklı farklı yörelerimizden türkülerimiz var. Hazırlanma süreci şöyle: çoğunun Türkçesi çok iyi olmadığından önce sözleri oturtmaya çalışıyoruz. Türkçe eserlerde Türkçe sözleri onlara öğretmeye çalışıyoruz. Daha sonra müzik işin içine giriyor. Çok zevkli çok keyifli bir çalışma yapıyoruz. Çocuklar çok keyifle şarkı söylüyorlar. Birlikte bir sınıf arkadaşlarıyla birlikte oluyorlar. Birlikte sanat yapıyorlar, birlikte müzik yapıyorlar, birlikte drama yapıyorlar. Çok keyif aldıklarını düşünüyorum, çok mutlular. 20 Haziranda Dünya Mülteciler Günü’nde bir konser yapıyoruz. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapacağımız konsere hepinizi bekliyoruz.” Eren GÜVENDİK

Editör: TE Bilisim