‘’Hepimiz nar taneleri gibi birbirinden ayrıyız: Hem çok benzeriz, hem de çok farklıyız. Ama açılmamış bir bütün nar gibiyiz aynı zamanda. Bizi bir arada tutan kabuk; birbirimize duyduğumuz inançtır. Peki ya o kabuk çatlarsa... Ya birbirimize duyduğumuz güven dahil inandığımız her şeyden kuşkuya düşersek... Ya adalet duygumuz kaybolursa... Ya, her insan kendi adaletini aramaya başlarsa... Çatlayan bir nar gibi taneler her yere yayılmaz mı?’’ Yıllar önce izlediğim ve Serra Yılmaz’ın baş rolünü canlandırdığı, bir kadının kendi adaletini aramasıyla başlayan bir öykünün içinde geçen bu sözler bizleri çok iyi yansıtır bir şekilde. Yaşadığımız onca zor günlere rağmen, içimizde var olan birlik, beraberlik ve inanç her şeye rağmen bir tutkal görevini üstleniyor. Bir elin beş parmağı bile bir olmazken; aynı kandan dünyaya gelen kardeşler bile bazen birbirine benzemezken, milyonlarca insanın yaşadığı toplumda en zor şeylerden biri o kabuğu sağlam tutmaya çalışmak oluyor üstelik her türlü ayrımcılığın yaşandığı dünyamızda.. Irk, renk, cinsiyet, mezhep, dil, din, siyasi görüş, etnik köken, mülkiyet ayrımı saymakla biter mi hiç? İnsanların birbirlerini ötekileştirmek için fırsat kolladığı, kendinden olmayanı dokuz köyden kovmaya çalıştığı ve kendini üstün gördüğü bir zihniyette bu saydıklarım azalmak yerine gün geçtikçe üstüne bir yenisi daha eklenir. Şöyle bir düşününce doğar doğmaz baş gösteriyor hatta daha doğmadan anne karnına düştüğü andan itibaren başlıyor. ‘’Gözünüz aydın nur topu gibi bir oğlunuz oldu’’ Büyüdü etti derken sıra okumaya geldi erkek çocukları okula gitmeye layık görülürken kız çocukları için ‘’kır dizini evde otur’’ daha doğrusu ‘’evlenme yaşın çoktan geldi de geçiyor.’’ Hop  buna bir de mezhep ayrımı ekleniyor ‘’X mezhebe verilecek kızımız yok.’’ Yetiştiği kültür veya aile baskısı nedeniyle bu duruma düşmüş kadınlar… Sadece kadınlar demek yetersiz olur erkekler de buna dahil. Sonrası malum çalışma hayatı ve binbir türlü ayrımcılık.  Kısaca, Ölme eşşeğim ölme!  Yukarıda da değindiğim gibi  tüm bu olumsuzluklara rağmen zor günlerde varlığını daha da hissettiren  bütün olumsuzluklara rağmen iyisi ve kötüsüyle insanı çemberi içine alan o bağ, o kabuk.. En zorunu başarmak en iyisi farklılıklar içinde birlik olmak. Adalet duygumuz kaybolmadan, her insan kendi adaletini aramaya başlamadan...  
Editör: TE Bilisim