Çocukları Anlama Sanatı’ isimli söyleşi ile Liderlik Enstitüsü’nde sosyal sorumluluk kapsamında okul öncesi çocukları kapsayan 3-6 yaş arasındaki çocuklarla alakalı bilgiler verildi. Yetişkinlerin çocuklarla nasıl iletişim kurmaları gerektiğine dair bilgiler veren ve 25 yıldır okul öncesi öğretmeni olan Ebru Turan Vural, okul öncesi çağındaki çocukların artık karanlık gibi bazı şeylerden korkmaya başlayacaklarını söyledi. Yenimahalle İngiliz Kültür Kids Aloud Anaokulu’nda yönetici olan Vural, korkularını anlatan çocuğu dikkatli ve özenli bir şekilde dinlemek çocuğun korkularının kaybolmasına yardımcı olacaktır dedi. “KORKULARINI CİDDİYE ALIN” Çocukların çeşitli konularda korkularının olduğunu ve bunu ebeveynlerine söylediklerini ifade eden Vural, çocukların korkuları ve anne-babanın bu konuyla ilgili neler yapmaları gerektiğine dair şu açıklamalarda bulundu: “Her zaman evin her yerine koşarak giden 3 yaş çocuğu artık ‘anne mutfak karanlık, ben oraya gitmeye korkuyorum’ gibi şeyleri söylemeye başlarlar. Burada ilk yapılması gereken şey, korkularını anlatan çocuğu dikkatli ve özenli bir şekilde dinlemek olacaktır. İkinci olarak adım adım çocuğun yanında olarak ona destek olunmalıdır. Çocuğun korktuğunu ifade ettiği yere (örneğin mutfak) çocukla birlikte gitmek ve orada korkulacak bir şey olmadığını çocuğa göstermek çocuğun korkusunu yenmesine yardımcı olacaktır.” HAYAL KURMAYI ÖĞRENİYORLAR Vural, çocuğun korkularının dönem dönem ortaya çıkacağını ve korkma durumunun sadece 3 yaşla bitmeyeceğini belirterek, “Çünkü çocuğun etrafındaki nesneler farklılaşacak, değişecek ve bu uyaranlar onu her seferinde farklı yerlerden destekleyecek. Çocuk uyaranları korkuyla eşleştirmeye başlayacak. Bunun onun için bir hayal ürünü olduğunu düşünmeye başlayabilirsiniz, haklısınız da. Çünkü adım adım 4 yaşına giden çocuk artık ‘hayal kurma’yı öğrenmeye başlayacak ve hayal kurmayı çok sevecektir. Bundan dolayı çocukların korkularını ciddiye alın ve onlarla beraber korkularını çözecek adımlar atın” şeklinde konuştu. “ÇOCUKLAR KEKELEYEBİLİR” Çocukta belirli aralıklarla yaşanan kekemelikle ilgili açıklamalar yapan Vural, kekemelikle ilgili şu açıklamalarda bulundu: “36 aylık dediğimiz 3 yaş çocuk henüz dil gelişimini adım adım tamamlamaya başlamıştır. Bazı harfleri, kelimeleri henüz çıkartamayabiliyor da olabilir. Ebeveynlerin konuşma konusundaki en büyük hataları ise çocuğu sürekli başka çocuklarla mukayese etmek olacaktır. 3 yaşındaki çocuğun kekelemesi doğaldır ve hatta 3 yaşında olup da kekelemeyen çocuk yok gibidir. Çocuğu kekeleme sorunu çeken ebeveynler ise bunu hemen travmatik bir duruma bağlayabilirler, çocuğun çok ciddi bir şey yaşadığını düşünebilirler. Çocuğun travma geçirmesi için çok ciddi şeyler yaşaması gerekir. Bu gibi durumlarda ilk yapmamız gereken şey anne-baba olarak hiç panik olmamak ve beklemek olacaktır.” “KONUŞMA TERAPİSTLERİNE BAŞVURUN” Kekemeliği sorun olarak algılayan konuşma terapistlerinin 40 türlü kekemelik olduğunu ifade ettiklerinin altını çizen Vural,  “Konuşma terapistleri beraberinde kekemeleğin 40 çeşit nedeni olabileceğini de söylüyorlar. Ben kekemeliğin alınan derslerle düzelebileceğine inanmayorum ve çok önemsenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu noktada ebeveynlerin yapması gereken ise dediğim gibi panik olmamak ve çocuğun bu durumunu takip etmek olmalıdır. Bu işin uzmanı ise özel eğitimciler değil, konuşma terapistleridir. Bir özel eğitimci konuşma terapistliği yapamaz. Gidilen kurumda muhakkak konuşma terapistlerinin olup olmadığını öğrenin.  