Ademoğlu yaratılışından ölümüne kadar bir sınav silsilesi içerisinde boğuşur durur. Bazen farkında olmadan dünyevi şeylere dalarak, kazanıyorum derken kaybeder çoğu kez. İki cihan saadeti dediğimiz şey işte bu anlayış ve yaşam biçimin içerisinde saklı. Hayatta hepimiz mutlak olarak bir sınav veriyoruz. Dünyada herşeyi tastamam bir hayat yaşayan insan yoktur. Zira öyle olsa sınavın anlamı olmazdı. Cenneti kazanmak için bu sınavı vermemiz aslında yaratılış gerçeğimizdir. Şöyle bakın çevrenize; Kimleri malı ve mülkü yani zenginlike, kimleri engellidir sağlığıyla, kimleri fakirliğiyle, kimleri kalıcı hastalıklarla, kimileri dünyevi dert ve çilelerle farklı sınavlar içerisinde yaşamını sürdürüyor. Nefis, kibir ve sabır üçgeni arasında yaşanan bu süreçte sağlam irade gösterenler elbette hem dünyasını hemde ahiretini kurtarabiliyor. Aslında hepimiz biliriz; ölüm var, dünya fani. Peki bu bilinç ve söylemlerimiz eylemlerimizde farklılık gösteriyor çoğu zaman. Dünya hevesi ve hırsı için kalp kırıyor, başkalarını hakkını çalıyor ve sonrada şeytanın teselli mazaretlerine sığınıyoruz. Şu bir gerçek ki; hayat bir tarla gibi. Karşımızdaki insanlarda öyle. Ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. İyilik eden iyilik buluyor. Kötülük yapan ise ilahi adaletin tecellisi ile yüzleşiyor. Kötülük yapan kısa vadede kendini karlı hissetse de maalesef çoktan zarardadır. Bununla ilgili birçok kıssa okumuşsunuzdur. Hepsinin sonunda iyilik yapanın ilahi adalet nazarında korunduğu gerçeği ile yüzleşiriz.  Mühim olan hoşgörüyle yaşayıp hırsı azat etmektir. Kendimiz başkalarının yerine koyarak yaşamaktır önemli olan. Bir kötülük yapmadıysanız hayatta endişesiz yaşarsınız. Ama iyilik yapmayı bir yaşam felsefesi yaparsanız bu dünyadan lezzet alırsınız. Bugün böyle bir yazı yazmak geldi içimden. Dünyanın maddi deryasından çıkıp manevi iklime dalmak dahi rahatlatıyor insanı. Son söz şöyle diyelim ve Mevlanaya kulak verelim; Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak. Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol. Münafığın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür dilindedir kalbinde değil. Hz. Mevlanaya; Neden hep yak takımı ve kötü insanlarla berabersin, neden onları kendine mürid olarak kabul ediyorsun, diyenlere verdiği cevap şudur; İyilerle herkes iyi olur maarifet kötülerle iyi olabilmek!

Editör: TE Bilisim