İnsanoğlu doğum ile hayata başlar. Ebeveynleri tarafından büyütülür. Bir eğitim süresinden geçer. İş hayatına başlar, evlenir ve barklanır. Hayat geçimini temin etmeye çalışır. Bütün bu yaşadıkları toplumsal açıdan kültürü oluşturur. Medeniyet ve hars kültürün seçkin yönünü oluşturur. Daha doğrusu kültürüne anlam katan medeniyetini kurar. Şirin baba misali tecrübeli büyüklerin sözleri kaydedilir. Edebiyat işte böyle başlar.Sosyal hayatın birikimini yazıya dökebilme gücü güçlü bir yazın dünyası oluşturuyor. Hayata hoşluk katan oyun ve danslar, şiirler ve destanlar, hikâye ve menkıbeler, manzaraların resmedilmesi ve çeşitli objelerle duyguların ifade edilmesi, duyguların insan sesi ve çeşitli enstrümanlarla müzik üretimi; işte böylece sanat dünyası oluşur. Hayvan ile insan arasındaki fark düşünce, akl etme, tefekkür böyle ortaya çıkar. Keşke günümüzde hayvanlar insanlardan daha çok anlama yetisine sahip. Biz ihtiras,para ve makamın esiri olmuşuz. Kapitalizim bizim her zerrenize kadar sinmiş durumda. Her şeyi tüket, harca ve yeni haz peşine düş. Ömür kısa değmez başka işe. İhtiyaç ve paylaşım uzak kavramlar. Merhamet ağızların iğrenç sakızı. Sevda aşkım kelimesinde tüketilmiş ya da tek taş pırlanta. Ülkemizin sanatçı kavramı uvertür şarkıcı seviyesine inmiş durumda. Etraf ünlü oyunculardan geçilmiyor. Mankenler oyuncu, magazin maymunları yazar oluyor. Tüketim toplumu Mevlana ve Yunus Emre ve diğer şahsiyetleri dahi yok ediyor. Mevlana bir pide çeşidi haline dönüştü. İnsan beden ve ruh ikilisinden oluşuyor. Beden ve ruh gelişimini doğru gerçekleştirirse düşünceye ulaşabiliyor. Temel ihtiyaçların ötesinde var oluş gayesine yönelebiliyor.Hayatın anlam arayışını yakalayabiliyor. Tiyatro ve sinema başta olmak üzere büyük bir boşluk var.Eser üretmek için iyi yazılı metinlere ve bunu gösterime taşıyacak ekiplere ihtiyaç var. Rüzgâra göre film ve oyun yapılamaz. Müzik için öncelikle hiçbir ayrım yapmadan kendi yerelimizi çok iyi öğrenmeliyiz. Kaynak kişilerden alınan eserler ses bulmalı. Yurdun dört bir yanından nameler çınlamalı. Görsel sanatlar tüm yönleriyle kendini ifade edebilmeli. Hayatın yeknesak düzeninde estetik sağlamak gerek. Farkındalık böyle başlıyor. İlk kültür bakanımız Talat Halman Itri konseri verdirmeye çalıştığı için görevinden alınmıştı. Biz hala bu kısır çatışmanın içindeyiz. Amaç üzüm yemek değil bağcı dövmek. Gönül telimizi titretecek çalışmaların gayesinde olmak gerekirken ideolojik kamplaşmaların peşinde rant deviriyoruz. Kendi kültür yöneticiliğimizi ve endüstrimizi oluşturamadığımız için soytarılık ve bayağılık had safhada. Günü kurtaran anlayış bu meselede dikiş tutmuyor. Ey Devlet Ey Sanatçılar ve bütün meslek örgütleri Ey başta magazin olmak üzere medya Ey eğitimciler ve öğretmenler Ey güvenlik mensupları Hayatımız yiyelim, içelim, gezelim meselesine dönüşmüş. Hamını gırtlak, ofisi kandil, tumba yatak. En iyi araba ile en hızlı ben gitmeliyim mantığı var. Hedonizm almış başını gidiyor. Kimsenin kimseye tahammülü ve saygısı yok. Herkes kendi çocuğunu en iyi makama oturtmanın derdinde. Çünkü hayatın anlamı maddiyata. Maneviyatı yaşayanlarda umre havası derdinde. Gösteriş ve riyada. Camiler çok gösterişli ama işlevsiz. İçinde insani ve uhrevi yön yok. Sağcısı, solcusu, ateisti, dindarı, kemalisti, marksisti, kürtçüsü, ülkümüzü vb.; ülkenin hayat damarı kopmuş ve medeniyet can çekişiyor. Gelin önce kültüre, sanata ve edebiyata ihtiyaç ve iştiyak duyalım. Sonra aramaya başlayalım. Elimizde ne var ona bakalım. Gelecek ve hayat kaygısı taşıyalım. Hep birlikte garazsız ve ivazsız derde düşelim. Yoksa mana aleminde yokluk yolundayız.

Editör: TE Bilisim