Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Ankara Kalkınma Ajansı işbirliğinde düzenlenen Ankara Geleneksel Türk El Sanatları Şöleni, Ankara Kızılay Metrosu’nda sanatseverlerle buluştu. Geleneksel Türk El Sanatları Şöleni hakkında gazetemize konuşan minyatür ustası Cevat Arslan, “İnsanlardan kendi adıma şunu bekliyorum. El sanatı ürünlerimize baktıklarında almak zorunda değiller, bir teşekkür bile çoğu zaman bile yeterli oluyor. Yeter ki rencide etmesinler’’ ifadelerini kullandı. Minyatür müzik aletleri yapımıyla yaklaşık olarak 1994 yılından beri ilgilenen Cevat Arslan, minyatür müzik aleti yapımının aşamalarını ve bu yolda karşılaştığı sorunları şöyle dile getirdi: “1994 yılından beri bu işi yapıyorum. Aynı zamanda Kültür Bakanlığı sanatçısıyım. Kendime ait bir mağazam yok sadece atölyem var. Satışlarımı toptan ve belediyelerin, valilerin, kurum veya kuruluşların yapmış olduğu organizasyonlara katılarak gerçekleştiriyorum. Bunun haricinde etkinliklere ve festivallere katılıyoruz.” ‘’ÇOCUKLUĞUMUZDA KENDİ OYUNCAKLARIMIZI KENDİMİZ YAPIYORDUK’’ Minyatür müzik aleti yapımına nasıl başladığını anlatan Arslan, ‘’ Çocukluğumuzda babamız bize oyuncak alamadığı için biz kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapıyorduk. Minyatür sanatına başlama sebebim olarak bunu söyleyebilirim. Daha sonra müzik aleti çalmaya heveslendim. Müzik aleti çalmaya udla başladım. Şu anda 5 tane müzik aleti çalıyorum. Ud, saz, tambur derken çaldığım müzik aletleri sayısı çoğaldı.  Geçmişten gelen bir el sanatı alışkanlığı vardı. Müzik aletlerini neden minyatürleştirmeyim diye düşündüm. İlk önce sazın minyatürünü yaptım daha sonra bunların tamamını 26 çeşide kadar yükselttim. Genellikle bilinen müzik aletlerini yapmaya çalıştım fakat özellikle Türk müziği ve Orta Asya ülkelerine ait müzik aletlerine öncelik verdim. ‘’ ifadelerini kullandı. [caption id="attachment_47679" align="alignnone" width="653"] edf[/caption] ‘’TÜM BU MİNYATÜRLERİ EŞİMLE BİRLİKTE YAPIYORUM’’ Arslan, ‘’Yapılan her bir minyatür tam 52 kez elden geçiyor.  Her bir minyatür farklı bir ağaç türünden yapılıyor. Yani bir sazın orijinal görüntüsü neyse o görüntüye en yakın ağaç türünden yapıyoruz.  Örneğin, bir saz köknar ağacından yapılır. Tüm bu işlemleri eşimle birlikte yapıyorum. Birbirimizi tamamlıyoruz desek daha doğru olur’’ şeklinde konuştu. “BU İŞİ YAPAN İKİNCİ BİR KİŞİ DAHA YOK’’ Arslan, kültür değerlerimizin önemine vurgu yaparak, “Son günlerde dillerde dolanan Kültür Bakanlığı’nın özelleştirilmesi durumu var eğer bir ülkenin kültürü özelleşirse ne olur?  Kültürü yok olan bir ülkenin tüm damarları kurur. Kültürel değerlere sahip çıkmak bir devletin asli görevi olmalıdır. Ülkede sanatçılar olarak, parmakla gösterilecek kadar azız. Kültür Bakanlığı’nın bir birim oluşturup bünyesinde bize de yer vermesini çok isterim. İş bilenin, kılıç kuşananındır sözü bu anlamda çok doğru. El sanatları ve sanatçıları hususunda işi ehline teslim etmek bu noktada çok önemli’’ ifadelerini kullandı. [caption id="attachment_47680" align="alignnone" width="490"] edf[/caption] ‘’GENÇLER, KOLAY PARA KAZANMANIN YOLUNDA’’ Yapmış olduğu minyatür sanatı kimseye öğretemediğinin altını çizen Arslan, “Kültür Bakanlığı, bu sanatı başkalarına da öğretip, devretmem için bana teklif sundu. Makinelerden tutun malzemelere kadar destek çıkacağını belirttiği halde sürekli olarak eleman sıkıntısı çektik. Kimse bu işi öğrenmek istemiyor. Gençler, kolay para kazanmanın yolunda. Eğer karşıma bu işi severek ve isteyerek yapacak biri çıkarsa onun Kültür Bakanlığı sanatçısı olması için elimden geleni yapacağım. En önemlisi gelecek olan kişiye pazarımı vereceğim ve kenara çekilip çırağımı seyredeceğim’’ şeklinde konuşarak eleman bulma konusundaki sıkıntısını da dile getirdi. El sanatlarına talebin az olmasından da şikayetçi olan Cevat Arslan, el sanatları konusunda kimsenin kendisine tam anlamıyla destek olunmamasının onları üzdüğünün belirterek, “Bu yüzden icra ettiğimiz sanatın içinde resmen boğuluyoruz. Bizim sanatımıza değer verip çeşitli yerlere çağıranlar da artık kalmadı. Metroda insanlar koştururken benim sanatımla ne kadar ilgilenmesini bekleyebilirim ki? Normal, sanatsal bir yerde açılmış olsaydı gerçek sanatseverleri orada görürdük. Burada insanlar metroya koştururken ancak standı görürlerse bakmaya geliyorlar bir anlamda sanatseverlere çağrıda bulundu. İnsanlardan kendi adıma şunu bekliyorum. El sanatı ürünlerimize baktıklarında almak zorunda değiller bir teşekkür bile çoğu zaman bile yeterli oluyor yeter ki rencide etmesinler’’ bir anlamda sanatseverlere bir çağrıda bulundu. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim