İş Sağlığı ve Güvenliğinde Dijital Dönüşüm Sempozyumu’nda konuşan Sağlık ve Sosyal Dernekler Federasyonu (SADEFE) Kurucu ve Onursal Başkanı Opr. Dr. Orhan Koç, engelliliğin iki sebepten oluştuğunu belirterek “Biri doğuştan gelen engellilik, diğeri ise sonradan kazanılmış engelliliktir. Türkiye’deki engellilerin yüzde 10’u iş kazası ile oluşuyor” ifadelerini kullandı. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından, İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Merkezi Derneği (İSGAM) ve Sağlık Bilişim ve Teknoloji Derneği (SABİT) ile ortaklaşa düzenlenen “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Dijital Dönüşüm Sempozyumu” yapıldı. Düzenlenen sempozyuma İSGAM Başkanı Ömer Volkan Gök, TÜRKSAT Genel Müdür Yardımcısı Halil Yeşilçimen, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Furkan Yıldız, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü, Sağlık ve Sosyal Dernekler Federasyonu (SADEFE) Kurucu ve Onursal Başkanı Opr. Dr. Orhan Koç ve birçok uzman katıldı. “İŞ SAĞILIĞI HAYATIN TÜMÜNE DOKUNAN BİR KONUDUR” Temel önceliklerinden birisinin iş sağlığı güvencesi konusu olduğun ifade eden Koç, “Çünkü iş sağılığı hayatın tümüne dokunan bir konudur. Engellilikte hayatın tümüne dokunan bir konudur. Mesela kürsümüz engelli bir kürsüdür. Umarım bundan sonraki organizasyonlarımızda da engelsiz bir ortamda yapmaya hayal ediyoruz. Tabiki Türkiye büyüyor. Son 15 yılda üç kat büyüyen bir ülkeden bahsediyoruz. İş yerleri sayısına baktığımızda yüzde 300 artış gösteren bir sektörümüz var. Sayı açısından baktığımızda yüzde 150 artan bir çalışan sayımız var. Büyüyen bir Türkiye, bölgesinde lider bir Türkiye. Ve büyürken de iş sağlığı güvencesini önceleyen bir Türkiye. Uluslararası anlamda baktığımızda önemli mevzuatlara sahip bir ülke. Bu açıdan rol model olan bir ülke” diye konuştu. “ZAMAN HIZLA İLERLİYOR, İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI DA AYNI ORANDA ARTIYOR” “Sektöre baktığımızda, çok dinamik, çok istekli, çok arzulu, işveren açısından, işçiler açısından ve sendikalar açısından baktığımızda iş sağlığı güvenliği herkesin öncelikli konusudur” diyen Koç, “Üretici firmalar açısından baktığımızda gerek kişisel projeler donanımları açısından, milli ve yerli teknolojinin gelişmesi açısından çok arzulu, istekli yatırımcı ve girişimcilerin olduğu bir ülkedeyiz. Genç bir nüfusa sahibiz. Bu açıdan baktığımızda iş kazasını önlemeye yönelik ve iş hayatına yeni atılacak olan gençlerimizin iş kazası risklerini azaltması konusunda gayret eden, bütün paydaşları görüyoruz. Bu açıdan baktığımızda çok umutluyuz. Fakat bugün itibari ile baktığımızda olması gereken yerde değiliz. Daha iyi bir yerde olmamız gerekir. Dolayısıyla bütün paydaşların el birliği ile bu işi beraber yürütmesi gerekir ve hızlanmamız gerekir. Belki on kat daha hızlanmamız gerekir. Çünkü zaman hızla ilerliyor, iş kazası ve meslek hastalıkları da aynı oranda artıyor” açıklamalarında bulundu. “İŞ KAZALARINI ERKEN UYARI SİSTEMİ İLE UYARABİLİRİZ” Türkiye’nin son 15 yıl içerisinde çok ileri noktaya geldiğini vurgulayan Koç, “Bu durumu sağlıktan tutun milli savunmaya kadar her alanda görüyoruz” dedi. Koç, “Ciddi manada veri oluşmaya başladı. Bütün kurumlarda bir veri ambarı var. Bunların hepsini bir araya getirerek bir sistem kurgusu içerisindeyiz. Bütüncül bir yaklaşımın ele alınması noktasında işyerlerinde otomasyonun kurulması ve oradan da yeni verilerin alınması zorunluluğu ortadaydı. Bunun için iş sağlığı ve güvenliği bilgi yönetim sistemi hayata geçirilmesi sağlandı. Bütün bu genel verilerle yapmak istediğimiz aslında şu; İş kazası ve meslek hastalıklarını erken uyarı metodolojisiyle önleyebilir miyiz, risklerimizi çıkarabilir miyiz, bunun üzerinden eğitim ve güvenlik ekipmanı ve birçok şeyi yapabilirsiniz.  