Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Kök hücre nakli lösemi, lenfoma, talasemi gibi pek çok hastalığın tedavisinde çok büyük bir umut. Fakat pandeminden dolayı insanların sağlık kurumlarından uzak durması kök hücre bağışçı sayısında da azalmanın yaşanmasına neden oldu. Öte yandan uzmanlar Türkiye’deki toplam kök hücre donör sayısı 600 bini aşsa da bu sayının hala yeterli olmadığını ve nüfusa oranla en az 8 milyon donör olması gerektiğini belirtiyor. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Belki de Sensin Derneği’nin Eğitim Koordinatörü Yunus Emre Erden ise, kök hücre bağışçı sayısına ilişkin hala çok eksik olduğunu ifade ediyor. 

Pandemide kök hücre bağışçı sayısının azalmasına ilişkin konuşan Yunus Emre Erden, “İnsanlar kan alma noktalarında sürekli insan olduğu düşüncesi ile gitmekten çekiniyorlar. Şöyle söyleyebilirim her kan alma olayından sonra özellikle her nokta dezenfekte ediliyor. Sağlık alanında çalışan bir kuruluşun sağlığı tehdit ettiğini düşünüyorlar. Ama gönülleri rahat olabilir. Bu süreçteki en temiz yerlerden biri de kan alma noktaları” dedi. 

Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba ben Yunus Emre Erden Kastamonu Üniversitesi-Sınıf Öğretmenliği mezunuyum. Aydın da yaşıyorum. Şu an Lider Okullarında Sınıf Öğretmenliği yapıyorum. Aynı zamanda Belki de Sensin derneğinde Eğitim Koordinatörlüğü yapıyorum. Bunlarla birlikte sürekli sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol almaya çalışıyorum. 

“BİRÇOK KİŞİNİN YAPTIĞIMIZ ETKİNLİK SONUNDA GÖZYAŞI AKITTIĞINI GÖRDÜK”

Belki de Sensin Derneği’nden bahsedebilir misiniz? Kuruluş amacınız, çalışmalarınız neler?

Bir zamanlar Twitter daha popülerken, Aykut Kadir Kurt hashtag görüyor: “Efe’ye ilik lazım”, aradan yaklaşık 4 ay geçiyor ve Kurt, “Efe’yi kaybettik” yazısını okuyor. Sonrasında Aykut Kadir Kurt, araştırmaya başlıyor. Kök Hücre Bağışı yöntemini bilmediğini fark ediyor. Bu alanda sivil toplumda çalışan bir kuruluş yok. Ardından eşi Merve Dilara Kurt ve Aykut Kadir Kurt tarafından Belki de Sensin kuruluyor.

Derneğimizin kuruluş amacı tüm kök hücre bağışı gerektiren hastalıkların tedavisi için bağışçı havuzunu büyütmek. Yanlış algıları ortadan kaldırıp tüm süreci tüm detayları ile eksiksiz insanlara anlatmak. 

İnsanları bir çatı altına toplamak için sosyal sorumluluk projeleri yapıyoruz.  Köy okulu etkinliği, huzur evi ziyareti, fidan dikme, hayvanlara yuva yem desteği, kadın hakları ile ilgili konferans gibi pek çok faaliyet gerçekleştirdik. Faaliyetlerimize katılan kişilere derneğimizin kök hücre bağışının önemini ve kolaylığını anlatıyoruz. Çeşitli şirket ve firmalardan davet geldiğinde de hemen gidip anlatıyoruz katılımcılara, bağışçı adayı olmaları için kan alma merkezlerine gönderiyoruz.

Yaptığımız her etkinliklerde gerçek sevgiyi hissediyoruz.  Birçok kişinin yaptığımız etkinlik sonunda gözyaşı akıttığını gördük. Köy okuluna gittik çok uzaklarda olan okulların çok kötü durumda olduğunu gördük. Orada ki çocukların bizlere yükledikleri o kadar güzel anlamlar var ki bunlar bizim enerjimiz oluyor. Huzur evi ziyaretlerimizde amcalarımızla olan sohbetlerimizde yürek burkan bir sürü hikâye duyuyoruz.

Şu an aktif olarak bin kişinin üzerinde gönüllümüz ile çalışmalara çeşitli üniversitelerde kurulan topluluklarla devam ediyoruz. 

Kök hücre bağışı nedir? Kimler donör olabilir? Kök hücre nakli nasıl gerçekleştiriliyor?

Kök hücre bağışı kan hücrelerinin yapımını sağlayan ana kök hücrelerin, sağlam bir bireyden (Kök Hücre Bağışçısı) alınarak hasta kişiye nakil edilmesidir.

