İş dünyası olsun sanat dünyası olsun bizde her yerde: Mafya, kartel, mobbing, hizipçilik var. Bunu ortadan kaldıramazsak hiçbir gelişme kaydedemeyiz. Mafya deyince aklımıza silahlı adamlar yani çete geliyor. Baba (Godfather) filmini iyi beklettiler bize. Kartel olarak da iş dünyası ve işletmeler arasında bir anlaşma söz konusu. Mobbing de bildiğiniz gibi işyerinde kişiye uygulanan baskıdır. Bıktırma ve yıldırma. Hizipçilik ise bir grubun içerisinde grup oluşturmak. Siyasi alanda en büyük hizipçi Deniz Baykal. Şu hastalığında bile hala milletvekili. İş dünyasında yeni bir firma kurarsınız, geliştirmek istersiniz, önüñüze engelleri çıkartmaya başlarlar. Torku örneğini verelim. Yıllarca iki ayrı rakip gibi görünen bisküvi ve çikolata firması vardır. Hatta birini laikler öbürünü dindarlar ısrarla yerler. Torku doğrudan satış mağazası açmak zorunda kaldı. Daha öncede Karaman bisküvi merkezi olarak seçilmiş ama onun işini bitirmişlerdi. Coca Cola ve Pepsi Cola farklı bir içecek cinsinin ülkede gelişmesine bile izin vermediler. Ülkede algı operasyonu yaptılar. Reklam veren olarak coca cola ramazan sofralarını bile ihmal etmedi. Yerli otomotiv için cumhurbaşkanı nezdinde devlet hareket başlattı. 5' li konsorsiyum ancak kurtulabildi ve başına Türk ceo atanabildi.  Başkan bizzat kendisi süreçle ilgileniyor. Ceo hala odak merkezi olamadı. Dünyanın en büyük karteli olan ilaç sanayi; yerli ilacın adına bile karşı ama devlet dışardaki bilim adamlarımızla işbirliğine başladı bile. Silah sanayinde 2.5 yıl içinde 12 mühendis öldüğü için Davos'da Öne Minute demek zorunda kaldık. Bugün çok şükür yerli üretim savunma sanayi dört nala gidiyor. Nuri Demirağ' ın ürettiği yolcu uçaklarını adeta yok etmiştik zamanında. İnsana gelince Yıllarca yurt dışından gelen insanlar ön plandaydı. 1933 üniversite reformu ile tüm hocalarımızın defterini dürüp, Almanlara önem verdik. 1945 ABD antlaşmasıyla her yer amerikalıların kontrolüne girdi. Eğitim fulbright bursuyla onlara göre modellendi. Hikmet Uluğbay hazine bakanı olup, bakanlık da yankilerle karşılaşınca çenesine mermiyi dayadı. 2001 büyülük çöküş sonrası alternatif olarak model geliştirdik. Kemal Unakıtan, Ali Babacan vb. İsimler ekonomiye yeniden can suyu verdiler. Sonra başta fetö ve benzer yapılanmalar ülkenin içine mayın döşediler. Mafya misali kendilerinden olmayanı yok ettiler. NT kitap kırtasiye gibi kartel oluşturdular. Herkes kırtasiyesini onlardan almak zorunda kaldı. Adliye, askeriye başta kendilerinden olmayana kara çaldılar. Yerle yeksan ettiler. Mobbing kavramını çok iyi uyguladılar. Akparti içinde yer alanlara gelince Hizipçiliği çok iyi uyguladılar. İş dünyasında, liderin etrafında, bürokraside, kültür ve sanat dünyasında en önemlisi medyada kraldan çok kralcı kendi ekiplerini kurdular. Kültür iktidarı diye bir kavram çıkartıp, paraların kendilerine akmasını sağladılar. Ama başta çıkarttıkları gazeteler ve televizyonlar ellerinde patladı. Pelikancılar vb. Zırvalar farklı seslere imkan bile tanımadı. Velhasıl bugün ülkede kralcılar arasında bir post ve mal kavgası vardır. Suni bir gündemle ülkeyi oyalamaktadırlar. Sonunda cumhurbaşkanı ben ve sözüm dışında kimseye itibar etmeyin demek zorunda kaldı. Dolara gelince... Mennan usta diyor ki 10 milyon dolarlık makinayı burada 1 milyon dolara üretirsen, paran cebinde kalır sende kazanırsın ülkende. Üretmesi yerini tüketme alırsa, suyunu bile coca cola satarsa, her yıl akıllı telefon alınırsa dolar daha çok artar.