Lozan’a götüren gelişmeler Birinci Dünya Savaşı ile başladı. 1918 yılı sonlarına doğru ittifak devletlerinin I. Dünya Savaşı’nı kazanma umutları kalmamıştı. Osmanlı devleti ile müttefikleri Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan Eylül 1918 de savaşı sürdüremeyeceklerini anlamışlardı. Önce Bulgaristan 29 Eylül’de ateşkes antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildi. Bunu Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı devletinin ateşkes için ABD başkanı Woodrow Wilson’un yayınladığı Wilson ilkelerine başvuruları izledi. Yenilgisi kabul eden bu devletler Wilson’un 8 Ocak 1918 yılında çıkardığı 14 maddelik barış programı çerçevesinde bir anlaşma yapmak istiyorlardı. Ama İngiltere ve Fransa buna karşı çıkınca ABD’de bunlara uyarak daha sert bir tutum takındı. ABD, Almanya ve Avusturya-Macaristan ile anlaşma devletlerinin istekleri doğrultusunda barış görüşmelerini başlatırken Osmanlı devletinin başvurusuna yanıt bile vermedi. Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı. İngiltere Mondros Mütarekesi’nin ardından I. Dünya Savaşı'nda Arap Yarımadası, Suriye ve Irak'ta savaşın bütün yükünü çektiği iddiası ile Güneydoğu Anadolu'yu işgal etti. Başbakan Lloyd George, İngiltere'nin Çukurova ve Güneydoğu Anadolu'yu işgalini, I. Dünya Savaşı’nda askerî başarılarının bir sonucu olarak görüyordu. Fransa ise bu bölge ile geçmişte tarihî bağları bulunduğu ve gizli Sykes Picot Antlaşması’nda Çukurova ve Güneydoğu Anadolu'nun kendilerine ayrıldığı gerekçesiyle bölgeyi işgal etmişti. Fransa, Osmanlı Devleti’nde karşı çıkılamayacak hakları olduğunu, tarihi antlaşmalara dayanan haklarının Suriye, Filistin, Lübnan ve Çukurova’yı içine aldığını belirtmekteydi. Bütün bunların yanı sıra her iki devlet bölgedeki işgallerine sebep olarak Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesini gösteriyordu. İtilaf Devletleri, başkentini işgal ettikleri Osmanlı İmparatorluğu’nun Padişahına çok ağır koşullar içeren Sevr Barış Antlaşması’nı 10 Ağustos 1920’de kabul ettirdiler. İttifak devletleri ile yapılan cezalandırıcı ve bölücü antlaşmalar yürürlüğe girerken, Mustafa Kemal’in önderliğinde birleşen Türk Ulusu Sevr Antlaşması’nı kabul etmemiş, bunun için çok güç koşullarda Türk Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış ve zaferle sonuçlandırmıştı. İşte Lozan Barış Antlaşması, Kurtuluş Savaşı sonunda genç Türkiye Devleti’nin İtilaf Devletleri karşısında galip devlet sıfatı ile oturduğu ve onlara Kurtuluş Savaşı’mızın siyasi hedefini tanımlayan Misakı Millî koşullarını kabul ettridiği barış antlaşmasıdır. Kurtluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanan muharebelerinden biri Batı Cehhesinde, İtilaf Devletleri’nin üzerimize gönderdiği Yunan ordusuna karşı kazanıldı. Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) ve Başkomutan Meydan Muharebesi (30 Ağustos 1922) Yunan ordusunun imhası ile sonuçlandı. 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması ile çatışmlara son verilmiştir.  Sıra kalıcı barış antlaşmasına gelince İtilaf Devletleri, 28 Ekim 1922’de hem Osmanlı Hükûmeti’ne hem de TBMM Hükûmeti’ne davet mektubu göndermişt. Maksatları iki otorite arasındaki çekişmeden faydalanmaktı. TBMM’nin 1 Kasım 1922 tarih ve 307 sayılı kararı ile Saltanat kaldırıldı. Aynı gün TBMM’nin Genel Kurulu’nda kabul edilen 308 sayılı kararına göre; “Misak-ı Millî sınırları içerisinde TBMM hükûmetinden başka hiçbir hükûmet tanınamaz” ifadesi ile Saltanat ve Halifelik ayrılmış, Saltanat kaldırılmış, Halifelik Osmanlı Hanedanı’na bırakılmıştır. Böylece Lozan’a sadece TBMM Hükûmeti temsilcileri katılabilmiştir. Lozan Heyeti Lozan’a harket etmeden önce Rauf Orbay Hükûmeti 14 maddelik bir talimat vermişti.  Bu talimatın esası Kurtuluş Savaşı’nın siyasi hedefini tanımlayan Misakı Millî (Ulusal Ant) Belgesi’ne dayanıyordu.  Misakı Millî’ye esas olan ana fikir ise Türklerin çoğunlukla yaşadığı topraklardan oluşan tam bağımsız bir devletti. Türk olmayan unsurlar dışarıda bırakılabilirdi, fakat Batı Trakya, Musul gibi Türklerin çoğunlukta olduğu bölgeler sınırlarımız içinde kalmalıydı. Misakı Millî ulusal sınırları çizmekle kalmıyor, bu sınırlar içerisinde tam bağımsızlığı da öngörüyordu. Heyete verilen talimatta Lozan Heyeti’ne iki konuda karşı taraf ısrar ederse görüşmeleri kesip Ankata’ya dönme yetkisi verilmişti.

  1. Ermeni yurdu söz konusu olamaz. Olursa müzakereler kesilir.
  2. Kapitülasyonlar kabul edilemez.
Lozan’da iki temel talebimiz (Ermenistan ve kapitülasyonlar) karşı tarafa kabul ettirilmiş, buna karşılık daha sonra geri alınacak olan bazı tavizler verilmiştir.  Bu bakımdan Lozan siyasi bir zaferdir: -Yeni Türkiye Devleti, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndaki düşmanlarımız tarafından hukuken tanınmış, tam bağımsızlığımız teyit edilmiştir. - Sevr Antlaşması tarihe gömülmüştür. - Lozan Antlaşması’nın TBMM tarafından onaylanmasından sonra işgal kuvvetleri İstanbul ve Boğazlardan çekilmişlerdir. - O yıllık (1912-1922) savaş hukuken sona ermiş, seferberlik kaldırılmıştır. I. Dünya Savaşı, diğer müttefiklerimiz için 1918’de mağlup olarak sona ermiş, fakat Türkiye için 1923’te galibiyetle bitmiştir. -Lozan I. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmalar içerisinde 96 yılıdır geçerli olan tek antlaşmadır. - 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı Lozan’ın sağladığı barış ortamında gerçekleşmiştir.
  • Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukukta tescil edildiği, Türkiye Devleti’nin tapu senedidir.