18-50 yaş aralığında bireyler bağışçı olabilir. Kızılay verici merkezlerine giderek üç tüp kan vererek ilk adımı atabilirsiniz. Verdiğiniz kan örneklerinin doku analizi yapılarak Sağlık Bakanlığınca saklanır. Birisi ile eşleştiğiniz zaman sizden yine kan örneği alınır. İleri eşleşme sağlandığı takdirde nakil işlemleri başlar. Ya kan verir gibi ya da ufak bir operasyon ile kalça kemiğinden alınır, acısı en fazla küçük bir çocuğun canının 5 dakikası kadar acır. Tebrikler, hayat kurtardınız.

“HALA ÇOK EKSİK VAR”

Sizin de web sitenizde belirttiğiniz gibi neden 80 milyonluk ülkede sadece 180 bin donör var? Bağış bekleyen kişi sayısına ilişkin elinizde bir veri var mı?

Net bir veri yok, sağlık olduğu için verilerde her an değişiklikler oluyor. Bunun nedeni de vefat, taburcu vs. gibi konuların çok hızlı devam etmesinden kaynaklanıyor. En son Türk-kök tarafından açıklanan verileri takip ediyoruz. 1 milyon bağışçı olursa eğer tüm hastalarımızın tedavisi gerçekleşecek. İnsanlara kök hücre naklinin önemini anlatmaya ilk başladığımızda bağışçı sayısı 180 bindi ancak şu an 470 binlerde, bu sayı bizi de motive eden durum. O sayının doğru bilgiyle sürekli desteklenmesiyle bağışçı adayı sayısı artıyor. Ancak hala çok eksik var.

Kök hücre bağışında bulunmanın bağışçının vücuduna olumsuz etkileri var mı? İnsanları donör olmamaya iten neden bu olabilir mi? 

Olumsuz hiçbir durum yok. Arkadaşlara anlatınca bu durumu şöyle söylüyorum. Bağış gerçekleştikten bir gün sonra spor yapıyorsan kaldığın yerden devam edebilirsin.   

Pandeminin kök hücre bağışını azalttığına ilişkin bir istatistik var. Bunun nedeni ne olabilir? Bağış bekleyen hastalar bu süreci daha mı zor geçirdiler?

Bu konu çok çok önemli. Nedeni insanların covidden dolayı aldığı önlemler. Kan alma noktalarında sürekli insan olduğu düşüncesi ile gitmekten çekiniyorlar. Şöyle söyleyebilirim her kan alma olayından sonra özellikle her nokta dezenfekte ediliyor. Sağlık alanında çalışan bir kuruluşun sağlığı tehdit ettiğini düşünüyorlar. Ama gönülleri rahat olabilir. Bu süreçteki en temiz yerlerden biri de kan alma noktaları. 

Sürekli bize kan ilanları geliyor. İnsanlar hastaları için bu süreçten dolayı kan bulamıyorlar. Ve ne yazık ki kan bulunamadığı için aramızdan ayrılanları biliyoruz. 

“KÜÇÜKLÜĞÜMÜZDEKİ GİBİ KAN KARDEŞİMİZİ BULALIM”

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?Yaşam bizlere sunulan en güzel servettir.  Değerini bilmeliyiz, dışarıya çıktığımız zaman içimize çektiğimiz o havanın kıymetini bilmeliyiz. Bu hava hepimize yeter.  Bir anne, baba veya kardeş belki bizlerin sayesinde dışarıdaki havayı içine çekebilecek. Bu yolda beni etkileyen bir yakınımın şu sözleridir: ‘Yunus havanın yüzüme değmesini özledim.’ Lösemi lenfoma gibi hastalıklar için dışarıdaki hava ile temas sıfır şeklindedir. Onlar, çok uzun zaman dışarı çıkıp sevdiklerine sarılamıyorlar. Bizlerin sıradan gördüğü yüzümüze vuran hava bütün hastaların en büyük özlemi oluyor. Bir hayat var bize ait olan ve bu hayat bizlerin sayesinde başkaları için de devam edebilir. Sizlerde üç tüp kan vererek ilk adımı atın ve bu hayatı hep birlikte yaşayalım.  Küçüklüğümüzdeki gibi kan kardeşimizi bulalım. Daha fazla bilgi için @belkidesensin sosyal medya hesaplarından aynı zamanda www.belkidesensin.org adresinden bizlere mesaj atarak sorabilirler.

Editör: TE Bilisim