Çünkü bu işin uzmanları konuşma terapistleridir. Konuşma terapistlerinin ilk olarak yaptığı da annede, babada da kekemelik var mı yok mu ona bakmak olacaktır. Çünkü 40 çeşit kekemeliğin neredeyse yüzde 50’si genetiktir” açıklamalarında bulunarak anne-babalara kekemelik ile ilgili tüyolar verdi.  ÇOCUKLARLA ETKİN ZAMAN GEÇİRME Anne ve babalar çalıştıklarından dolayı çocuklarıyla etkin zaman geçirememenin üzüntüsünü yaşadıklarını söyleyen Vural, “Ebeveynler şunu unutmamalı ki her gün aynı ruh halinde olamayabilirler. Önemli olan çocuğunuz için ayırdığınız zamanı kaliteli hale getirmek olacaktır. Örneğin işten geldikten sonra ve kendi işlerinizi bitirdikten sonra 20 dakikalık bir vaktiniz bile kalsa bu vakti çocuklarınızla oyun oynayarak geçirin. Ebeveynler unutsa da burada önemli olanın esasında çocuğun anne-babasını özlüyor olmasıdır. Özlediğini ise çocuk anneye babaya sarılarak fark ettirir” dedi. “ÇOCUK DENEYİMLERİNİ PAYLAŞABİLMELİ” Vural, çocuğun deneyimlerini paylaşabileceği ortamlar yaratılmalıdır diyerek konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Parklar, okul öncesi gibi kurumlarda çocuğun kendi deneyimlerini kendi yaşıtlarıyla paylaşabileceği ya da oyun alanları gibi kendine ait ortamlarda eğlenebilecekleri alanlarda ebeveynler olarak çocuklarınızla vakit geçirmeye çalışın. Fakat vakit geçirmeye çalıştığınız mekânların da alışveriş merkezleri olmamasına dikkat edin. Çocuğu dışarıya çıkarın dendiğinde çoğu zaman bu da anlaşılabiliyor.” “EN ERKEN 3 YAŞINDA KREŞE VERİN” Çocuğun hangi yaşarda kreşe verilmesi ile ilgili soru sorulmasına Vural, eğer ki çocuğa bakan anneanne, babaanne gibi bir yakın varsa 3 yaşından önce kreşe verilmemesini önerdi. Vural konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çocuğun bakımı ile ilgili bir probleminiz yoksa ve anneanne, babaanne gibi çocuğa bakabilecek bir destek varsa, çocukla ilgilenen iyi bir bakıcı bulunuyorsa ya da anne çalışmıyor ve çocuğuna bakma şansına sahipse çocuk için ideal okul öncesine başlama yaşı 3 yaştır. Ben 2 yaşındaki çocuğu kreşe vermemenizi öneriyorum. Ama anne böyle bir şansa sahip değilse şunu önerebilirim; çocuğu sadece bir gözün olduğu bakıcıya bırakmak yerine onlarca gözün olduğu kreşe bırakmak her zaman daha iyi alternatif olacaktır.” “ÇOCUKLAR ÇOK SIK SORU SORARLAR” Çocukların doğasında merak duygusu olduğunu ifade eden Vural, çocukların çevrelerini gözlemlediklerini ve sık sık sorular sorduklarını söyledi. Vural, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Anne-babalar çoğu zaman çocuğun sorduğu sorunun cevabını bilse de anlatmakta güçlük çekebilir ya da anne-babanın çocuğa verdiği cevaplar çocuk için yeterli gelmeyebilir. Anne-baba çocukların sık sık sorduğu sorulara mantık çerçevesinde ve çocuğu tatmin edebilecek düzeyde cevap vermelidir. Anne- babanın burada yapabileceği en iyi şey çocuğun sorduğu sorulara kısa, net ve doğru bir biçimde cevap vermesi gerekir.” (Türkan ÇATAL)              

Editör: TE Bilisim