Ankara’ya yaz 8-9 ay boyunca gelmek bilmiyor. Mart bitiyor, Nisan geliyor, Mayıs biraz daha yumuşak ama serin, Haziran yağışlı derken Ankara’ya yaz Temmuz’da geliyor, Eylül’den itibaren de gidiyor. Ankara kışı daha fazla seviyor bence. Bu yüzden bir türlü göndermek istemiyor. Göndermek istememekle de kalmıyor, hatta geleceği zaman da hemen kabul ediyor. Yani bir tarafta nazlana nazlana Haziran ayının sonunda gelen yaz ve göz açıp kapayıncaya kadar gelen bir kış mevsimi ile karşı karşıyayız. Kış, etkilerini şimdiden göstermeye başladı. Gerçi şu anda çoğu insan direniyor. Hayır, daha kış gelmedi şu anda sonbahardayız diye… Bizler içinse üşüdüğümüz her mevsim kış gibi. Ankaralı olmak bunu gerektiriyor. Ankara’nın soğuk ve sert havasını bilmeyen yoktur. Keskin soğuğu ile kışın insanı evde kalmaya ve hayatı durdurmaya, Ankara çok güzel ikna ediyor. Ama maalesef hayat soğuk havalarda duran, sıcak havalarda güle oynaya geçen bir süreç değil. Hayvanından insanına, börtüsünden böceğine bütün canlılar, yazıyla kışıyla bu hayatı geçirmek zorunda. Klişe olacak ama her kışın bir baharı var sonuçta. Bu nedenle doğa ve insan bir bütün halinde. Doğanın dertleri, halsizliği, dinlenmesi kış aylarına denk geliyor. Yeterince dinlenen ve kendine enerji toplayan doğa, bahar ayı gelince, yeşermeye başlıyor. Deyim yerindeyse uyanıyor. İnsanların psikolojik ve sosyolojik olarak da dönemsel geçişleri aynen bu şekilde ilerliyor. Yani kötü bir dönemin ardından, kabuğa çekilme, soğuk tavırlar takınma, kimseyle konuşmama, dinlenme evresinden sonra illaki daha güzel günler gelmeye başlıyor. Bazısı o kötü günlere kendini dahil etmeden bu tip evreleri geçiriyor. Ama en güzeli doğaya ayak uydurarak kötü bir dönemden geçiyorsak, aynı onun gibi bir süreliğine inzivaya geçmek olacaktır. Koskoca evrenin ve doğanın illaki bir bildiği var. Bilinçli mi oluyor bilinçsiz mi oluyor bilemeyiz ama yön gösterenimiz olduğu için çok şanslı olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Kış mevsimi gelince, yapılması gerekenler listesinde kendi sağlığımız yer alırken bencilliğimizi bırakıp başkalarını da düşünmemiz gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlara, çocuklara elimizden geldiğinin fazlası ile yardımcı olmaya çalışalım. Hayvanlar için neler yapılması gerektiğini öğrendik. Öğrenmeyenlere sözümüz, öğrenenlere ellemeyin yeter. Geçen sene hatırlarsanız, sokak hayvanları için mama ve saklanma kutusu yapan birçok kişiye tehdit ve kovalamaca ile saldıran insan dışılar vardı. İşte tam olarak onlar bu kış hiçbir şey yapmasınlar. Otursunlar, bencillikleri ile sıcak evlerinde huzurlu bir hayat yaşasınlar, insan olanlar da iletişimi bitirsinler. Bu dünya düzeni için en hayırlı hareket olacaktır…

Editör: TE Bilisim