Bunların yapabilmek için bir başka şeye ihtiyacımız var; yapay zeka gibi farklı modüllerle bunu simülize etmemiz gerekir.” “ÇOK CİDDİ NOKTALARA GELEBİLİRİZ” Akademi camianın bu işin içine girmesi, bu verileri eşleştirmesi ve açık veri uygulamasının yapılabilmesi gerektiğini vurgulayan Koç, “Bu açıdan baktığımızda Gazi Üniversitesi ile çok yakından çalışıyoruz. Protokol aşamasında. İnşallah o da gerçekleştiği zaman kamuda da ilk açık veri uygulamasını iş sağlığı güvenliği yapmış olacağız. Biz STK’lar olarak bu işi takip ediyoruz. Yeterki niyetimiz olsun, bir şekilde bu hayırlı işte bir paydaş olabiliriz. Sistem 2020 ortasında bitiyor, 2019’da da ilk modüller hayata geçiyor. O zaman biz verilerimiz sağlıklı bir şekilde alan, bunları analiz edebilen, açık veri uygulamaları ile farklı noktalardaki çözümleri ortaya koyan, yapay zeka gibi şeylerle çok ciddi noktalara gelebiliriz” şeklinde konuştu. “İŞ KAZALARININ YÜZDE 90’I ÖNLENEBİLİR” İş kazları ve meslek hastalıklarını erken uyarı sistemi ile engelleyebileceklerini kaydeden Koç konuşmasına şu şekilde devam etti:  “Kaza kader değildir. Buradaki kazalara kaza kaderdir anlayışı ile bakabileceğimiz hadiseler değildir. Bu kazaların yüzde 98’i önlenebilir. Meslek hastalıkları, gerçekten ortamın iyileştirilmesi konusu ile ele alındığında çok çok hızlı bir şekilde önlenebilir. Dijital dönüşüm ve teknolojik dönüşüm gerekiyor. Teknolojik dönüşüm ile dijital veri tabanımızı sağlayabiliriz. Risklerin önceliğini belirleyebiliriz. Hadiselere engelli ve yaşlı hizmetleri açısından baktığımızda; engellilik iki sebepten oluşuyor: biri doğuştan gelen engellilik, diğeri ise sonradan kazanılmış engelliliktir. Türkiye’deki engellilerin yüzde 10’u iş kazası ile oluşan engellilerdir. Biz bu engellileri bakıma muhtaç oldukları için sosyal destek ile bakıyoruz. Yani iş kazlarını azaltabilirsek, engelli oranlarını da azaltmış olacağız. Engelli olmanın en önemli sebeplerinden birisi de trafik kazalarıdır, ev kazalarıdır. Türkiye gibi toplumlarda terör engellilik için en önemli unsurlardan birisidir. Batının böyle bir sorunu yok. Bu yüzden engellilik oranı da bize göre az. Türkiye olarak biz bu durumlarla mücadele ediyoruz. İnşallah Türkiye’deki bu gelişmişlikle birlikte sonradan oluşan bu engelliliği azaltmış olacağız. Engelliliği azaltmak için dijital dönüşüme ihtiyaç var. Bu yüzden bunu konuşup detaylıca ele almamız gerekir.” “İNSANIN SAĞLIĞI VE MUTLULUĞU ÜZERİNDE DURULMAYA ÇALIŞILACAK” Düzenlenen sempozyumda konuşan TÜRKSAT Genel Müdür Yardımcısı Halil Yeşilçimen, günümüzde dijital dönüşüm kavramının çok önemli bir kavram olduğuna dikkat çekerek, “Bu kavram hayatımızın her alanında var olan bir kavramdır. Özellikle bugün iş sağlığı ve güvenliği konusunda dijital dönüşüm sempozyumu içerisinde bu kavram üzerinde daha çok durulacak. Bu kavramı hayata geçirmek için birçok yöntem belirlenmeye çalışılacak. Bu kapsam içerisinde baktığımız zaman temel girdilerin hep veri olduğu, çıktı açısından