Hükümet bir yandan terör örgütleri ile mücadele ederken, bir yandan da ekonomideki kötü gidişi durdurmaya çalışıyor. Türkiye'de yaşanan olayların sadece terörle sınırlı olmadığını, ekonomik ve küresel dengelerle bağlantılı olduğunu belirten CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, gazetemiz Güçlü Anadolu'ya konuştu. Türkiye'nin son yıllarda küresel güçlerin istihbarat örgütlerinin çalışma alanı haline geldiğini ifade eden CHP'nin ekonomist Milletvekili Bülent Kuşoğlu, " Bu olaylar basit terör eylemleri değildir. Bu safhada Türkiye ekonomisinin geleceği tehlike altındadır" sözleri ile uyarıda bulundu. MALESEF ÜLKEMİZ İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN SAVAŞ ALANINA DÖNÜŞTÜ Yaşanan terör olaylarının sistematik ve çok planlı yapılan eylemler olduğunun altını çizen Bülent Kuşoğlu şöyle konuştu: " Türkiye'nin geldiği nokta sadece terör ögütlerinin değil, bu örgütlerin arkasında bulunan küresel güçlerin istihbarat örgütlerinin mücadelesine sahne olan bir ülke haline geldik. Türkiye'deki PKK, IŞİD, YPG gibi terör örgütlerinden bahsetmiyoruz. Arkalarında küresel güçlerin olduğu, istihbarat örgütleriyle mücadeleden bahsediyorum. Malesef ülkemiz bu istihbarat örgütlerinin savaş alanına dönüşmüştür " diye konuştu. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GELECEĞİ DE TEHLİKE ALTINDA Terör olaylarının ekonomik dengeleri de kapsadığını vurgulayan Kuşoğlu, " Geldiğimiz nokta Türkiye ekonomisi için de çok tehlikeli bir durum arzetmektedir. Terör kısıtlıdır ve bir şekilde bunları önleyebilirsiniz. Bu terör örgütlerini istihbaratlar kullanıyorsa bilgi de alamazsınız. Çok büyük sıkıntılar yaratır ki malesef biz o aşamaya geldik. Gelişmeler ülkeyi çok büyük bir belanın içinde olduğunu gösteriyor. Ekonomisiyle, toplumuyla...Toplum içinde insanları bir birine düşüren şeylerdir. Çok planlı yapılan eylemlerdir. Bu olaylar basit terör eylemleri değildir. Bu safhada Türkiye ekonomisinin geleceği tehlike altındadır" sözleri ile uyarıda bulundu. TÜRKİYE EKONOMİSİ 2008'DEN SONRA DÜŞÜŞE GEÇTİ Türkiye ekonomisinin 2008'den sonra düşüşe geçtiğini belirten Kuşoğlu, " Önümüzdeki süreçte de bu terör eylemlerinin daha da artacağını düşünüyorum. Ekonomi sadece finansal göstergelerle ele almak, analiz etmek çıkar yol değildir. Küresel güçlerin savaş alanına dönen bir Türkiye'de ekonomiden bahsetmek biraz zor olacak. Türkiye ekonomisi son yıllarda ki özellikle 2008'den sonra bir düşüşe geçti. 2008'lere kadar daha iyiydi. O günlerde batı ve çevremizle ilişkilerimiz çok daha iyiydi. Ancak o yıldan sonra ekonomiyi iyi yönetemedik" şeklinde konuştu. TÜRKİYE'NİN BLOK DEĞİŞİMİNE MÜSADE ETMEZLER Ülkeyi yönetenlerin batı bloğundan, doğu bloğuna geçebiliriz algısı yarattıklarını ve bu algının küresel güçler tarafından değiştirilmesine müsade edilmeyeceğine dikkat çeken Kuşoğlu, "Yapılan önemli hatalar var. Ama bugün küresel güçlerin oyun alanı haline gelmemizin sebebi, bizim batı blokundan çıkıp, doğu blokuna geçeceğiz diye ikide bir Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve iktidara yakın yazar çizer ve basın kuruluşları bunları dile getiriyorlar. Bu uluslararası dengeleri değiştirmek anlamına gelir. Türkiye dünyada çok önemli bir oyuncudur. Bu blokun değiştirilmesine küresel güçler asla izin vermezler. Zaten bu dönem mümkün değil. Savunma sanayinizi, yaşantınızı, ekonominizi yani spora kadar ler türlü faliyetinizi, zihniyetinizi değiştireceksiniz. Ama bu mümkün değil. Bunu yapmaya kalkarsanız bunun bize maliyeti çok ağır olur. Diyorlar ki, " İncirliği kapatacağız" diyorlar ama kapatamazsın. Çünkü sen yılların NATO üyesisin. Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu üyesisin ve bunları silemezsin" sözleri ile hükümeti eleştirdi. TÜRKİYE'NİN BÜNYESİ DİKTATÖRYAL YAPILARI KABUL ETMEZ Türkiye'nin bünyesinin ortadoğu coğrafyasında olduğu gibi diktatöryal yapıları taşıyamayacağını belirten Kuşoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: " Burda sorun Türkiye'nin demokrasiden, temel hak ve hürriyetlerden, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi bir çok konuda çok kötü bir noktaya gelmemizle ilişkilidir. Ortadoğu coğrafyasına baktığımızda diktatöryal yönetimler ve yapıları görürsünüz. Türkiye az çok demokrasi ile idare ediliyor? Bunun için bazıları Putin vari güçlü bir adam olsun, Türkiye'yi istikrarlı bir şekilde yönetsin diye düşünüyorlar. Ama böyle bir şey Türkiye için söz konusu olmaz. Türkiye demokratik olmak zorunda. Hem demografik yapısı gereği, hem de uluslararası blokta batıda yer alması ve toplumun demokrasiyi benimsediği için biz Ortadoğu ülkesi olamayız. Türkiye'nin bünyesi Saddam, Esad, Mübarek gibi diktatöryal yapıyı kabul etmez. Toplumumuzda bu yapıya yatkın bir kesim olabilir ama devlet olarak yatkın değiliz. Ayrıca uluslararası dengeler de buna müsade etmez" sözleri ile tepkisini dile getirdi. DEVLET VE KURUMLARI DEVRE DIŞI KALDI Türkiye'nin normalleşmesi için çözüm önerilerini de sıralayan Kuşoğlu, " Çözüm önerim ise, halkımız, seçmenimiz seçme yetkisini kullansınlar ülke yönetimine el koysunlar. Yani seçmen yetkisini kullanmalı. Ülkeyi AKP iktitarı, meclis çoğunluğu yönetmiyor. Ülkeyi saray yönetiyor. Sorunda buradan kaynaklanıyor. Özetle devlet kurumları ve devlet devre dışı kaldı. Böyle bir yönetim olamaz. Ekonomik boyuk güven ve iyi bir yatırım ortamı oluştuktan sonra makul bir seviyeye geldikten sonra değişim başlar. Burada en önemli şey hukukun üstünlüğüdür. TÜRKİYE FİNANSLA İDARE EDEMEZ ÜRETMEK ZORUNDA Türkiye'nin hangi sektörlerde büyüyeceğimizi, hangi bölgelere yatırım yapacağımızı çok iyi tespit etmemiz lazım. Türkiye her alanda aynı teşvikle büyemez. Dünyada rekabet edeceğimiz belli sektörlerin rekabete açık olması gerekir. Dünya finans ekonomisine döndü. Bunu ABD'de bazı gruplar yapıyor ve onlar içerisinde de mücadele var. Ama Türkiye finansla idare edemez. Üretmek zorundayız. Örneğin bugün 57,5 faiz vergileri koyduk içeri. Biz de epey para ödüyoruz. Bizim de hakkımızı, hukukumuzu yiyorlar. Onun için bizim çıkış yolumuz üretmekten geçer. 10 SENE SONRA DEVLET EMEKLİ MAAŞLARINI ÖDEYEMEZ DURUMA GELEBİLİR Bizim istihdam verilerine bakın, milli gelirdeki büyüme ile hiç paralel değil. İşsizlik yine aynı şekilde devam ediyor. Milli gelir düşüyor yine aynı şekilde devam ediyor. Büyümemizi istihdama ve üretime odaklayamadık. Dolayısı ile sıkıntılarımız var. Geçek anlamda kamuda tahsilat yapılamıyor. Beyana dayanan vergiyi alamıyoruz. Bütçemizin ancak yüzde 5'i beyana dayanıyor. Böyle devam ederse prim de toplayamayacağız, 10 sene sonra devlet emekli maaşlarını ödeyemez duruma gelebilir. Bir ekonomist olarak doların ucunu ben malesef göremiyorum. Başkanlık sistemine geçmenin ne faydası var ? Türkiye bir Esad yaratırsa batıdan dışlanır, çok büyük olaylar olur ve ülke çöker. Bölünmenin de ötesinde büyük bir sıkıntı yaratır" sözleri ile uyarıda bulundu. İŞSİZLİK FONU İSTİHDAMI ARTIRMAK İÇİN KULLANILMALI İşsizlik fonunun önemine de değinen Kuşoğlu konuşmasını şöyle bitirdi: " Bu fonda sıkıntı çok. Hükümetin gözü bu fonda. Aslında o fon Türkiye'nin güvencesi olan bir birikim. Bu fonda biriken para aynı zamanda derecelendirme kuruluşlarına bir teminat olarak gösteriliyor. O fonun amaçları dışında kullanılması ise Türkiye'ye çok büyük zarar verir. Ama bazı yasal değişikliklerle istihdamı artırmak için kullanılması ise doğru bir karar olur. Bu şekilde kullanılması doğru değil." (Cengiz ALDEMİR)

Editör: TE Bilisim