Ülkemiz dünyada örneği bulunmayan bir rejim değişikliğiyle karşı karşıya olduğunu belirten MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denilerek yumuşatılmaya çalışılan bu rejim değişikliğinin amacının doğrudan "Tek Adam" yönetimi olduğunu söyledi. İktidarın, göreve geldiğinde parlamenter sistemdeki kuvvetler ayırımının yeterli olmadığı gerekçesiyle, sert kuvvetler ayrılığı prensibine dayanan ‘Başkanlık Sistemi’ni savunduğunu hatırlatan Atila Kaya, " Milliyetçiliği ayaklar altına almakla övünenlerin, kendi ideolojileri ve çıkarları doğrultusunda yeni bir rejim inşa etmelerine "evet" demeyeceğiz." dedi. Daha önce parti genel başkan yardımcılığı görevini bırakan ve anayasa değişikliği oylamasında 'hayır' oyu vereceğini açıklayan MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya'nın yaptığı yazılı açıklaması şöyle: TÜRKİYE REJİM DAYATMASI İLE KARŞI KARŞIYADIR "Ülkemiz içeride PKK, FETÖ ve DEAŞ terör örgütlerinden kaynaklı devasa sorunlarla boğuşmaktadır. Aynı şekilde ülkemiz dışarda da Ortadoğu’daki etnik ve mezhepsel yangının etkisi altına girmektedir. Bunlarla birlikte ekonomimiz büyük bir krizle karşı karşıyadır. Yapılması gereken Türk devletinin bu ağır sorunlara sürüklenmesine sebep olan politikaları sorgulamaktır. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu dönemde, dünyanın mazlum milletlerine emsal olan ve dünyadaki bağımsızlık hareketlerini cesaretlendiren bir devlet iken, şu anda üçüncü dünya ülkelerinin bile tartıştığı bir rejim dayatmasıyla karşı karşıyadır. YARGININ TARAF OLDUĞU HANGİ DEVLET AYAKTA KALABİLMİŞTİR ? Dünyada parlamenter sistemden vazgeçip başkanlık sistemine geçen sınırlı sayıda birkaç ülke vardır. Bunlar da ancak ekonomik ve sosyal olarak geri kalmış ülkeler arasındadır. Sözü edilen ülkelerde bir süre sonra rejimin diktatörlüğe dönüştüğü görülmüştür. Yapılan anayasa değişikliğinin bir büyük tehlikesi de Cumhurbaşkanının “Partili” olmasıdır. Partili demek, aynı zamanda “Taraf” demektir. "Partili Cumhurbaşkanı" taraf olacağına göre, O'nun kontrolüne girecek olan Yargı da taraf olacaktır. Yargının taraf olduğu hangi yönetim biçimi adil olabilmiş, hangi devlet ayakta kalabilmiştir? TEHLİKEYE DİKKAT ÇEKMEK MECBURİYETTİR Rejimlerin adı veya niteliği ne olursa olsun, adaletin olmadığı veya taraf olduğu bir rejimi sözde istikrar adına hoş görmek Türk milliyetçilerinin işi değildir. Adalet üzerinde telafisi mümkün olmayan yaralar açacak bu tehlikeye dikkat çekmek bizler için bir mecburiyet ve mesuliyettir. Denetlenemeyen ve mukadderatı "Tek Adamın" iki dudağının arasına hapsedilen bir Türkiye'de, zaten var olan toplumsal gerilim daha da pekişecek, ülkemizi ateşe atılmış bölge ülkelerinin akıbetine sürükleyecektir. MİLLİYETÇİLİĞİ AYAKLAR ALTINA ALANLARA 'EVET' DEMEYECEĞİZ Ülkemiz büyük tehlikelerle boğuşurken, adeta 'yangından ilk kurtarılacak eşya' gibi, öncelikli olarak partili cumhurbaşkanlığının mutlak çözüm olarak sunulmasını kabullenmiyoruz. Cumhurbaşkanın hem parti rozeti takıp, hem de yargı, yürütme ve güvenlik bürokrasisi üzerinde sınırsız bir yetkiye sahip olması, fiili durumu hukukî hale getirelim derken, demokrasiyi fiilen ortadan kaldırmakla eşdeğerdir. "Kaş yapayım derken göz çıkartmak" tam da böyle durumlar için söylenmiştir. Bizler, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış Türk Milliyetçileri olan Atila Kaya, İrfan Özcan, Müsavat Dervişoğlu, Alişan Satılmış, Suat Başaran, Azmi Karamahmutoğlu, Ulvi Batu, Mustafa Hakan Ünser, Servet Avcı, Harun Öztürk, milliyetçiliği ayaklar altına almakla övünenlerin, kendi ideolojileri ve çıkarları doğrultusunda yeni bir rejim inşa etmelerine "evet" demeyeceğiz. Bizim milliyetçilik anlayışımız ‘Millet Egemenliği’nin tek adam iktidarına indirgenmesine izin vermez." Serkan DEMİRTAŞ

Editör: TE Bilisim