baktığımızda da karar mekanizmaları nihayetinde insan olduğunu göreceğiz. Dolayısıyla veriden insana doğru, insanın sağlığı ve mutluluğu üzerinde durulmaya çalışılacak” dedi. “KURUMLA ARASI VERİ PAYLAŞIMI ÖNEMLİDİR” Kamu kurumları ile dijital dönüşüm konusunda birçok proje gerçekleştirdiklerini söyleyen Yeşilçimen, “Proje denildiğinde mutlaka hep bir analiz aşamasına ihtiyacımız oluyor. Sonuçta bir tasarım aşamasından geçmesi gerekir. Dijital ortam olduğundan dolayı bunların sonuç olarak birbirine benzediğini görüyoruz. Sonuç olarak veriler elde ediliyor ve bu verilerden karar mekanizmalarını güçlendirmeye çalışıyorsunuz. Kamu kurumları ile yapmış olduğumuz dönüşüm projeleri içerisinde, kurumlar arasında veri paylaşımının çok önemli olduğunu görüyoruz. Kurumlar arasındaki veri paylaşımından başarılı olan, başarılı sonuç elde eden projeleri gerçekten etkin olarak beklenen başarıları gösterdiğini görüyoruz” şeklinde konuştu. “PROJENİN EN ÖNEMLİ AYAĞI E- DEVLET KAPISI” E-devlet kapısının projesinin en önemli ayağı ve veri paylaşımı olduğuna işaret eden Yeşilçimen, “Bu proje dünyada örnek gösterilen bir proje haline gelmiştir. Kullanıcı açısından bakıldığında 41 milyona ulaşmış bir kullanıcı kitlesi var. Yaklaşık 4 bine yakın bir hizmet ve 480 kuruma yakın, kurumlar arasında vatandaşa bu kurumlardan alınan verileri bir anda hizmete dönüştüren bir portal olduğunu görüyoruz. Bu portalın aylık kullanım sayısı yaklaşık olarak 120 milyona ulaşmış durumda. Ama temel çıkış noktası yine kurumlar arası veri paylaşımı. Biz TÜRKSAT olarak, bu bağlamda iş sağlığı ve genel müdürlüğü ile bir proje gerçekleştiriyoruz. Veri kalitesini artırmayı hedeflen bir proje. Projenin yaklaşık 8 milyon bir kullanıcı hedeflediğini görüyoruz. 21 farklı sistem üzerinden veri alışverişi yapılması planlanıyor. Sistemler arasında veri alışverişi yapmak istediğiniz sistem sayısı oldukça fazla. Sonuç itibari ile bu veri alışverişi ne kadar başarılı olursa, bu proje o kadar başarılı olacak. Sonuçta elde edeceğiniz veriler olacak ve oturup bu veriler üzerinde çalışmalar yaparak kestirimlerde bulunacak. Daha önce olaylar gerçekleşmeden tahminde bulunulmaya çalışılacak. Neler yapmamız gerektiğine dair karar mekanizması sağlayacak” ifadelerine yer verdi. “İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI TOLERE EDİLECEK SEVİYEYE İNDİ” İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Furkan Yıldız ise şunları söyledi: “İş Sağlığı ve Güvenlik Bilgi Yönetim Sistemi olarak karar destek sisteminin kurulumu gerçekleşmiş oldu. Şu anda ciddi manada veri akışı gerçekleşiyor. Tabi biz adım adım ilerlemeye gayret ediyoruz. 2011 yılından veri kullanıcılar tarafından ciddi verilerin yüklendiği bir sistem olarak yolumuza devam ediyoruz. Özellikle işyerlerinde orta ölçümlerle ilgili kayıtlarda, kâtip üzerine girilmesi ile beraber, esas amacımız olan çalışanların sağlığını ve güvenliğini temin ve tesis etme anlamında, biz nasıl uyarı ve ikazlar bulunabiliriz. Çünkü dünyada fiziki denetimden yavaş yavaş vazgeçiyor. Elektronik sistem üzerinden denetim mekanizmasını birçok ülkede görüyoruz. Ümit ediyoruz ki yakın zamanda bu tur uygulamaları Türkiye olarak Genel Müdürlüğümüzde biz de hayata geçirmiş olacağız. Sonuç olarak iş kazaları ve meslek hastalıkları anlamında tolere edilebilecek seviyelere indiğini görmüş olacağız.” (Kadir GÜRHAN)        

Editör: TE Bilisim