Mezun olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu. Haziran ayıyla birlikte binlerce genç üniversiteden mezun oldu. Öğrenciler okudukları okullardan mezun olmak için çok yoğun bir çaba ve emek sarf ediyorlar. Okumak için yapılan masraflar, harcanan paralar mezun olunca bir karşılık olarak bekleniyor. Ama ne oluyor? Türkiye’de binlerce genç mezun olduktan sonra işsizlik gibi bir gerçekle anında yüzleşiyorlar. Bu sefer mezun olmasam da bir şey değişmiş olmuyor diye düşünmeye başlıyorlar. Bu düşüncelerinde de sonuna kadar haklılar. İşsizlik şu anda gençlerden yaş almış insanlara kadar herkesin en büyük problemi. Başvurular reddediliyor, yetenekler yetersiz bulunuyor, teklif edilen maaşlar beklentileri karşılamıyor. Bu da devamında bunalımlı bir toplum yaratıyor. Geçim sıkıntısı çekmek, geçinememek birçok insanın hayat enerjisini, umudunu alıp götürüyor. Yaşadığımız ekonomik buhran toplumda büyük bir gerginliğe yol açıyor. Sokaktan eve bu gerginlik her alanda hissediliyor. Hayat pahalılığı evden çıktığımız an yüzümüze vuruyor. Bu pahalılık her yerde geçerli. Markette, cafelerde, alışveriş merkezlerinde, faturalarda, gezmede ve eğlencede. Kimsenin artık kendisi için bir şey yapası gelmiyor. Azla yetinmeyi bu dönem bize çok güzel öğretiyor. Şu sıralar sosyal medyada gündem olan bir konu var. Devlet tarafından öğrencilere verilen kredilerin silinmesi. Devletten bu borçların silinmesi isteniyor. KYK borçları mezun olduktan 2 yıl sonra ödenmeye başlıyor. Eğer iş bulamadıysanız borcunuzu ödemeyi bir süre daha uzatabiliyorsunuz. Sosyal medyada bu borçların silinmesi talep ediliyor. Çünkü mezun olan birçok insan iş bulamıyor. İşverenler, başvuran adaylardan mutlaka tecrübe istiyor. Yeni mezun olan bir gence, kimse bir şans vermezse nereden bulacaksınız tecrübeli elemanı? İşverenler, en az maaşa en çok tecrübeyi bekleyerek bir muhtaçlar ordusu yaratıyor. Hakkını arayan da kapının önüne konuluyor. Senin reddettiğin bu işi dışarıda yapmak için bekleyen birçok insan var deniliyor. Böyle olunca da insanlar verilen teklifi kabul etmek zorunda kalıyor. Yani kendi kendimizi aza mecbur ediyoruz. Aslında hepimiz bize layık görülen ama hak etmediğimiz bu koşulları kabul etmesek karşı taraf da bize bu tehditleri savuramaz. Bu nedenle toplum olarak önce kendi kıymetimizi bilmeliyiz...

Editör: TE Bilisim